İnovatif çevre ve tutumlu şirket kültürü

Tutumlu
inovasyonun altıncı ilkesi, inovatif arkadaşlar edinmektir. Bir uluslararası
danışmanlık firması CEO’su Tod Martin’in yeni fikirlere karşı firma tutumlarını
özetlediği cümle, aslında tüm topluluklarda ortaya atılan yeni fikirlere karşı
otoritenin yaklaşımından uzak değildir: Yeni
fikirlere, kendilerine benzeyen kişilerden geldiği sürece açıklar. Yeni bakış
açılarına ise açık değiller, özellikle de kendilerinden çok farklı
kişilerinkilere.
Şirketler
yeni şeyler yapmayı öğrenmek yerine, çoğunlukla daha verimli olmak için,
yaptıkları şeyleri daha iyi yapmak için inovasyon yapmaktadırlar. Bu
durum da işletmelerde en verimli değil, en iyi adapte olabilen türlerin hayatta
kalması ile sonuçlanır. Bu tür çoğunlukla hem ürün hem insan olmaktadır.
Rakiplerinizi
büyük, meşakkatli ve gözü pek hedefleri gerçekleştirmeye dahil edin. Sun
Tzu’nun şu tavsiyesine herkes kulak vermelidir: “Dostlarını yakın tut,
düşmanlarını daha da yakın tut.”
Artık yeni
icatların değeri daha fazla bilinmektedir. Bir konsepti kağıt üstündeyken
reddetmek göreceli olarak daha kolaydır, yıkıcı ve çığır açıcı olsa bile. Hemen
prototipini yapıp başkalarına gösterebildiğinizde ise değerlendirmeye alınmanız
ihtimali artacaktır. Forbes’a göre dünyada her yıl 250.000 yeni ürün piyasaya
çıkıyor, yapılan bir araştırmaya göre ise yeni ürünlerin üçte ikisi iki yıl
içinde başarısız olduğunu ve %96’sının harcanan sermaye maliyetini telafi
edecek kadar satış yapamadığını iddia etmiştir.
Albert
Einstein’in sorunların çözümü konusundaki hepimize perspektif olabilecek sözü: Karşılaştığınız sorunları onu oluşturan
düşüncelerle çözemezsiniz.
Kültür
stratejiyi öğle yemeği niyetine yer. Tutumlu inovasyon yapmak isteyen şirket
için kritik soru şudur: Şirketteki
herhangi bir kimse neden değişsin ki? İşte burada kurum kültürü devreye
girmektedir. Tutumlu değişim yöntemi sisteminde, çalışanları aktif olarak
sürece katarak, hedefleri ve araçları süreç boyunca gerektiğinde değiştirerek
tam şeffaflık sağlar. Sürekli incelemeyi, araştırmayı, keşfetmeyi gerektirir.
Deneme yanılmayı ve yaparak öğrenmeyi
vurgular. Peter Drucker’ın şu sözleri unutulmamalıdır: Kurum kültürleri ülke kültürleri gibidirler. Asla birini değiştirmeye
çalışmayın. Elinizdeki ile çalışın.
Tutumlu
liderler, şirketlerinin kültürünü değil ne yaptığını değiştirmeye
çalışırlar. Bunun yanında değişime karşı çıkanlar, kısa-vadeciler, şüpheciler,
kötümserler ve benden uzak olsun diyenler her zaman olacaktır. Lakin işler zor diye vazgeçemezsiniz. Şirket
çalışanlarının ben neden kişisel olarak değişmeli, tutumlu düşünmeli ve hareket
etmeliyim? sorusuna şöyle cevap vermek ömrü kısalan şirketlerde yerinde ve
gereklidir: “Eğer hepimiz bir şirket olarak değişmeye şimdi başlamazsak, yarın
yapacak bir işimiz olmayacak.”
Sonuç
olarak “daha fazlayla daha fazla” yapmaktan, “daha az ile daha çok”, hatta
“daha az ile daha iyi” yapmaya kaydırılmalıdır. Kitap son paragrafına ABD Kurucusu
Benjamin Franklin’in zenginliğe giden yolu tarif ettiği şu cümle bitirir:
Zenginliğe giden yol pazara giden yol kadar barizdir. Temel olarak iki kelimeye
dayanır, çalışkanlık ve tutumluluk: zamanı da parayı da israf etmemek, ikisini
de en iyi şekilde kullanmak. Çalışkanlık ve tutumluluk olmadan hiçbir şey
olmaz, onlarla beraber her şey mümkündür.