İman, Ahiretin en geçerli akçesi
“(Ey Habibim!) Bir zaman Rabbin, meleklere: ‘Şüphesiz ki ben, yeryüzünde (insanı) bir halife kılacak olanım’ buyurmuştu…” Ayet-i Celile’siyle İlahi irade insanı yaratmadan onu kendisine halife olarak seçtiğini ilan etti. Sonra cin ve insanı ancak kendisine kulluk etsin diye yarattı. Yani halife olarak tayin ettiği insanı kendisine kul olmakla ve kulluk yapmakla memur kıldı.
İnsanın halife olarak seçilip ilan edilmesiyle iki yol belirdi: iman ve küfür. Önce küfrün ne olduğunu belirtelim, asıl mevzumuz imandır. Küfür imanın tam aksine Allah’ı inkâr etmek ve insanın halifeliğini/kulluğunu kabullenememektir. Hakka ve hakikate isyan etmektir.
Ahirette salih amelle beraber tek geçerli akçe olan imana geldiğimizde birçok yönden iman ele alınabilir, tanımlanabilir. Bunlardan bazılarını sıralayalım.
İman, Allah’ın varlığını, birliğini, yüceliğini, ilahlığını, Muhammed’in onun elçisi olduğunu, insanın kulluğu ve halifeliğini kabul etmek, ilkel ve çağdaş tüm sahte ilahları elinin tersiyle itmek, .Allah’a teslim olmaktır. Yalnızca kendisine kulluk edilen, hükmü kabul edilen, rızası aranan, yalnızca kendisinden yardım istenenin Allah olduğunun ilanıdır, iman.
İman kalbîdir. Ama tüm hayatı etkisine alır.
İman iddiadır, iddia ispat ister. İspatın yapılabilmesi için imanın tahkiki olması lazımdır. Tahkiki iman mı? Zerreden seyyarata kadar her şeyde Allah’ın mührünü görüp iman etmek. Tahkiki iman, içselleştirilmiş, özümsenmiş, kabullenmiş, akılda ve kalpte yer bulmuş imandır. Şüphelerden arıdır, İslam’ın diyarıdır. Hakiki iman ehline bu dünya sıkıcı ve bunaltıcıdır. Bir an önce asıl menziline, asıl vatanına varmanın ateşiyle kıvranır.
İman, Allah'a kul olmanın şuuruyla pervane olmaktır. İman, hayata Allah'ın rengini çalmaktır. İnsan olmaktır, erdemli kalmaktır...
Ebedi bir saadetin nüvesi, çekirdeği olan ve insanın hayatına ahiret baharının güzelliğini veren İman, kulluğun besmelesidir.
İnsanlık, incelik, güzellik ve nezakettir; rotası selamet sahili olan geminin içinde olmaktır.
Allah'ın rızasına ve cennetine talip olmanın diğer bir adıdır. Manevi dünyanın tahir olmasıdır. Edeptir, iffettir, hayâdır, utanmadır.
Kalbin ve aklın Aşkın olana teslimiyetidir. Bundan dolayı aşktır, sevdadır, davadır iman.
“Elestu birabbikum” sualine "bela" cevabını vermektir. Ruha can gelmesidir.
Gönül dünyasını hakka açmak; kendini, insaniyetini inşa etmektir. Rahmet çeşmesinden kana kana içmek ve içirmektir, iman.
Var edilişin nedenine doğru yola çıkış, yol alış; cehaletin kelepçe ve prangalarından azat oluştur.
Cennet demektir. Dertlerin tesellisi, dünya ve ahiret saadetinin kapısıdır, iman. Allah'ı bilmek, O'na inanmak, O'nu sevmek, O'na yönelmek, O'ndan istemek; nimetlerin şahı ve padişahıdır. Ne güzel bir nimet, ne tatlı ülfet…
Hayata gaye olan da imandır. İmanın gaye olmadığı hayat ya azaptır ya da azap getirir. “İmana gelen, selamet bulur." İman, sonsuz sıfırların önündeki bir (1) gibidir. O (1) olmadığı zaman, sıfırların kıymeti olmadığı gibi, "İman insanı insan eder, belki de sultan eder, imandan yoksun insan her şeyini kaybeder" sırrınca iman yoksa insan bir hiçtir.
İmana ait bu yaklaşımlar insanı Müslümanların arasında çadır kurmuş süreli ve süresiz tüm sorunların kaynağı hükmündeki iman zafiyetinden kurtarır. Taklidi imandan tahkiki imana demir attıktan sonra, iman iddiası ispatlanabilir, bunun ispatı da İslam’dır. İslam, bir açıdan imanın gerekleridir.
Hayata lezzet katan imanla hayat bulmak ve “hayatı feraizle ziynetlendirmek” imanın gereğidir.
Zulmetmemek, zalime baş eğmemek ve zalimin sultasına başkaldırmak, mazlumun acısına ortak olmak iman gereğidir.
Fısktan, fuhşiyattan, rezaletten ve cehaletten kaçınmak ve Allah'ın haram kıldığını haram, helal kıldığını helal kabul etmek iman gereğidir.
İyilik yapmak, iyi olmak iman gereğidir.
İman, ışıktır. İman, aydınlıktır. İman, saadettir. İman, adalettir. İman, gelecektir. İman, ... Madem öyle gel sen de imanın verdiği özgüvenle haykır.
Zaman ne zaman? Gün ne zaman doğacak? Devasa karanlıklar altında ezilecekse de küçük cüssem imanım varlığımdır.
Nura kanat çırpıyorum, aydınlığa uçuyorum. Saadete yol alıyorum. Adalet için çırpınıyorum. Geleceğe göz kırpıyorum. Neyle mi? İmanla tabi…
Güneş, iman kadar aydınlatamaz insanı. Zira güneş bu dünyayı, iman her iki dünyayı aydınlatır. İman, iman, iman...
Fatih AKMAN
Editör: Nezir Güneş