İç Savaşlar Ve Kontrolsüz Sıcaklar...

TUZ ZIRHLI TESTİLER
Mardin'de sıcaklar başladığında sıcağı geçirmeyen,içinden sıcacık
çayımızı-kahvemizi ya da suyumuzu içtiğimiz termusu nasıl
çağrıştırıyorsa,Mezopotamya' nın kuzeyinde de 'Carra' ve daha küçüğü
daha selvi boylumlusu 'Kirrez'in nasıl tuzlandığını görmesek bile
maşrafayla içinden soğuk su içmek hiç unutulur mu dersiniz?
Özellikle sıcaklar kontrolsüz hale geldiğinde en eski,tuz
etkisi geçmiş,sıcağı geçiren carra ve kirrezleri(testileri) sıcakların
etkisi geçsin diye etraf iyice kontrol edildikten sonra damlardan veya
balkonlardan aşağıya tuz zırhlı testilerin yere düşen parçacıklarının
sesi bir süre ardı-arkası kesilmeden adeta ' Sıcakları protesto '
şölenine dönüşürdü tahta sedirlerin(teğt) kurulu olduğu damlardan
Mezopotamya'yı gören balkonlardan/türmelerden aşağıya...
Mardin'de biz Araplar sıcağa anadilimizle bilindiği gibi 'har'
der,etkilerini ifade ederken de birbirlerimize
'inğeleptu'(bunaldım)demenin yerini ve anlamını yüklenebilecek başka
sözcük bulmakta güçlük çekeriz.
Ülkemizde ve Mardin'de özgürlüklerin kısıtlandığı,sıkıyönetimlerin( örfi
idarelerin)sürdüğü dönemlerde halkın buluşu şifrelenmiş bazı cümlelerin
derinliklerinde sıcağın etkisinden korunmanın,olup-bitenlerden haberdar
olmanın,uyanık olmanın gereği vardı olabileceklere karşı.
''İ'NTKİN İL-HEVEVET EŞŞEN İN-Né?''
(Sizde havalar nasıl?)
Halkın sezgileri ve öngörüleri bu soruya verilen cevaplarda etraf
birçok hafiye yaratığından rahatlamışsa birbirlerine çekinmeden'' Adnan'ı,Güzay'ı,İhsan'ı vd.'ni alıp,götürdüler!'' derken,sıranın size gelebileceğinin ipuclarını veriyordu zaten.
Yok,görünürde tanımadığınız ya da tanıyıp ilişkilerine
güvenemediğiniz,ünüformalı ya da sivil görünümlüler varsa soru aynı soru
lakin cevabı hep hava'ya yüklenen anlamlar ''Bizde havalar bulutlu'
(İ'nne il-hevevet ğeym.) diyerek gelişmelerden haberdar olunurdu'sokağa
çıkma!' yasağında Mardin'de.
Bu bir muhasara değil de neydi bu sıcakların üzerine tüm şehrin
cadde ve sokaklarındaki nöbetler,gözaltılar,ifadeler için'ikinci
şübeler'tam bir belirsizlik,bir karmaşa,bir korku salma biçimi bir
psikolojik yıldırma,sindirme bu bir savaş koşulu ya da Eylüllerde
Mardin'de bir türlü ''Neşşif il- şeredin!'' pastırma kurutma!
Dünün,bugünden farkını karşılaştıracak bir ölçüsü var mı diye
bakıyorum,sıcaklarda testilere soğusun diye doldurulan sular yerine
sorunlar donduruculara konmuş ve bir türlü 'Buzlar Çözülmeden'
Arap'ını,Kürt'ünü,Keldani' sini,Asuri'sini ve ézidi'sini ve
konuştukları dillerini tuzlayarak ''Benim gibi düşünecek ve benim gibi
konuşacaksın!'' ın hesabını ''Yukardan başına yağdırır,zindanlarda
çürütürüm!'' tehditleriyle dünden bugüne değişen birşey var mı diye bir
kez daha baktığımda,'taşı gediğine' attığımda bırakın taşın 'tın' sesini
yankısını bile duyamıyorum çook yazık!
Bugün için havalar K.Irak Vadisinde birkaç tutuşturucuyla birçok
yöreye sıçraması an meselesi olan büyük bir yangının
eşiğindeyken,söndürmeye çalışan'kalkanlara'ateş ediliyorsa,arklarla
sivillerin güvenliklerine izin verilemiyorsa;her gün asker ya da
pkk'linin cenazelerine tanıklık ederken soğutmayı bile düşünmüyor
''Yangına benzinle gidiyorsak!'' Yadé rebené!/Mama rebené!..nin,Garip
anam! çığlıklarından farkı mı var bizim göremediğimiz görmekte güçlük
çektiğimiz derin ve anlamlı iniltilerde,mezar başlarında,bir parça hırka
kokusunda?
