GİDELİM BURALARDAN MUHLİS… Ali İPEK

KÖŞE YAZISI

Ali İPEK... Mardinliler olarak bu ismi pek çoğumuz bilmez. Ancak kendileri genç yaşında iki harika romana imza atmış bir değerimiz, kıymetli bir yazarımız. Şahsen ben de kendisini geç tanıdım lakin güç olmadı bu tanışma durumumuz.

 

Bu yazımda, bu kitap incelemesi yazımda Ali İpek’i ve iki şahane eserinden “Gidelim Buralardan Muhlis” eserini sizlerle tanıştıracağım elimden geldiğince, dilim döndüğünce.

 

Öncelikle yazarımızdan bahsetmek gerekirse İpek, 1982 Mardin doğumludur. 2000 senesinden beri öyküleri, Türkiye geneli okuru bol değişik dergilerde yayımlanmış. “Hor Kullanma Tarihi” dosyası 2012 yılında “Yaşar Nabi Nayır Dikkate Değer Öykü Ödülü”ne layık görülmüş. Yazıyla ilişkisi ve direnci güçlü bir kalem olarak tarif edebiliriz.

 

İpek’in iki romanı da iletişim yayınlarından yayımlanmış. “Gidelim Buralardan Muhlis” romanı Nisan 2022’de, diğer romanı “Kimsenin Ölmediği Bir Cinayet Öyküsü” romanı ise Aralık 2023’te raflarda yerlerini almışlardır.

 

Gidelim Buralardan Muhlis yapısı; masal tadında öykülerle, aşk sarmalıyla ve bir yerden gidememe sorunuyla kurgulanmış. Kitap küçük hacimli, 75 sayfadan oluşmaktadır. Ancak içeriği gayet edebiyatla, cümleler arası anlam derinliğiyle doludur. Roman, Körekem Kasabasından geçmektedir. Kahramanlar Muhlis ve Nurgül olarak karşımıza çıkmaktadır. Büsbütün kitabın içeriğinden bahsetmek bana göre okura haksızlıktır. İçeriğinden hareketle söylemek gerekirse Nurgül’in gitme çağrısına Muhlis karşılık verirken zorluklar yaşamış. İnsanların iç yüzleriyle karşılaşmış ve yaşadığı bazı zorlukların üstünden çıkmaya çalışırken kendisiyle muhasebeler yapmış. Kitaptaki şu iki cümle, “En büyük yük eşya zannederdim bugüne kadar. Meğer asıl ağır olan emanet cümlelermiş.”  kitabın öne çıkan yanı olmuş.

 

Ali İpek’in kendine has bir yazma üslubu var. Kısa cümlelerle ama içi dolu satırlar kullanmış. Betimleme sanatını çok açmadan ancak gayet yerinde işlemiş. Az kelimeyle çok anlama dokunma arzusunda olmuş. Kalemi kelimelerle dans ederken kalbi roman kahramanlarıyla atmış. Yazar, romanın dışında kalmak istememiş, söylenilen hikayelerin canlı tanığı gibi davranmış. Yani tam anlamıyla romanın içine isimsiz bir şekilde kendi varlığını neşretmiş diyebiliriz. Roman boyunca gerçek ile hayal arasındaki köprüyü yurt edinmiş. Gidememe, bir yeri bırakamama meselesini ana vurgu olarak seçmiş. İnsanların değişik yüzlerini cümle cümle yüzlerine vurma niyetinde olmuş. Günümüzdeki insanları konu edinmiş söyleyebiliriz.

 

Son olarak, Ali İpek’i edebiyata gönül vermiş okura şiddetle tavsiye etmek istediğimi özellikle belirtmek isterim.