İnsanlık Tarihinde İlahi Haberler ve Peygamberlerin Rolü
Sezai Karakoç'un "İslam" adlı eserinde, her insanın ve her doğan çocuğun bir haber niteliği taşıdığı vurgulanıyor. Karakoç, insan varlığının anlamını ve amacını sorgularken, en büyük haberin Allah'ın varlığı olduğunu belirtiyor. Bu haberin, üstün insanlar ve şartlar tarafından insanlığa iletileceğini ifade ediyor.
Karakoç, toplumun farklı kesimlerinden insanların çeşitli roller üstlendiğini ve farklı fikirler getirdiğini kabul ederken, varoluşun anlamını ve bu anlamın ahlakını getiren üstün kişilerin varlığını anlamakta zorluk çekildiğini dile getiriyor. Ona göre, insanlık çizgisinde Mutlak Varlık'ın etkisiyle ortaya çıkan çıkıntılar ve sivri noktalar, Mutlak Gerçeği bilmenin tek yoludur.
Peygamberlerin, Allah ile insan arasındaki ilişkiyi kurmada oynadığı kritik rolü vurgulayan Karakoç, Hz. Adem'den Hz. İbrahim'e kadar olan dönemi insanlığın çocukluk dönemi olarak nitelendiriyor. Bu dönemde insanlık, söylenene kulak vermemekteydi. Ancak Hz. İbrahim ile birlikte insanlık, loş bir inançtan koparılıp, açık ve seçik bir inanışa çağrılmıştır.
Karakoç, Hz. Musa'nın getirdiği temel üzerine oturan bu ilanın, insanlık üzerinde büyük ve unutulmaz bir etki yarattığını belirtir. Hz. İsa ile birlikte, kişide Allah inancının derinleşmesi denenmiş ve son peygamberle birlikte Allah yolunun ebedi bir şekil aldığı ifade edilmiştir.
Bu görüşler, Karakoç'un insanlık tarihine ve peygamberlerin rolüne dair derinlemesine bir bakış sunduğunu gösteriyor. Peygamberlerin, insanlık için ilahi haberleri getiren ve Allah ile insan arasındaki bağı kuran üstün kişiler olarak konumlandırılması, eserin ana temasını oluşturuyor.
-
Doğruluk ve Güvenilirlik: İslam, yalan söylemeyi ve yanlış bilgi yaymayı kesin bir şekilde yasaklar. Kur'an'da, "Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onu araştırın..." (Hucurat Suresi, 49:6) ayeti, haberlerin doğruluğunu teyit etmenin önemini vurgular.
-
Adalet ve Tarafsızlık: Habercilikte adaletli ve tarafsız olmak, İslam'ın temel ilkelerindendir. Herhangi bir haberi aktarırken, kişisel önyargılardan uzak durmak ve adil bir şekilde bilgi sunmak gereklidir.
-
Gıybet ve İftira: İslam, gıybeti (dedikodu) ve iftirayı yasaklar. Bu nedenle, habercilikte bir kişinin arkasından konuşmak veya asılsız iddialarda bulunmak kabul edilemez.
-
Mahremiyetin Korunması: İslam, bireylerin mahremiyetine saygı gösterilmesini emreder. Habercilikte de kişilerin özel hayatlarına saygı göstermek ve gereksiz yere ifşa etmemek önemlidir.
-
Toplumsal Barış ve Huzur: Habercilik, toplumsal barış ve huzuru korumaya hizmet etmelidir. Fitne ve fesat çıkarmaktan kaçınılmalı, toplumun birliğini ve dirliğini bozacak haberlerden uzak durulmalıdır.
Bu ilkeler, İslam'da haberciliğin kutsallığını ve önemini ortaya koyar. Haberciler, bu değerleri gözeterek görevlerini yerine getirdiklerinde, topluma faydalı ve yapıcı bir katkı sağlamış olurlar.
Editör: Mehmet Nezir Güneş