İnsanlardaki Bulaşıcı Hastalık “KÖRLÜK”
İnsan ne kendisine ne de başka hiçbir kimseye kör olmamalıdır. Körlük denen bulaşıcı hastalığa yakalanmamalı ve yenik düşmemelidir...
Jose Saramago’nun Körlük diye bir kitabı var. Kesinlikle herkesin okumasını tavsiye ederek yeni yazıma başlamak isterim.
İnsanlarda bulaşıcı hastalık haline gelen körlükle ilgili çok güzel bir anekdotu sizlere aktarmak istiyorum:
Körlük bir yere salgın halinde gelmekte ve bu salgında bulaşıcıdır. Dolayısıyla insanları karantinaya alıyorlar. Kimse göremez haline geliyor. Herkes, sadece beyaz görüyor her şeyi. Koğuşlarda karantinaya alınan herkesten birinin tuvaleti gelmektedir. Çıkacak ama orada tuvaleti bulamıyor, çünkü göremiyor. İnsanın çirkin yüzü ve o her şeye körlüğü o anda başlamaktadır. Ve düşünür der ki; “Buradaki herkes zaten kör ve göremiyorlar, buraya yapsam kim fark edecek ki diyerek” oraya pisliyor. Sonrasında tuvaleti gelen her kör, o kokuyu referans alarak oranın tuvalet olduğunu düşünerek, herkes gidip oraya tuvaletlerini yapıyorlar. Ve sonrasında bulundukları o alanda korkunç pislik oluşmakta.
İşte! İnsan böyle bir varlık haline gelmiştir.
İnsan ne kendisine ne de başka hiçbir kimseye kör olmamalıdır. Körlük denen bulaşıcı hastalığa yakalanmamalı ve yenik düşmemelidir.
İnsanlar gittikçe etrafına yaşamına yaşamlara her şeye kör kalmakla beraber daha da çok çirkinleşmeye başlayan varlık halini alıyor.
İçtiğini yediğini etrafa atmakla mı dersiniz, sokak ortasında küfür ederek konuşanları mı dersiniz, ahlaksız ve edepsiz şeyleri yapanları mı dersiniz, saygısızlığı bir marifetmiş gibi konuşanları mı dersiniz, çocuklarına zulüm yapanları mı dersiniz, kadını öldürenleri mi dersiniz, her türlü fuhuşu edepsizliği ahlaksızlığı özgürlük olarak tanımlayanları mı dersiniz, çalınan bir kornadan kaynaklı birbirlerine saldıranları mı dersiniz, insanları dolandırıp her türlü namussuzluğu yapıp da toplum içerisinde rahat davrananları mı dersiniz, her şeyi siyaset haline getiren ve her yol mübah diyenleri mi dersiniz ki ne derseniz deyin her yerden her noktadan her pislikten adeta herkesin her şeye kör olduğu gibi bende kör olayım diyerek yaşamlarını devam ettirenlerin ahlaksızlığıyla yaşanan bir toplum ne denli güzel olur? Ne denli düzenli ve özenli olur? Ne denli özgür olabilir?
İnsanın öncelikle kör olmaması gerekir. Yaşadığı dünyada toplumda sokakta ve her yerde ilk önceliği hiçbir şeye kör olmamak ve merhametli olmasıdır. Öyle ki, merhamet iyileştirir. Önem arz eden şey kalp gözlerinin kör olmaması ve merhametli olmasıdır. Öfkeyle yol alınmamakla beraber şiddete başvurulmamalıdır ve kör olmamalıdır. Öfke ve şiddetle yol alana karşı kör olunmamalı ve karşı çıkılmalıdır.
İnsan insanı ürkütmemeli. İnsan insana merhem olmalı. İnsan insana duyarlı, saygılı ve merhametli olmalı. Yardım etmeyi ve hürmet etmeyi bilmeli. Yaşananlara, yaşatılanlara, duygusuzluklara, edepsizliklere, ahlaksızlıklara, haksızlıklara kör olmamalı ve en başta da merhametli olmakla beraber merhametini hiçbir zaman kaybetmemelidir.
Bizler etrafımıza, çevremize, toplumumuza ve dünyamıza kör olarak bakmaya ve yaşamaya devam ettiğimiz sürece, toplum içerisinde ahlaksız körlerin ve merhametsizlerin sayısı çoğalmaya devam edecektir.
Bulaşıcı olan hastalığın (körlüğün) arkasında değil, merhametin yanında yürümeyi ve hiçbir şeye kör olmayanlardan olmanız gerekir.
Görmediği halde kör olmayanlardan, hadsiz olmayanlardan ve merhametini kaybetmeyenlerden olmanız dileği ve güzelliğiyle…
Vesselam.