diorex
ARTUKBEY

İmtihan...

İmtihan...

Fani dünya hayatımız sürekli imtihan ve sınamalarla doludur. İmtihanların biri bitip bir diğeri başlıyor.

Gün geçmiyor ki ;insanlık kendisiyle, toplumla  ve dünya hayatının her hangi bir boyutuyla sınanmasın.

Hayat eşittir imtihandır. Hayatımızdaki zorluk ve sıkıntılara hiç kimse mani olamaz. Çünkü dünya hayatının tabiatı yani sünnetullah böyle işliyor. Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz "İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebut süresi Ayet-2)

Evet, şu zamanda yaşadığımız imtihan bölgesel değil küreseldir. 

Müslümanı, kafiri, münafığı ve yer küresinde hayat süren Hz. Ademin bütün evlatları zorlu bir sınavla karşı karşıyadır. 

Dünyanın zalim küresel sisteminin sonucu olarak Cenâb-ı Allah mevcut duruma müdahale etti.

Müslümanlar olarak bizler; İslam dışı bir hayat sürmekle bu sınamalara dahil edildik. Fakat, hala ders almış görünmüyoruz.

Eğer, İslam dışı hayatımızda ısrarcı olmaya devam edersek (Allah muhafaza) daha ağır sıkıntı ve zorluklarla yüzleşeceğiz. Günah ve hatalarımızda ısrar etmeye devam edersek ahiretimizi kazandıracak olumlu şeyler yapma fırsatını kaçıracağız. 

Bu dünyada işlenen ameller, kıyamet günü başlayacak ve ahiret hayatımızı belirleyecektir.

Dünya genelinde insanlar evlerine kapanmış, bir çok iş yeri kepenk indirmiş ve insanlık geleceği ile ilgili endişe içine girmiştir. 

Psikolojik travmalar tavan yapmış durumda, sosyal hayat yüzde seksen durma noktasına gelmiştir. 

Herkeste "Nasıl bir gelecek" sorusu derin bir kaygı ile merak konusu olmuştur.

Yaşadığımız ülke’de, başta Sayın Cumhurbaşkanı, Sağlık bakanı ve diğer devlet yetkilileri, vatandaşlarını bu musibetten korumak için bir çok tedbir alıyorlar. Bu tedbirlerin uygulanması için bütün kurum ve kuruluşlarıyla çalışıyorlar. Farklı tepki ve muhalif sesler olsa da halkın ortak kanaatı bu tedbirlerin, insan sağlığının korunması için gerekli ve elzem olduğudur. İstisna ve zorunlu haller dışında kurallara genel olarak uyulmaktadır. 

Fakat, ilâhî müdahale ve verilen mesaj hala anlaşılmış değildir. 

Mesele çoğu zaman maddi boyutuyla ele alınıp değerlendiriliyor. Manevi yönü üzerinde ise hakkıyla durulmadı. Sadece camilerde ezan ve dua okumakla sınırlı kaldı. Manevi olarak yapılanlar önemli, ama asla yeterli değildir. 

 

Yüce Rabbimiz, hayatımızı bu dünyada düzenlemek için Hz. Muhammed (s.a.v)'i insanlar için düzenli bir hayatı sağlayacak olan mükemmel tevhid dini ve evrensel İslam nizamıyla gönderdi. 

İslam akide ve amel gibi birbirini tamamlayan iki temel unsurdan meydana geliyor. İman ve amel birbirinden ayrılamaz. 

Evet, dünya ve ahiretimiz için gönderilen ilahi mesajı neden hâlâ hayatımızın dışına öteliyoruz? 

İlahi mesajları hâlâ nefsimizin istek ve arzularına  uydurup sınırlandırıyoruz? 

Sorgulanması gereken durum budur!...

Gelecek endişemiz sadece dünya hayatı ile sınırlı olmamalıdır. 

Netice itibariyle ;Hem madem ömür kısadır.

Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.

Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.

Hem madem dünya sahipsiz değil.

Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var.

Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyevîye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.(Mektubat, Risale-i nur). 

Not: Bu yazı, ilk öğretmenim olan Muhterem Babamla yaptığımız  sohbetten alıntı yapılarak yazıya dökülmüştür.

 

Yorumlar

Image
Ahmet Hakim AŞAR
13.04.2020 / 15:35

Ağzına Yüreğine Sağlık be kardeşim. duygu ve düşüğncelerimize tercüman olmuşsun inan.

Yorum Yaz