İki yüzlülük mü? Riya mı? Münafıklık mı?
Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışırken iş yerinde yaşadığım gerçek bir olayı bir vesile nedeni ile Mardin Değişim Gazetesindeki köşeme de taşımıştım.
Aynı olaya benzer iki yüzlülük mü? Riya mı?, Münafıklık mı? ne diyeyim bilmiyorum, neyse adını siz koyun da ben her iki örneği anlatayım. Birincisi İstanbul Çevre koruma müdürlüğüne bağlı katı atık depolama sahasında çalışırken şahidi olduğum olaydır. Efendim malumunuz sayın Cumhurbaşkanımız 90 lı yıllarda İstanbul Büyükşehir belediye başkanı idi. Bende kendi döneminde işe girenlerden biriydim. Bu dönemde iş girenlerin büyük çoğunluğu namazla arası iyi olan kimselerden oluşuyordu. Bu namaz çoğu zaman işten kaytarmanın da bir yoluydu. Ama gelin görün ki Cuma günleri ayet okumasını bilen de bilmeyen de dahası bir çoğunun abdestsiz olduğundan emin olduğum kişiler de mutlaka namazda saf tutardı. Burada saha da işçi olarak çalışan ilkokul mezunu biraz hocalarla hasbihal etmiş, ezberinde 5-10 ayet olan bir arkadaşımız vardı ki zaten lakabı da kendiliğinden “Hoca” oluvermişti.
Velhasıl bu arkadaşımız Cuma günlerine özel olarak hazırlanır, dışarıdan Cuma namazını kıldırmak için gelen imama müezzinlik yapardı. Hoca hutbesini anlatıldıkça bu arkadaşımız Allah- Elhamdullilah, Sübhanallah benzeri naralar atar varlığını mutlaka herkese gösterirdi. Bu durum yetmiyor olacak ki bu arkadaşımız ne yapar eder Cuma namazı başlayacağı zaman en ön saflarda yer tutan müdür ve şeflerin arasında kendine mutlaka bir yer bulurdu. Namazın sonunda verilen bitiş selamında da topu doksana takardı.
Namaz sonunda hocanın komutuyla sağa ve sola verilen Essalamün aleyküm tekmilini bekler müdür veya şeften hangisi yanında varsa onların Essalmün Aleyküm sesine “ ve Aleyküm selam müdürüm” diye cevap verirdi. Gel zaman git zaman bir sene dolmadan bu arkadaşımız önce santrale sonra da saha şefliğine terfi etmişti. Ben emekli olup Mardin’e geldim. Son altı yılda bu arkadaş ne kadar rütbe aldı bilmiyorum.
Şimdi gelelim ikincisine son aylarda il valimizin Cuma namazlarını kıldığı bir cami ne hikmetse hemen, hemen bütün kurum müdürlerinin saf tuttuğu mekana dönmüş. Ak Parti il yönetiminin ağır toplarını takip edenler de yok değil. Bunu bizat görünce rezil durumdaki imarıyla, çevresiyle, eğitimdeki perişanlığıyla, trilyonlarca parayı torak ve betona gömen ve üniversiteden başka her şey olan Üniversitesiyle, siyasetteki çürümüşlüğüyle vah zavallı şehrim dedirten halini anlamak zor olmuyor. Ve kötü olan da şu ki köşe başlarını tutmuş olan bu zevatın ezici çoğunluğu bölge insanı. Şehrin dışından gelen ve ilimize bir şeyler katmak isteyen bürokratlarda malesef tüm köşe başlarını tutmuş olan Mardin ‘li bürokratları aşacak yolu da bulamıyorlar. Çünkü bunların çürük mantığında iş yoksa sorun da yoktur, Otur emirleri yerine getir, bolca inşallah maşallah de, kafanın üst dış boynuzlarını tokalaştır. Makam arabaları ile sefaya devam…. ve Buraları işgal etmeye yetiyor çünkü.
Son bir not: EVET mi? HAYIR mı? Her ne diyecekseniz, 80 milyon kere düşünün. Lakin bunun dönüşü yok.