Hassit Merené Sancılarıyla Doğuma...

KÖŞE YAZISI

                   KALEYE BİR TÜR İŞGAL STRATEJİSİ

Ders alınacak o kadar olay var ki yakın tarihten Osmanlı'dan,İttihat ve Terakki iktidarları ve devamları çift matine.

Tarihte çok asker,insan telef etmiş ' Bir kavmin ahvadiyiz.' diyerek,Sarıkamış'ta dile kolay 90 binden fazla askeri kış şartlarında 120 bin kişilik kuvvetin 30 bini ancak sağ kalmış.22 Aralık 1914 günü hücum emri sonrasında hiç kurşun atmadan donarak ölenin 90 bin olduğu,bugün de insan yaşamının hiçe sayıldığı 'kanı donduran' bu savaşta hayatını yitiren gençlerin seyircisi haline ne yazık ki getirildik.Rusya'ya saldırmak üzere dünyada böylesine askerini telef eden başka bir örnek ülke ordusu var mı?

Hiç kuşkusuz Mardin Kalesi de çok kurnazca denilebilecek kadar sivil halkların festivallerinin mekanıyken çok açık/seçik şekilde bir tür işgal stratejisi uygulanarak halklarına doğanın uyanışını görme,birbirinden koparma gibi,yalnızlaştırma,kaleden sürgünlere varacak dayatmalara dünyada örnek var mı acaba?

 Kadim kentin kalesinden doğanın uyanışını eli titremeden kamerayla soldan-sağa açıyı genişleterek,yukarıya doğru kayıt altına almak gelir içimizden ya; işte böylesi bir duyguyla göz kapaklarımızı kırpmadan kesintisiz bir solukta doğanın uyanışını yarım asır gecikmeyle de olsa ''Hassit Merené'nin'' sancılarıyla doğuma uyanmış Mezopotamya'nın festivallerinde tekrar tekrar canlı renklerle görmemizi,elele tutmamızı engelleyen zihniyetlerden sonra on yıldır 'halka açılacak'' diye kadim Mardin Kalesi'nin her seçim öncesi demeçlerde defalarca duyarız.

Kırlangıç serçeye aşık olur da baharlara uçmak için takatinden kaybeden serçenin maviliklere gömülüşüne nasıl inanmayıp aramaya koyulmuşsa,kadim kentin kale kapıları da kadim halklarca yaşanacak yeni baharların festivallerinde renk kuşağını tamamlamak için serçe misali,maviliklere bürünmüş pusudaki şahinlere rağmen kalesine yılların özlemiyle kavuşmak ister bu kapılardan.

Bu festivallerde Mardin'in folklorü haline gelmiş Reyhani'yi,İki Kırmalıyı (Kesirteyn'i) oynarken halaybaşının renkli mendilini, yeleğin cebinden sarkan köstekli saatin zincirini ve buşiyyéden sarkan püsküllerin birbiriyle ahengli çırpınışlarının hep yeniden doğuşun,Süryanice'sini,Ermenice'si ve Kürtçe'sini bilememenin tedirginliğinde Arapça'sını telaffuz ederek,ortaklaştığımız bir festivalin asırlardan miras kalan adıdır.Kırlangıcın serçesine doğanın uyanışlarında kavuşup güvercinlerle hep birlikte ''Hassit Merené!..'' diye Mardin Kalesi'nden başka yerde olamayacak kadar herkesin ruhunun ritimlerinde dans edip şarkılar söylediği doğanın uyanıp uyandırdığı yerdir Mardin Kalesi.Bilmemezlikten gelenlere,kulaklarını tıkayanlara duyurulur Hassit Merené!..diye

Uyanırız da yarım asırlık süreçte neler kaybettiğimizin farkında olacak mıyız?

Birkaç parçasını yitidiğimiz hafızamızı anadilimizle toplayabilecek miyiz?

Kamufle edilip önce avcı şahinlerini ''kartal yuvasına'' dönüştürüldüğü için beddua eden posta güvercinleriyle birlikte kanat çırpmak,yuva işgalleri kalktıktan sonra da koloniler halinde kaledeki doğal yuvalarına dönüşlerini zevkle görebilecek miyiz?

Ya şimdi?.. On bir aylık işkence birinci yılına dayanıyor;hala sokaklarımzdaki işgaller sürüyor!

Esnaf,geçmişte bakırcı/kalaycı ve terziler gibi göç yollarında.

Haydi bakalım hıfzıssıhhiyeciler,sokaktaki lağımlı toprağın tahlilini yapar mısınız?

Beyaz Suya harcanan bunca trilyonlardan sonra her gün su alanlarla üç/dört günde alanlara tesadüf mü diyelim?

Haydi bakalım belediyeden bir anonsla ''Şehiriçi trafiğini Ramazan'ın ortasında,sokakları da bayramda hizmete sunacağız.''der misiniz?

Yaşlı bayan duran dolmuş şoförüne:
-Oğlum Barış Caddesi'nden geçer misiniz?

Genç şoför:
-Geçmiyor bayan karşıya geçin.

''Geçin.'' derken,kazı çukurlarında derinleştirilmiş sürgünleri birlikte yaşayacağız gibime geldi de.

''Leyş ebu ıl-iksir-é melek,/U ebu ıl-ıkleyl-é helek fi hel beled?''
                                                             Ammo Bekr ıl-Rajdéni
(Neden varlıklısını melek,/Yoksulunu da bitkin kılarsınız bu şehirde?)

Sorunlarımızın üstünü Ramazan'da örtmeden anlaşılır diyaloglarla barışa vesile olmasını dilerim.