Hedefimiz!
Şu dünya misafirhanesine hikmet nazarıyla baktığımızda hiç bir şeyi mizansız ve gayesiz göremeyiz. Evet hedef sahibi olmak insana has bir özelliktir. Zaten bizi diğer canlılardan ayıran özelliklerden bir tanesi de bu değil midir?
Peki biz Müslümanlar nasıl olur da gayesiz ve hedefsiz kalabiliriz? Elbette hedefsiz ve gayesiz kalmamız mümkün değildir. Ama yaşadığımız bu asırda en büyük sorun hedefimizi ve yolumuzu şaşırdığımızdır.
Ne yazık ki; gaflete dalıp parayı, makamı, konforu, kariyeri hedef haline getirdiğimiz için asıl ve kalıcı hedeflerimizden uzaklaşmış ve hedeflerimizi unutmuş durumdayız.
Dünyaya dalıp şahsi menfaatlerimizi düşünüp günü kurtarmaya çalıştığımızdan dolayı ileriyi düşünmeden asli vazifelerimizi öteliyoruz. Bundan dolayı İslam alemi olarak eski ihtişamlı günlerimizi arar dururuz.
Özellikle ülkemiz özelinde son yirmi yıldır Ak parti iktidarıyla Müslümanların imkan ve olanakları, iktidar, güç ve zenginlikleri arttıkça daha çok dünyaya kıymet verir olduk.
İster kabul edelim ister kabul etmeyelim istisnalar hariç dünyevileştik. Dünyevileşme hastalığı bizi ideal ve hedeflerimizden uzaklaştırdı. Mevcut sistemle entegre olduk. Bir çok haram ve günahı meşru görmeye başladık.
İşin ilginç yanı da bu hastalığımızın farkında bile değiliz. Bir an önce hastalıklarımızın farkına varıp tedaviye başlamalıyız.
Bu halimiz böyle devam etmemeli. Bu kötü gidişata dur demeliyiz.
Müslümanların hedefi ve gayesi bellidir. Hedef ve gaye Allah’ı razı etmek ve ahiret hayatı için çalışmaktır.
Kimin hedefi, gayesi, himmeti fani ve geçici şeyler ise belki fani olanı kazanır ama kalıcı olanı kaybeder ve zarar eder.
Kimin hedefi ve gayesi bu fani dünya için değil de, ahiret için olduğu takdirde o zaman insanın kıymet ve ehemmiyeti artar.
Onun için Müslüman bireyler en önemli varlığı olan hayat uğrunda harcamaya değecek hedeflere sarfetmelidir.
Hedeflerin en büyüğü olan rıza-yı ilahiyi kazanmak için hedeften sapmamak gerekir. Hedefler gibi hedefe giden yollar da meşru olmalıdır elbette. Doğruyu hedeflemek kadar doğru yolda kalmak da çok önemlidir.
Hedefimiz önce iyi bir "insan", iyi bir "Müslüman" olmak sonra yolumuzu şaşırmadan imtihanımız da başarılı olmaktır.
İçinde bulunduğumuz şu mübarek ayın manevi atmosferinden teneffüs ederek ebedi mutluluğu yaşamak ve kazanmak için, hedefimizi belirleyip harekete geçelim. Şunu iyi bilmemiz gerekir ki "Hedefi belli olmayan bir gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez". Rabbim bizleri hedefimizi yakalayan kullarından eylesin.
Editör: Aydın