İnsan Hayatı Bu Kadar Ucuz Olmamalı!..

Alihan Daş dede 85 yaşındaydı. Koca yaşında kimbilir hayata karşı ne mücadeleler vermiş, neler yaşamış, neler görmüştü gözleri.
85 yıllık ömründe kim bilir ne
güzellikler görmüş, ne sıkıntılara karşı göğüs germişti. Alişan dede ilerleyen
yaşında gerçekleştiremediği kimbilir daha ne hayalleri vardı. O hayaller bir
tarafa dursun, eminim ki Alişan dede, ilerleyen yaşının sonunda onlarca tonluk
tırın altında 78 metre sürüklenerek feci ölümle hayata veda etmeyi aklından
geçirmemişti.
Tıpkı, Annesi
Şeyma Halil ile teyzesi Leyla Ali ile birlikte karşıdan karşıya geçmeye çalışan
Suriyeli küçük kızımız Çiçek Ali gibi, Çiçek Ali de ellerinden tuttuğu annesi
ve teyzesi ile birlikte masumane bir şekilde İpek Yolu’nun karşı tarafına
geçmeye çalışıyordu ki, Alihan dedeyle aynı kaderi paylaşmıştı. Kim bilir kaç
ton ağırlığındaki tır’ın altında kalarak feci bir son yaşamıştı.
25 yıllık
gazetecilik yaşamımda hatırlamak dahi istemediğim nice acı haberler yazdım,
örneğini verdiğim bu iki vaka, yazarken bile vicdanımı sızlatan acı haberlerin
arasındaki yerlerini şimdiden almış durumda.
Gazetecilik
tecrübelerimizi ve hayata bakış açımızla yoğurmak, gençlerin gelecekte güzel
yerlerde olmalarını sağlama adına okul idarecilerimizin davetiyle katıldığımız 'Kariyer Günleri Toplantıları'nda; gazetecilik mesleğini anlatırken,
“Gazetecilerin, Yaşadıkları toplumun vicdanı olduğunu” belirterek söze
başlarım. Toplumun vicdanı olan mesleğin mensupları olarak da bu toplumun
yaralarına merhem olacak çabaların içerisinde nasıl gayret ettiğimizi verdiğim
örneklerle anlatırım gençlerimize.
Gazetecilik,
özellikle de küçük yerleşim yerlerinde zor ifa edilen bir meslek olagelmiştir.
Tıpkı gazetecilik mesleğinin önemli ölçüde benzeri ve görev paydaşı olan sivil
toplum örgütlerinde olduğu gibi!..
Uzun yıllar görmezden gelinen ve aslında vicdanı olduğun toplumun kanayan bir yarasına merhem olacak bir sorunu yazmak, bu sorunu irdelemek, sorunu görmezden gelenler tarafından hoş karşılanacak bir davranış olarak görülmez.
Ama asıl mesele de bu
ya, gazetecilik ve STK temsilcisi olmak, yolunda gitmeyen bir konunun sorun
olmaktan çıkarılıp yoluna koyulmasında ön ayak olacak önemli görev alanlarının
başında gelir.
43 ilden
büyük, devasa bir ilçenin ortasından geçen bir İpek yolu ve bu ipekyolu’nun
üzerinden seyreden binlerce ağır tonajlı tır ve kamyonların arasından karşı
tafta kalan evinize geçmeye çalışırken yaşanan ölümleri de göz önünde
bulundurduğumuzda içimiz daha da acır.
Yıllardır
belli aralıklarla gündeme gelen, şahsen benim ve meslektaşlarımızın da
defalarca yazdığı, haberleştirdiği, çeşitli sivil toplum örgütleri ile
sorumluluk sahibi vatandaşların da farklı çaba ve aktivitelerle gündeme
getirdiği bu sorunun çözümü için Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu’nun
düzenlediği imza kampanyasında toplanan 100 bin imza Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan’a iletilmek üzere özel kalem müdürüne taahhütlü bir şekilde
posta yoluyla ulaştırılmıştı.
Kızıltepe gibi 300 bine dayanan ciddi nüfus potansiyeline sahip ilçede, ilçeyi tam da orta yerinden ayıran bir İpekyolu’nun üzerinden en azından ağır tonajlı tırların geçiş güzergâhını ilçe dışına çıkaracak bir çevre yolu projesi, ya da bu araçların gayet de geniş ve müsait bir alana sahip olan ipek yolu zemininden seyredecek halde planlanacak bir, bilemedin iki battı-çıktı çalışması yapılması, bu ülkenin ekonomisini darboğaza sokacak bir talep ise, şahsım adına belirtmeliyim ki, bu ülkeyi seven bir gazeteci olarak bu talepten vazgeçebilirim. Yok eğer son 16 yılda özellikle ulaşım alanında Türkiye’de çok önemli hizmetlere imza atan; dağları delip tüneller açan, viyadüklerle dağları birleştiren, denizleri doldurup üzerlerinde devasa hava alanı pistleri kurabilen bir ülkenin basit bir projeyle bu sorunu giderememesi düşünülemez zaten.
Bu sorununun
giderilmesi için etki ve yetki makamında olan herkesin üzerine düşeni yapmakla
yükümlü olduğunu tekrar hatırlatarak yazımı şu soruyla tamamlamış olayım:
Her yıl ortalama 20 ile 30 canımızı yitirmemize neden olan Tarihi İpekyolu’nun üzerinde elzem olan ilgili proje çalışmasının yapılması için daha kaç canımızı yitirmemiz, daha kaç bedenimizin sakat kalması gerekiyor, İnsan hayatı bu kadar basit olmamalı!..
Saygılarımla.
Muharrem Çiftçi
15.08.2018 / 00:19Kadir bey kardeşim her zamanki gibi çok güzel yazmışsın. Bir hemşehrim olarak seninle iftihar ediyorum. Iyiki varsın. Tercüman olmuşun
Mahmut Güldağ
07.08.2018 / 14:47Ölüm yolu desek daha dogru olur. Dilekçe yazmadigimiz yer kalmadı Bimer ulaştırma bakanligi valilik belediyeler Karayolları ne varsa yazdık. Ama şovmenler şovdan başka bir şey yapmadı. Artık buna çözüm bulunsun Daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor.
Veysi Akar
07.08.2018 / 14:40En az 3-4 kilometrelik bir battı çıktı yol lazım o bölgeye , en azından ağır araçlar alttan gitsin.
Samet
07.08.2018 / 14:26Bu yolda can veren her bedini rahmetle yad ediyorum. Gazetecilerin yüküde sorumluluğu çok ağır. Hele olayın üzerinden 4 gün geçmiş olmasına karşın açıklaması olmayan, konuya duyarsız yetkililer varsa bu gazetecilerden olan beklentiyi de arttırmış oluyor. Biline
Muharrem Çiftçi
07.08.2018 / 01:00Kadir bey kardeşim her zamanki gibi çok güzel yazmışsın. Bir hemşehrim olarak seninle iftihar ediyorum. Iyiki varsın. Tercüman olmuşun
Şerif Öter
06.08.2018 / 21:25Çok değerli üstad usta kalem Sevgili Kadir Üründü Mardin basınımızın iftiharı. İyiki varsın. Kazada Feci şekilde hayatını kayıp eden Alihan amca yı 30 yıldır tanırım eski buğday pazarımızın emektarlarindandı.Tek derdi çocuklarına alınteriyle helâlinden kimseye muhtaç etmeden bir lokma ekmek yedirmek. Kanaatkar bir insandı. Hayat hikayesi çok cefalı gecti. Ölümü feci oldu rabbim ahirette nimetletiyle mükâfatlandırır inşallah.