BİR TABLO Kİ !
Dedirtecek kadar yakın,kontrolsüz yangına/savaşa tıpkı İspanya iç
savaşındaki manzara 1936 Salvador Dali'nin ''Savaşın Sonucu.'' nun
yorumu bir değil birkaç sıcak manzara öyle ki dayatılan
belirsizlikler,analara ödetilen bedeller ve kurbanlık bedenler kısacası
kıtlıklar daha da artacak,sefaletleri yorumlayan manzaralar sürrealist
Salvador'dan İspanya iç savaşından!...
İspanya'nın iç savaşlarındaki çığlığı parçalanmış hayvan ve insan
vücutlarının tüm dünyaya ''Görün işte savaşın acı ve ağır
faturasını,ödeyin!..bakalım.'' Guernica kasabasının bonbalanması
sonucunda yaklaşık beş bin insanın Adolf'la Franco'nun yeni silah
denemelerinin gerçekleştirildiği,''kasaba teslim''
coğrafyalardan;İspanya/ Guernica'da Picasso'nun yüreğinden fırçasına
ve gazete kağıtlarından ''Tüm dünyaya mesajım olsun.'' dercesine
1937'de devam eden İspanya iç savaşından.
Ya Otto Dix'in,savaşlardaki sefaleti ''Kibrit Satıcısı'' ve ''Kağıt
Oynayan Savaş Özürlüleri'' tablolarındaki savaş karşıtlığını
görüp,ayaklarını bile hile aracı olarak kullanan generallerin içyüzünü
tartışma götürmez şekilde nasıl da duyup,anıtlaştırdığını ülkemize
uyarlayıp ''Neler oluyor?'' diye sorgulatabilecek mi,barışı gündemde
tutabilecek mi?
Sıcaklara 'har' diye başlamıştık,savaşa''harb'' dememek için 'sıhah' ımızda(sözlüğümüzde)ya da Lisanu'l-Arap'ta,Mezopotamya' da,antik kent Mardin'de...
Haydi bakalım! temel hak ve özgürlüklerin tanımlandığı
barışçıl'Yeni Anayasa'ya,silahları susturacak güvencelere,İnsan Hak Ve
Özgürlüklerinin kapsadığı demokrasiye,savaş koşullarından uzaklaşarak; savaş
özürlülerini yaya bırakarak,sağanaktan ıslanmadan ve de sıcaklarda
kurumadan tıpkı Mardin Ömerli ve Siirt Arapları'nın düşündükleri gibi :
'' Le tit-nedde titin ı'sır,le tinşef titin kisir! ''
( Islanma sıkılırsın,kuruma kırılırsın! )
Barışın gündemi bir günle sınırlı tutulamaz hep gündemin doruğunda
olması için emek verilmeli,geri adım atan,provoka edenleri hep teşhir
etmeli;güven/güvenceler verilerek barışa yaklaşılıp ' o ' , ' sen ' ,
'' ben '' koca '' BİZ '' olmalı!..yangını soğutup,adım adım ebediyyen
sönmesi için dualarla kalmayıp yüksek sesle ifade edilmeye çalışılmalı
yoksa sıcaklarda olduğu gibi savaşların da kontrolü güçleşecek.
Sahi Dünya Barış Günü 1 Eylül mü,21 Eylül mü ?
Akdeniz'de havaların ısınabileceğinin haberleri gelmeye başladı.
Ya bizdeki havalara ne demeli ?
A.Vahap Omuzlar
18.09.2011 / 15:20İlkokul Öğretmenime;<br><br>Tam da okulların eğitim-öğretime başlayacağı bir haftada,havaların hala sıcaklığını hissettirdiği bu coğrafyadan,başta ilkokul öğretmenim değerli meslekdaşım Vehbiye Öztürk Atalay(Yersel)ın şahsında tüm öğretmenlerin bunca zorluklara rağmen,hamaset dolu nutuklara ve eğitime verilen değerlerin göstermelik olmaktan çıkmadığı/çıkarılmadığı bir öğretim yılında önlerinde eğilir;tüm öğrencilerimize sağlık ve başarılar dilerim.<br><br>Okulumuzu sevdirmek için tek tek elimize verdiğiniz zil çalıyor öğretmenim,o zilin sesi öğretmen ve öğrencileriyle biraz daha güçlü çıkacağından;cıvıltıların yürekteki etkilerinden herkesin nasibleneceği mutlu öğretim yıllarına Vehbiye öğretmenim...
vehbiye Yersel
15.09.2011 / 19:52Vahap\\\'cığım yazını büyük bir zevkle okudum.kalemin daim ilhamın bol olsun.