Her sene aynı film
Sanırım bu kafa ile devam edildiği sürece her sene aynı stresi yaşayacak Türk kamuoyu.
“Acaba bu sene ne diyecek”, “acaba soykırım kelimesini kullanacak mı” benzeri sorular yakında bahisçilerin favorisi haline gelebilir.
Ya da “bu yıl hangi parlamento bu konuyu gündemine alacak” sorusu da cazip bir bahis sorusu olabilir.
Her sene Nisan ayı sonuna yaklaşınca ülke kamuoyu merakla gözünü ABD’ye çevirerek Beyaz Ev (Türkçe'de kullanıldığı gibi Beyaz Saray değil) sakininin yapacağı açıklamayı bekliyor.
Başkan Obama bu yıl da 1915’te meydana gelen olaylarla ilgili açıklamasında “soykırım” kelimesini kullanmadı.
Onun yerine geçen yıl olduğu gibi “büyük felaket” tabirini tercih etti.
1915 yılı Osmanlı devletinin artık son demlerini yaşadığı yıllar.
Ülke, İttihat ve Terakki eliyle gerçekten de büyük bir felakete sürüklenmiş durumda.
Muhteris, hayalperest İttihatçılar, ülkeyi uçurumun eşiğine getirmişler.
Bu dönemde, özellikle Doğu Anadolu bölgesinde, Ermenilerin oluşturduğu çeteler Müslüman halka kan kusturuyor adeta.
Devlet savaşta olduğu için de bu çetelere karşı mücadele edilemiyor.
Bu noktada devreye devletin silahlandırdığı yerel aşiretler ve çeteler giriyor.
Ve karşılıklı katliamlar başlıyor.
Ermeni çeteleri Müslüman köylerini, Müslümanlar da Ermeni köylerini yakıp yıkıyor.
Olaylar büyük boyutlara tırmanıyor.
Her iki tarafta da kayıpların sayısı artık binlerle ifade edilecek noktalara geliyor.
Ve sonra huzuru ve sükunu sağlayamayan devlet Ermeniler için tehcir kararı alıyor.
Çoluk çocuk, genç yaşlı yüz binlerce Ermeni yollara dökülüyor.
Genelde istikamet Suriye.
Asayişi sağlamaktan aciz olan devlet zorla göç ettirdiği bu insanları yolda da koruyamıyor ya da korumuyor.
Yol boyunca saldırılara uğrayan Ermenilerin binlercesi daha öldürülüyor.
Yine sayıları binlerle ifade edilen küçük çocuklar da göç eden kafilelere yapılan baskınlarda ailelerinden zorla alınıyor.
Olayın kısa özeti bu şekilde.
Meselenin ayrıntılı analizini yapmayı tarihçilere bırakalım.
Türkiye’nin daha önce dile getirdiği her iki taraftan tarihçilerle birlikte bağımsız isimlerin de içinde yer alacağı bir komisyon kurulması fikri makul bir yaklaşımdır.
Olayı siyasilerin elinden alıp gerçek sahibi olan tarihçilere bırakmak gerekir.
1915’te gerçekten büyük bir felaket yaşandı.
Binlerce Ermeni öldürüldü, ailelerinden koparıldı, yüz binlercesi topraklarından sürüldü.
Ama aynı acıları Müslümanlar da yaşadı.
Ermeni çeteleri eliyle binlerce Müslüman da katledildi.
Türkiye ve Ermenistan kısır döngüyü kırarak geçmişle korkmadan yüzleşebilmelidir.
Türkiye, yaşanan olaylar nedeniyle hayatlarını kaybeden tüm Ermenilerin ailelerinden özür dilemelidir.
Aynı şekilde Ermenistan da, Ermeni çetelerinin katlettiği Müslümanların ailelerinden özür dilemelidir.
Gerçekler açıkça dile getirilmediği, inkar politikası terk edilmediği takdirde her yıl aynı filmi izlemeye devam edeceğiz.
Mısır’a şahin Suriye’ye güvercin
Mısır’da yaşanan olaylar sırasında oldukça sert açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan, yakın dostu Beşşar el Esed’in ülkesinde uygulamakta olduğu katliamlara karşı bugüne kadar aynı üslupta bir açıklamada bulunmadı.
Sadece kendisiyle görüştüğünü ve telkinlerde bulunduğunu ifade etti.
Bu telkinlerin ne kadar işe yaradığı da (!) görülüyor.
Dün Esed’in ordusu tanklarla muhalif şehirlere girdi.
Tıpkı 80’lerde babasının Hama şehrinde yaptığı gibi.
Bağımsız gözlemcilere göre son birkaç gün içinde 150 civarında sivil öldürüldü.
Olaylar başladığından bu yana ölenlerin sayısının ise 500’ün üzerinde olduğu söyleniyor.
Başbakan Erdoğan, Ortadoğu’da bir kahraman gibi seviliyor.
Mısır isyanı sırasında bu popülaritesi tavan yaptı.
Ancak Libya isyanı sırasındaki söylemleri nedeniyle Libya’da muhalifler tarafından ilk kez protesto edildi.
Şimdi de Suriye’deki katliamlara karşı sessiz kalıyor, ya da en azından güçlü bir tepki veremiyor.
Başbakan, Suriye lideri ile yakın dost olabilir.
Ama haksızlık yapan bir kişiyi, dostu bile olsa gözünü kırpmadan karşısına alacak birisi olarak tanındı.
Mısır liderine karşı takındığı haklı tavrı Suriye liderinden de esirgememeli.
Sonuçta diktatör her zaman diktatördür.
Yakın arkadaş bile olsa.