HDP Barajı Aşarsa Asıl CHP Biter

Yıllarca Türkiye’yi tek parti zihniyetiyle yöneten CHP’nin hazin sonu Recep Tayip Erdoğan’ın AK parti ile iktidara gelmesiyle gerçekleşti. Tekçi zihniyetin hazin sonunun, bu anlamda yaşanan sıkıntıların yine tekçi zihniyetle Kürtlere, Alevilere ve diğer etnik topluluklara uygulanan baskıları CHP sosyal demokrat kimlikle yaptı. Denilebilir ki Türkiye’de ‘Ezilen Kesimler’ olgusunun kaynağı yine CHP ve tekçi zihniyetidir. Bunları çok iyi bilen ve bunun sonucunda meydana gelen bakiyeyi çok iyi yarattığını düşünen CHP’nin tekçi zihniyetinin ideologları Erdoğan’a diktator nitelemesi yaptı. Kürtçe’de bir atasözü vardır: Şeko navê xwe li hevalê xwe ko.
CHP’nin bu zihniyetiyle yaratılan Kemalist Paradigma, Kürtlerin hak talepli mücadeleleri ile iflas etti. Ancak Alevi kesim CHP’nin istepnesi olmaya devam etti. Erdoğan iktidarında yapılan Alevi açılımı zamana yayılınca netice ortaya çıkmadı tam manasıyla iktidar açısından. Hali hazırda CHP’nin oy potansiyeli hala Alevi kesimidir.
Türkiye’de ilk Syriza olarak nitelendirilen aslında Özgürlük ve Dayanışma Partisi (kısaca ÖDP)dir. Bu parti 1996 yılında değişik politik ve ideolojik geçmişlere sahip Türkiye'deki sol ve enternasyonalist demokrat grupların birleşmesiyle kurulmuştu. Ancak dönemin siyasal ve sosyal koşulları nedeniyle beklenen çıkışı gerçekleştirememişti. Ama şimdi HDP, yüzde 10 barajını aştığı taktirde solda beklenen çıkışı yapabilir. HDP milletvekili listelerine bakıldığı zaman irili-ufaklı nerde bir sol grubunun lideri konumundaki şahsiyetler varsa görülecektir.
Öte yandan gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de bir Alevi kesimi HDP’nin temsil ettiği çizgiyle birlikteliğini, dahası temsiliyetini sürdürüyor. İşte 7 Haziran seçimlerinde bunun dışında kalan Aleviler ve diğer sol kesimleri de HDP’ye verirse gerçek bir sosyal demokrasi ve de Syriza olgusuyla Türkiye tanışabilir. İşte o zaman asıl darbeyi CHP yer ve bu partinin bitişi de söz konusu olabilir.
Ama CHP ne Kürt sorunu konusunda ne Alevilerin hakları ile ilgili olarak iktidarın önünde iki adım yürümedi. Kürtleri raporlar dışında (sisteme sorun çıkaran hastalıklar yumağı) görmedi; Alevileri ise hep çantada keklik sandı.
Ayrıca HDP anlayışı gelinen noktada Türk sol oluşumlarıyla rahat bir şekilde ittifak yapabiliyor; onları milletvekili seçtirebiliyor ancak diğer Kürt partileriyle bunu yapmıyor. Bunu anlayabilmiş değiliz.
Seçim sonrasında ne olabilir?
Hatırlanacağı üzere, Yunanistan’da Syriza koalisyonu en sağcı parti olan ANEL ile yaptı ve hükümeti kurdu. HDP barajı aştığı taktirde kuşkusuz önemli bir muhalefet partisi olur ve hatta yeni hükümetin kurulmasında bir bileşen olabilir. Hali hazırda geldikleri genlere bakıldığında HDP’nin muhafazakar bir parti ile bir araya geleceğini tahmin etmiyorum. Müttefiki 7 haziran’dan yıpranmış, kan kaybetmiş bir CHP olur, diye düşünmekteyiz.
Sayın Demirtaş’a Birkaç Soru
AK Partinin kurucusu ve Erdoğan’ın karizmasının oluşmasında büyük pay sahibi olan hatta bu işin mimarlarından da biri olan Sayın Dengir Mir Fırat’ın transferi neden gerçekleştirildi? Bu konuda kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapılmadı.
Hatırlanacağı üzere Uğur Dündar’ın yönettiği programdan Dengir Mir Fırat’ın adeta kaçarak Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı ezilmesi hafızalardan silinmemiştir. O programdan sonradır ki Sayın Fırat’a kapı gösterildi. AK partiden ayrıldıktan sonra Fırat, konuşmaya başladı. Halbuki o zamanlar, şimdi Bülent Arınç’ın yaptığı çıkışa benzer bir çıkış yapabilirdi; ama yapmadı. Neden yapmadı? Bunun açıklanması gerekmiyor mu?
1993’te DEP (Demokrasi Partisi) kurulurken başkanlık için Sayın Celal Doğan’a teklif edilmişti. O zaman Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Celal Bey, bu teklifi kabul etmemişti. Bilindiği üzere daha sonraları Celal Bey, yerel seçimi kaybederek neredeyse siyasi zeminden çekilmişti. Celal Doğan başkanlık teklifini kabul etmeyince Yaşar Kaya DEP Başkanı olmuştu. Bu açıklamaları daha sonra Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan Yaşar Kaya yapmıştı ve Celal Doğan tarafından tekzip edilmemişti. Sayın Doğan kendisine önerilen teklifi o zaman neden reddedilmişti şimdi neden kabul etti? Kamuoyu ile bunun paylaşılmasında yarar görmekteyiz.
Listelerler Üzerine Birkaç Söz
Nihayet beklenen gün geldi ve siyasi partiler listelerini açıkladılar. Fakat her yerde listelere giremeyen aday adayları ve çevreleri olumsuz tavır takınıyorlar. CHP, aday adaylarının büyük bir kısmını ön seçimle belirledi. Bu, olumlu bir adımdır. Diğer partiler hepsi anti-demokratik yöntemlerle adaylarını belirledi.
Örneğin STK’lara soruyorlar, ama STK’lar oylamanın sonucunu göremiyor. Kapalı zarflar halinde genel merkeze gönderiliyor ve gizli tutuluyor. O zaman niye oyluyorsunuz? Diye soru sorma hakkımız doğar. Bir zamanlar ‘açık oy gizli sayım’ yapılırdı; bu da onun gibi…
Yine aday adaylarını eleyen seçim komisyonları listeleri oluşturduktan sonra hangi kriterlere ve adayların hangi özelliklerine karar verdiklerini demokrasi ve şeffaflığın bir gereği olarak açıklama yapmalıdır. Hemen şimdi…Ya da önceden kriterler ilan edilmeli ve aday adayları buna göre başvuru yapmalı. Örneğin işe alınmalarda ilgili kurum diyor ki bana 10 personel lazım ve şartlarım bunlardır. Şartları tutanlar başvuru yapar, tutmayanlar başvuru yapamaz. Siyasi partiler de benzer bir yöntem geliştirirse hem şaibelerin önüne hem de küskünlüğün önüne geçmiş olacaktır.