diorex

Hepimizin Elçi’si

Hepimizin Elçi’si

Bazı ölümler vardır sadece bir aileye acılı gelir ve onu üzer; bazı ölümler vardır sadece bir aşirete acılı gelir ve onu üzer; bazı ölümler de vardır sadece bir ülkeye acılı gelir ve onu üzer; ancak bazı ölümler de vardır insanlığa acılı gelir ve onu üzer. İşte hukukçu ve insan hakları savunucusu, hepimizin arkadaşı ve dostu olan Tahir Elçi’nin ölümü, melanetle öldürülmesi bütün insanlığa acılı gelmiş ve insanlığı derinden sarsmıştır.

Tahir Elçi’nin en sıradan özelliği, bölgenin gönüllerdeki paytahtı olan Diyarbakır Barosunun Başkanı olmasıydı. Aydın kimliğinin yanında insan hakları ve özgürlükler için ortaya koyduğu özellikler kendisini kısa sürede hem bölgede hem de evrensel alanda tanınır bir şahsiyet haline getirdi.

Tahir Elçi’nin kuşkusuz taraflı-tarafsız herkesin takdirini kazanan özelliğe sahip olması onun eleştirel duruşundan ileri gelmektedir.

Eleştirel Aydın Duruşu

 

İnsan Hakları Savunucusu, hukukçu, Diyarbakır Barosu Başkanı aynı zamanda Kürt aydını Tahir Elçi Diyarbakır’da kültürel mirasa sahip çıkma konulu basın açıklaması yaptığı sırada ne yazık ki öldürüldü. Öncelikle bu menfur olayı nefretle protesto ediyoruz. 


Tahir Elçi'ye sıkılan kurşun sadece hukuka ve ülke barışına sıkılmamıştır. Aynı zamanda Kürt aydınlarına, Kürt aydınlığına sıkılmıştır. Zira aydın demek bir anlamıyla eleştirel duruşa sahip olmak demektir. Tahir Elçi hem devletin hem de PKK'nin yanlış uygulamalarına karşı eleştirel duruş sergileyen çok ender insan hakları savunucularından biriydi. Bu özelliğiyle Elçi, genel kabul gören bir şahsiyetti. Bu nedenle ona yapılan suikasta her çevreden insan tepkili, her çevreden insan üzgün,her çevreden insan öfkeli ve her çevreden insan kaygılı...

 

1990’lı yıllarda dönemin HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın evinden alınarak bir süre sonra cesedinin Ergani yakınlarında yol üstünde bulunması ile başlayan siyasetçi ve aydınların ölümü peş peşe gelmişti. Bu cinayetlerle bölgeyi adeta bir korku ve kaygı şemsiyesi sarmıştı. İnsanlar evlerinden çıkamaz duruma gelmişti ve ne yazık ki o olayların failleri hala bulunmuş değildir.

 

Şimdi de sanki tarih tekerrür ediyormuş gibi benzer olay Diyarbakır’da meydana geldi. O zaman Vedat Aydın’ın cenaze törenine katılan insanlar binlerce kurşuna maruz kalmış ve onlarca insan yaşamını yitirmişti. Ancak bu kez Tahir Elçi için toplanan binlerce insan her hangi bir saldırı yapılmadı, bu kitle de demokratik sınırlar kapsamında olgunlukla tepkilerini dile getirdi ve öfkelerini haykırdı!

 

Tahir Elçi gibi insanlarla özel tanışmak gerekmiyor; zira bu gibi şahsiyetlerle herkes tanışıyor zaten. Bu özelliğiyle herkesin düşüncelerinin Elçi’si oluyordu. Katıldığı TV programlarında fikirlerini beyan ederken, ekranın başındaki insanlar içinden şunu geçirirlerdi:

“Stüdyoda olsaydım şunu derdim”

İşte seyircinin içinden geçenini Tahir Elçi deyiverirdi ve bu hamleyle hem seyircinin takdirini kazanır hem de fikirlerinin kılavuzu oluyordu.

 

Tahir Elçi, sadece siyasi ve hukuki konulara duyarlılık göstermezdi. Aynı zamanda çevreye ve kültürel mirasa da değer veren bir entelektüeldi. Bölge kültürü ve tarihi değerlerinin korunmasında öncülük eden bir yapıya sahipti. Nitekim son duyarlılık gösterdiği bu anlamda bir etkinlikti. Bir süre önce Diyarbakır’da Dört Ayaklı minarenin ayaklarına yapılan saldırı kendisini derinden üzmüştü. Bu nedenle hemen oracıkta dikkatleri bu noktaya çekmek için bir basın açıklaması düzenledi. Karanlık yanlısı cellatlar ve kültür düşmanları ona oracıkta kurşun sıktılar.

 

Belki kafasından aldığı o lanet kurşunla dostlarından ayrıldı fiziki olarakTahir Elçi; ama bilinmelidir ki bu, onun herkesin Elçi’si olmasını engelleyemez, engelleyemedi zaten.

 

Deyimiyle “Umarız ve dileriz” sadece ona lanet kurşunu sıkan tetikçinin kimliği açıklanmasın; aynı zamanda o tetikçinin arkasındaki kişiler ve onların sistemleri deşifre edilsin.

 

Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu dediki “Bizim dönemimizde faili meçhul yoktur. Hepsinin faili belirlendi ve adaletin önüne çıkarıldı.”

O halde Haydi Başbakan diyoruz, ama zaman geçmeden.

Bir kez daha insanlık dostlarının başı sağolsun diyoruz.

Güle Güle Elçi’miz, hepimizin Elçi’si…

 Saygıyla…

 

Yorum Yaz