diorex

Haykırıyoruz çünkü ümitvarız

Haykırıyoruz çünkü ümitvarız

Köklerinde İslam medeniyetinin ümmet bilincini barındıran bu toprakların halkları etnik ayrım politikalarıyla ayrıştırılmış, kutuplaştırılmış ve yıllarca birbirleriyle çatıştırılmıştır. Böyle bir varsayım üzerinden geldiğimiz noktanın çözümlemesinin ancak yine bu noktadan geriye doğru yapılacak bir akıl yürütmeyle mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu çeşit bir akıl yürütmeyle bu güne kadar ideolojik bakış açılarıyla dönüştürülmüş olan sorunun yalın haline ulaşmayı hedefliyoruz. Böylelikle gerçek anlamda bizleri bütünleştirecek olan ve her kesimin üzerinde uzlaşacağı bir üst kimliğe ulaşacağımızı düşünüyoruz.

 Bu önerilerle en azından mevcut çıkmazlara alternatif bir model ortaya koymaya ve çözümsüz gibi görünen sorunların farklı okumalar ve bakış açılarıyla çözülebileceğine dair inancımızın daha çok kişi tarafından paylaşılmasına olanak sağlayacağını umut ediyoruz.

Bu münasebetle kişilerin/kurumların/halkların özgürce yapacağı tercihlerle tarihi derinliğimizdeki medeniyeti canlandırmalı ve etnisitelerden sıyrılıp ümmet algısını merkeze alıyoruz. Bu zor işin üstesinden gelebilecek olanların da dün olduğu gibi bu gün de  ümmetin ulemaları olduğunu düşünüyoruz.

İşte tamda bu noktada Diyanet İşleri Başkanlığının 2012 yılı Kutlu Doğum etkinliklerine Hz. Peygamber Kardeşlik Ahlakı Ve Hukuku gibi  gündemi meşgul eden  ve realitenin ana gündem konusu olan, kardeş hukuku ihlalinin hakim olduğu bir ortamda kalden (söylemden) ziyade hale (realiteye)  yönelik bir konuyu gündem konusu yapması beni hem heyecanlandırdı hem de umutlandırdı. Dahası mealen alışılageldiğimiz  ‘Ancak müminler kardeştir’ ayetini ‘ Müminler ancak kardeştir’ özdeyişiyle formule ederek bayraklaştırması daha bir  adrenalimin yükselmesine sebep oldu.

Ama organize edilen programın daha iptidai noktasında izleyicilere sunulan sinevizyon görüntüsü   ulema cemiyetinin tepe noktası dahi hala sahip olduğu nebevi misyon gereği elini taşın altına koymaya çekingen davrandığı, ne şiş yansın ne kebap tarzında böyle hassas bir meseleyi afaki söylemlerle, resmi din söyleminin cevaz verdiği ölçüyle çözmeye çalışmak istediğine, tanık oldum.

Nasıl mı ?

Şöyle, meşhur eller sinede ‘Ben kardeşiniz falan, falan yerden ‘ diye başlayan ve  Allahın ayetlerinin birer tezahürleri niteliğinin müşahhas örnekleri olan farklı dil, ırk ve kültürlerin ekrana yansıtıldığı görüntüler dizisinde. Türkiyelisinden, Maliliye, Kırgızistanlısından Ugandalıya, Malezyalısından Kongolusuna,  Moğolistanlısından Ganalısına kadar ard arda ümmet olma bilincinin şemsiyesinin altında birleşip bütünleşen ve adeta farklılıkları tek bir üst kimliğin (Ümmet) çatısı altında birleştirip bütünleştiren karelerden.

Doğru hepsi de bizim kardeşlerimiz. Ama ne Müslüman bir Türkün ne de Müslüman bir Kürdün bu konuşturulan Müslüman kardeşleriyle bir kardeşlik problemi yok, dahası onları en fazla özümseyen, dert ve kederleriyle en fazla müzdarip olan yine biziz. (Marmara gemsinde hayatını kaybederlerin kütüklerindeki doğum yeri farklılığı bu gerçeğin en somut örneği) Aslında  bizim birbirimizle var olan bir problemimiz var. Ama her ne hikmetse, görüntü kareleri arasında ben Kürdistanlı kardeşiniz Bêkes, ya da hiç olmazsa, ben Diyarbakırlı kardeşiniz Bindest diye bir görüntü canlandırması yok. Halbuki en başta ya da en son finalde ekranda dondurulması gereken görüntü bu olmalıydı. 

Dahası, Nebevi ihtar  ‘Müslüman kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir’ gereği, Eritreden Moreye, Afganistandan Bosna Herseğe, Karabağdan Filistine kadar yaşanılan dramatik vakıaları sahneleyen görüntüler ümmetin evlatlarının yüreklerini parçalarken, haydi diyelim Roboski faciası yeni, daha failleri bulunmamış bir cürüm, peki görüntüler silsilesi arasında bir Enfal katliamı ya da Halepçe katliamı yer almayı hakketmemişler miydi?

Hakketmesine hak etmiş hatta hak ötesine  de geçmiş ama maalesef resmi din söylemi buna en büyük manidir.

Ama her şeye rağmen bu bir umut ışığı. Resmi din söylemin sözcüleri Kal ile başladılar, sivil ulemaya da Hal’a yönelik islamın temel referansları bağlamında çözüm önerileri sunmak düşer.

Devam Edecek…


Yorum Yaz