diorex

Haysiyet Ve Hissiyat

Haysiyet Ve Hissiyat

 

 

 

 

 

Tarihi geçmişi olan, sosyal, siyasal, ekonomik, güvenlik ve demografik boyutu bulunan ertelenmiş bir sorun ile karşı karşıyayız. Bu kadar girift bir konunun konuşulduğu her ortamda kullanılan kavramlar kişilerin soruna bakışını ortaya koymaktadır. Herkes kendine göre bir dil geliştirmiştir. Karşılıklı konuşlanma ve pozisyon alma söz konusudur. Silahlı çatışma, kayıplar, yerleşim yeri boşaltma, 30 binin üzerinde ölü ve 300 milyar maddi kayıptan söz edilmektedir. Konumuz Kürt açılımı.

Peki, ne olacak? Bütün bu zorluklara rağmen hükümet tarafından bir açılım süreci başlatılmıştır. Empati yapılarak “ötekini de kendi gibi kabul etme” iradesi deklare edilmiştir. Söylem ve eylemlerle bir takım tabular yıkılmıştır. Devletin TV’sinin bir kanalı 24 saat Kürtçe yayın yapmaktadır.  Hiç görüşmemiş insanlar ortak zeminde bir araya geldi. Anaların gözyaşlarının dindirilmesi ortak paydasında çözüm arayışına girildi.

Ancak dokunulmaz kibrin ürünü olan mevcut güvensizlik, iletişimsizlik, yok edilme, ininde vurma, kıskaca alma, hadlerini bildirme üzerinden yürütülen psikolojik savaşın büyük engeli hala aşılamamıştır.

            Açılım çalışmaları başlangıç olarak güzeldir, ancak yeterli değildir. Merkezde yapılan görüşmeler iyi koordine edilmiş ise de bölgede yapılan toplantılar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Taban olarak sosyal karşılıları ve saygınlığı bulunun birçok gurup ile görüşme gereği duyulmamıştır. Yoksa bunlar zaten destek vermek zorundadırlar düşüncesinden mi hareket edildi? Ciddiye almadığınız insanlar kraldan çok kralcı olup sizin projenizi niye savunsunlar?  Bu soruyu kendinize sormanız gerekir.

Açılıma süreci yavaşlamış olsa da devam ederken, Ergenekon ile ilgili tutuklama ve yargılama süreci devam etmektedir. 19 Nisan tarihinde Anayasa Mahkemesi ve HSK’nın yapısının değiştirilmesi, Askerlerin sivil Mahkemelerde yargılanmasını da içeren Anayasanın 30 maddesinin değişikliğinin meclis gündemine gelmesi bazı odakları rahatsız ettiği anlaşılmaktadır.

Bu arada; PKK’nın şehir yapılanması olarak nitelenen ve aralarında Belediye Başkanlarının bulunduğu çok sayıda kişi tutuklandı.

Ayrıca; 12 Nisan günü Samsun'da duruşmadan çıkan Ahmet Türk'e yumruklu saldırı yapıldı.

- 15 Nisan'da Batman'da bir astsubay öldürüldü, 4 asker yaralandı.

- 17 Nisan günü Samsun'un Ladik ilçesinde, iki polis memuru öldürüldü.

- 22 Nisan günü, Kızıltepe'de bir polis otosu tarandı, bir polis vefat ederken, bir polis yaralandı.

- 26 Nisan'da Giresun'da mayın patlamasında 1 asker öldü, 2 asker yaralandı.

- 28 Nisan'da Şemdinli'de 2 asker öldü, 2 asker yaralandı.

- 29 Nisan'da Enerji Bakanı Taner Yıldız'a yumruklu saldırı oldu.

- 1 Mayıs'ta Tunceli Nazimiye'de jandarma karakolu saldırıya uğradı, 4 asker öldü, 7 asker yaralandı.

- Çukurca'da mayın patlamasında bir asker öldü.

- 2 Mayıs günü Pülümür'de jandarma karakoluna saldırı oldu, saldırı püskürtüldü.

Bir tarafta Türkiye’nin daha demokratik ve özgür bir ülke olması için başlatılan açılım süreci ve Anayasal değişiklikler,  bir tarafta statükonun korunması için şiddetli bir direnç gösterildiği anlaşılmaktadır. Eylemlerin bu dönemde olmasını tesadüf olarak açıklamak mümkün görünmemektedir.

Bu kapsamda parti kapatmanın mağduru olan BDP’nin Mecliste parti kapatmayı zorlaştıran maddeye destek vermemesini nasıl açıklayacağı merak konusudur.

Her şeye rağmen yeni bir vizyon ile açılım süreci devam ettirilmelidir. Birilerinin rahatsız olması süreci durdurmamalıdır. Bu işin kazananı/kaybedeni yoktur. Beraber kazanma/kaybetme söz konusudur. Uyanık bir bilinç ve duyarlılıkla bakıldığında Konjonktürün sürecin yürütülmesi için elverişli olduğunu düşünenlerdenim. İnsanın kimliğini oluşturan dil ve din üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması zorunluluktur.

Hükümetin Anayasa değişikliği halk oylaması öncesinde kuşatıcı bir dil kullanarak Anayasa değişikliğinin yanı sıra açılımı halka anlatmalıdır. Bu dilin ortak paydası, Türkiye’nin gelecek tasavvuru; Türklerin hissiyatı, Kürtlerin haysiyetinin gözetilmesi olmalıdır. Çabalar ortak duygu, seziş, değer, saygınlık ve itibar zemininde buluşmak olmalıdır.

Not: Bu yazı aynı tarihte Mardin Gazeteciler Cemiyeti resmi internet sayfası (www.mgchaber.com)  sitesinde yayımlanmıştır

Yorum Yaz