Hayatın Rövanşı Yoktur

HAYATIN RÖVANŞI YOKTUR
İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği akıl sahibi olup, bu nimeti dilediği gibi kullanabilme iradesine sahip olmasıdır.Yeryüzünün en değerli varlığı olan insan bu nimeti (aklı) sayesinde doğruyu- yanlıştan, iyiyi- kötüden ayırt ederek veya ayırt etmeyerek hayat sermayesini tüketmektedir.Bu özelliğiyle idame ettirdiği ömrünü bazen en güzel şekilde sürdürürken, bazen de kendisinin ve başkalarının hayatını çekilemez duruma getirebilmektedir.
Hayatın güzelliği sevmek ve sevilmekten geçtiği aşikardır.Yazıya koyduğum başlıktan “Hayatın Rövanşı Yoktur” anlaşılacağı üzere, merhamet fukaralığı yolunu seçerek, sevmeyi ve sevilmeyi tadamadan, kahırla-acı ve ızdıraplarla geçirilecek ömürlere yazık etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Sevgi merhameti,merhamet muhabbeti, muhabbet doğruyu, doğru da Yüce Allah’ın emrettiklerini yapmamızı ve salih ameller işleyen bir kul olarak yaşamayı getirir.Anlaşılacağı üzere salih bir kul olmak ve huzurlu yaşamak için öyle olağan üstü çabalar içerisine girmeye gerek yoktur.Sevgi-muhabbet ve doğru olmak yeterlidir.O zaman…
İçinden geçmekte olduğumuz bu zamanda, sevgi ve muhabbetin az da olsa askıya alındığı,unutulmaya yüz tuttuğu şu dönemde,,,, İnsanoğlu kendine şu soruyu her zaman sormak durumundadır.”Birbirimizi sevmemize, söz ve davranışlarımızla muhabbetimizi birbirimize göstermemize engel olan nedir?” Bu sorunun cevabını samimi bir şekilde bulduğu ve gereğini yaptığı anda içinde bulunduğu hayatı yaşamaya doyum olmayacaktır.
Sevgi-saygı ve muhabbeti insanlar arasında yaygınlaşmasını engelleyen etmenler aşılamayacak kadar önemli midir?Nedir bu engeller?Buna verilebilecek tek cevap nefsin talepleri olan dünya malı ve çoluk çocuktur. Aileler arasında paylaşılamayan mirastır. Makam, mevki, yönetim,kişisel ihtiraslar ve idaredir.Gelip geçici ve belli bir zamana hitap eden bu dünyevi değerler çok mu değerlidir? Diye sağlam bir niyet ve yaklaşımla sorgulandığında, sevginin ve muhabbetin önüne geçecek kadar önemli ve değerli olmadığı görülecektir.Şu anda insanlık bunun ölçümü ve değerlendirilmesi noktasında sıkıntılar yaşamaktadır.Bu konuyu biraz sorgulayalım o zaman….
Paylaşılamayan bu dünya malı için değer mi…. “Sıla-i rahimi kesmeye, basit şeyler için kıyametleri koparıp küslükler yaratmaya, unutulmayacak acılar, kapanmayacak yaralar, affedilmeyecek hatalar oluşturmaya???? Sorularına herkesin cevabının (hayır, gerçekten değmez) negatif olduğunu hisseder gibiyim.Sahi hatası olmayanımız var mı? Diye ben bir soru sorayım.Tabi ki yoktur.Öyle ise…
*Kendi eksikliğimizi görmeli, öz eleştiri yaparak, yanlışlarımızdan dönmeyi denemeliyiz.
*Hatalarımızın farkına vararak özür dilemeyi becermeliyiz.
*Özür dileyeni affetmek, pişmanlığına inanmamız gerekir.
*Hayatın rövanşı olmadığını bilerek, kabirde işgal edeceğimiz yerin yarım metreyi geçmeyeceğini bilmeliyiz.
Bunları bilmez isek şayet, sevmeyi ve sevilmeyi tadamadan, kahır ve eziyetle geçecek bir ömürle kendimize yazık etmiş olacağız.Hepimizin belki de yaptığı, söylediği veya duyduğu “Onu asla affetmem,cenazesine dahi gitmem,benim için öyle biri yoktur, ölürsem mezarıma gelmesin vs. gibi çok ağır söz ve söylemler” sözlerin modunda konuştuğumuz nice yakınlarımızın kabirlerini yol ediyoruz öldükten sonra..Değerli Dostlar..Kaybedilen şeyin kıymeti kaybedildikten sonra anlaşılması doğru bir yaklaşım olmadığı gibi, fazla da bir anlam ifade ettiği söylenemez.Unutmayalım ki, kaybettiklerimizin arkasında ağıtlar yaksak da, üzülsek de,mezar taşlarını en kaliteli mermerden yapsak da ve hatta mezar topraklarını gözyaşlarımızla sulasak da pek bir faydası olmayacak,onlardan esirgediğimiz sevgi ve muhabbeti kendilerine ulaştırmayacaktır.
SONUÇ: İnsan Cennetini de, Cehennemini de kendisi hazırlar.Huzur ve mutluluğunu da kendisi elde eder.Demek ki,kısa olarak nitelenen ömrümüzü tüketirken, evlerimizi, sokaklarımızı,mahallemizi, şehrimizi,bölgemizi,ülkemizi ve dünyamızı Cennet bahçesine çevirebilmek bizlerin elindedir.Bu da İlahi Kudretle bizlere bahşedilen ve yapmamızdan hoşnut olacağı, aklımızı doğru yönde kullanarak, yüreklerimizde var edeceğimiz sevgi ve merhamet hediyelerini paylaşarak ve yaşayarak mümkün olacaktır. Yine unutmayalım ki, Allah cc.”Öfkesini kontrol ederek affetmeyi beceren takva sahiplerine Cenneti müjdelemektedir.”
İçinizde sevgi-saygı-merhamet ve affetme duygularının sonsuz olması temennilerimle…