diorex
ARTUKBEY

İlgi

İlgi

Doğrudan ilgi, doğrudan ilk temas, dolaylı ilgi, eşitler arasında ilgi, demokratik ilgi, göz hizasında ilişki, iki tarafın yararına olan temas…

Hiyerarşik ilişki, alt-üst ilişkisi, sınıflar arası ilişki, uşak-efendi ilişkisi…

Düşen uçakla ilgili olarak; temas kesildi. Bir birine küsenlerin kullandığı; Yıllardır bir temasımız olmadı. Yorgun ve argın olanların kullandığı deyim; Temas kurmayı düşünmüyorum.

Makalemizin konusu; İlgi, ilişki, temas ve münasebet kavramı etrafında bir değerlendirme olacak.

Kurgumuzu farklı kavram üzerinden oluşturmak istiyorum:

Özne-özne ilişkisi, özne-nesne ilişkisi.

Özne-özne ilişkisi sağlıklı ve eşitler arasında kurulan ilişki olup oturduğu zemin sağlıklı hakkaniyete dayalı ve adil bir ortamdır. 

Özne-nesne ilişkisi ise, hastalıklı bakış açısını temsil eden ve tabakalar arasında kurulan katmanlı ilişkidir. Buna jakoben ilişki türü demek de mümkündür. Kendini merkeze, herkesi çepere alan, mihenk olduğunu düşünen, başkasının kendi ekseni etrafında konumlandıran, ruhsuz-merhametsiz münasebet tarzıdır. Karşısındakini insan olarak değil de imkân olarak görme bakışıdır.

Maalesef günümüzde siyasette, bürokraside, ticarette hatta bütün sosyal ilişkilerde öne çıkan bu ilişki türüne dâhil edilebilir. Bu anlayışın sahipleri kendi “hayali kutsal”ına ve alışkanlıklarına itaati hak görmektedir. Özellikle bu tarz ilişki, siyasette hiyerarşinin oluşmasına ve toplumsal duygudaşlığa zarar veren önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.

İyi bir aile terbiyesi ve eğitim almış, toplumsal karşılığı olan, ümit vaat eden, birikimli, yetkin nice aktör sistemin içine girememektedir. İlişki yönetimini beceremediği, eğilmeyi hamiyetine yediremediği, şahsiyetinin çiğnenmesini kişiliğine yaraştırmadığı için iş gücünü hizmete dönüştürememektedir.

Zira, “hürmetler karşılıklıdır” fermanını hayatının mihverine oturtmuş ve buna göre davranmayı asaletine denk görmektedir. Bunun ego ile ilgisi yoktur. “Annelerinden hür doğanların köle edilmeyeceği” ilkesini insanlığın şeref ve haysiyeti olarak bilmesindendir. Allah’a duyduğu güvenin verdiği özgürlük tasavvurudur. Sema ile kurduğu güçlü bağın verdiği özgüven ve öz saygının gereğidir. Sağlıklı bir toplumda her biri tek nüsha olan ve “en büyük kalemin çizdiği nakış olan insan”ın özgünlüğünü benimsemesidir. Kendi adına birilerinin düşünmesini, karar vermesini ve hayatını tanzim etmesini, kendisine hakaret olarak kabul etmektir.

 Eşitler arasında ilişki, özne-özne ilişkisini arzulamaktadır. Özne- nesne ilişkisini en büyük nimet olan, aklına ve iradesine saygısızlık olarak değerlendirir. Yaradanın muhatap kabul ettiği “insan kimliğini/kişiliğinin” yok sayılmasını şiddetle reddetmektedir. Bu özellik pazarlık konusu değildir. Zira bedelini ödeyecek bir makam ve mevki yoktur. Orijinal ve özgün haliyle kabul edilmeyi ön koşul olarak görmektir.

 

“Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil,” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, kendine saygı bekleyenin ötekine saygılı olması gerekir. Zaten benim tezim karşılıklı saygı üzerine münasebet ile alakalıdır. İç çürümenin önüne geçebilmek için kimlik ve kişilik yok sayılmamalı, hatta inşa edilmesine katkı sunulmalıdır. Böylece medeniyetin oluşmasına münbit bir havza armağan edilmiş olur.

Kendi zaaflarını onarmayan, ilişkisini değerler üzerinden sürdüremeyen yapılar, tarihteki yerlerini alıp alanı başkalarına bırakmak durumundadırlar. Tarih bunun ibretlik örnekleriyle doludur. İbret almayanlar tekerrürle karşılaşmaktan kurtulamazlar.

İlgi başlıca üç alanda önümüze çakmaktadır. İnsanın yardan ile ilişki boyutu, (kul-Rabb münasebeti), insanın kendi cinsi olan insan ile ilişki boyutu (eşitler arası münasebet) ve insanın doğa ile ilişki boyutu (içerisinde sahibi adına tasarruf münasebeti). Mutluluğun formülü bu denklemi sağlam kurabilmektir.

Yorum Yaz