İnsan-I Kamil

KÖŞE YAZISI

Yüce Allah Kur'an-ı Kerimde "şüphesiz biz insanı en güzel bir şekilde yarattık" ( Tin Suresi: 4 ) buyurmuştur. İnsan var kabe'den şereflidir. İnsan var " esfele safilindir". İnsan Yaratıcısının yaratılış gayesine uygun yaşadığı sürece insanlık vasıflarını ruhuna yükleyip bedeninde taşıyacaktır. Arapça’da mükemmel/yetkin insan anlamına gelen insan-ı kâmil terimi, tasavvuf felsefesinde mutasavvıfların ortaya koyduğu fenâfillah/Allah’ta yok olma, bekâbillah/Hak ile bâkî olma aşamasında insanın varacağı son aşamayı nitelemek için kullanılmıştır. Kemâl, ancak iki yönü taşımakla elde edilir. Bu mertebede insan-ı kâmil, kendi beşerî iradesinden sıyrılmış, irade ve arzularından arınarak ruhî olgunluğa erişmiş insanı ifade eder.

Mutasavvıflara göre insanın bilgiye ulaşma yollarından biri insanın hisleri olurken bu düşüncenin en önemli öncülerinden biri İbni Arabi olmuştur.  Bunun yanına İslam dünyasında İbn-i Rüşt gibi filozoflar bilginin kaynağı olarak aklı işaret etmiştir.

Toplumlarda var olan ahlaki çöküşün sebeplerinden en önemlisi insanın bilgiden ve erdemden uzaklaşmış olmasıdır. Erdem batılı düşünüş şekli ile beraber yerini zamanla kaybetmiş ve modern pozitivist anlaşıyışa evrilmiştir. Bunun yerini doldurmak için her ne kadar sosyalist akım bunun alternatifi olmak ve toplumu huzura ulaştırmak amacıyla ortaya çıkmışsa da salt maddeci yapısı ve kendi içinde bulundurduğu çelişkiler sebebi ile insanın ihtiyaçlarına cevap verememiştir.

Bu gün insanlığın yüz karası günlerini hep birlikte yaşıyoruz. Günahsız çocukların nazenin bedenleri sahillere vurmakta, gencecik bedenler bombalarla paramparça edilmektedir. Kimileri bunu şuubiyet adına kimileri demokrasi ve özgürlük adına kimileri de başka saiklerle İslam coğrafyasını yaşanmaz bir hale getirmektedirler.   Bu durumdan çıkışın tek yolu insanı kâmile ulaşmaktan geçmektedir. Emperyal şer güçler ile yerli işbirlikçilerine karşı durabilmenin yegane yolu bilgiyi doğru şekilde elde edebilmek, bilgiyi yönetebilmek ve erdemli bir toplumla  olur.