İki vekil, kaç bakan eder?

KÖŞE YAZISI

Eski dönemlerde sık sık karşı karşıya kalınan ve değim yerindeyse yamalı bohçaya dönüşen koalisyon pazarlıkları seçimlerden sonra yapılırdı.
Seçime giren partiler tek başlarına hükümet olma yetkisini alamadıklarında farklı bir partinin de desteğini alıp ortaklık kurarak hükümeti birlikte oluştururlardı.
Parlamenter sistemin kendi içindeki çözüm yolları içerisinde başvurulan bu yol, belliki bugün yaşananlara baktığımızda nispeten daha mantıklıymış gibi geliyor bana.
Öyle ya, söz konusu parti milletten aldığı gücün mükabilinde kendisine yer bulabiliyor, ya da kurulacak hükümete ortak olmadan yıpranma olasılığı güçlü hükümetin eksikliklerinin üzerinden siyaset yaparak bir sonraki seçimden daha güçlü çıkabiliyordu.


Ne değişti?
Parlamenter sistem gitti yerine, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi geldi.
Önceden seçim sonrası yapılan koalisyon pazarlığı, yeni sistemde seçimlerden önce yapılma yoluna evrildi. Geçmişteki pazarlıkların odak noktasında her partinin belli olan gücü vardı ve hükümete dahil olacak hiçbir parti gücünden fazlasını alamazdı. Bugünün sisteminde ise herhangi bir parti gücünden çok fazlasını alabiliyor. İşte tam da bu duruma örnek teşkil edilebilecek bir pazarlık, son seçimlerden önce Klıçdaroğlu ile Özdağ arasına yaşandı.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs Seçimlerine günler kala Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile kapalı kapıların ardında sadece iki liderin haberdar olup, imza altına aldıkları bir protokollerinin bulunduğu Özdağ'ın bir gazeteciye verdiği mülakatla ortaya çıktı.
Protokole imza atan ve sadece iki liderin bildiği söz konusu protokolde; Özdağ'ın ifadeleriyle Zafer Partisi üç bakanlık bir de MİT Başkanlığını alma şartı karşılığında Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu'nu destekleme kararı almıştı.


Özdağ'ın açıklamaları gündemde yoğun tartışılmaya başlandığı tarihte Haber Türk'te Mehmet Akif Ersoy'un programına konuk olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Özdağ'la imzaladığı protokolün içeriği ile üç Bakanlık ve MİT Başkanlığı şartı soruldu.


Kılıçdaroğlu, Özdağ ile sadece iki liderin bildiği yazılı bir protokolün varlığını teyit etti ama içeriğini açıklamayı etik bulmadığı, protokolün içeriğinden parti kurmaylarından hiçbirinin de haberdar olmadığını, içeriği açıklamanın bir namus meselesi olarak gördüğü için açıklamayacağını söyledi.


Buna bir gazeteci olarak saygı duyuyorum, açıklamayabilir!


Ancak benim takıldığım konu, programın ilerleyen dakikalarında Gazeteci Ersoy'un Millet İttifakı ortakları'nın meclis çatısı altında kuracakları guruplara destek olup olmayacağı yönündeki soruya verdiği cevap oldu.


Gelecek Partisi ile Saadet Partisi gurup kurdu, DEVA Partisi ile Demokrat Parti ile grup kurma hazırlığında ama iki vekil eksikleri var. Grup kurmaları için önceden olduğu gibi CHP'den vekil desteğinde bulunacakmısınız şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, Bu partinin yetkili organları var, onlarla konuşmadan böyle veririz ya da vermeyiz diye bişey söyleyemem ama gurup kurmalarını isterim tabi şeklindeki mealen diyalog yaşandı.


Sayın Kılıçdaroğlu, seçim propagandasındaki bütün söylemlerini ortak akıl ve istişareler kültürü üzerinden yürütürken tek adamlık rejimi, tek adamlık parti söylemleri üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklendi.


Şimdi Özdağ'ın açıklamalarına tekrar dönecek olursak, Özdağ'ın biri içişleri Bakanlığı olmak üzere üç bakanlık ve MİT Başkanlığı şartı eğer doğru ise; sormak gerekmez mi?


Üç Bakanlık ve MİT Başkanlığı, DEVA ve Demokrat Partisi'nin ihtiyaç duyduğu iki vekilden daha mı önemsizdir.
İki Vekil için Partinin yetkili organlarıyla görüşme gereği duyuyorsunuz da, Özdağ'la imzaladığınız ve partinizin hiç bir yetkilisi ve dahi danışmanınınzın haberdar olmadığını belirttiğiniz protokolü içeren üç bakan ve MİT Başkanlığını Millet İttifakı'ndaki ortakları hadi esgeçelim de parti organlarıyla dahi görüşme yada paylaşma gereğini neden duymadınız?

Sayın Kılıçdaroğlu'nun sihirli sözleri, büyük büyük lafları!

Nerede kaldı, ortak akıl, nerede kaldı ortak karar ve nerede kaldı istişare kültürü.
Hani "CHP'yi diğer partilerle karıştırmayın, bizde tek adamlık yok" demiştiniz ya..
Belliki tek adamlıkta fazlanız var eksiğiniz yok!...