Fil ve Ebabil

15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye,
Orta Doğu hatta dünya tarihinde bir dönüm noktası olacaktır. Bu gece ne oldu? Ankara’daki evimden yatsı namazı için camiye
gitmek üzere çıktım. Saat 22.00’ı gösteriyordu. Alışılmış bir durum değildi,
alçaktan uçan uçaklar adeta kulakları sağır ediyordu.
Namazı müteakip aceleyle eve
dönüp TV’yi açınca İstanbul’da Boğaziçi Köprüsünün bazı askerler tarafından
kapatılmaya çalışıldığı belirtiyordu. Ankara’daki uçak hareketliliği ile
birlikte düşününce bir anormallik olduğuna dair endişemiz artıyordu.
Sayın Başbakanın “asker içinde
bir cuntanın emir komuta zinciri dışında silahlı bir kalkışma girişimi olduğu,
demokrasiye zarar verecek hiçbir faaliyete izin verilmeyecektir, hükümet iş
başındadır.” yönündeki açıklaması olayın boyutunu ortaya koyuyordu.
Hemen bir abdest alıp Rabbime
secde ettim. Yarabbi sen bu zalimlerin planlarını başlarına yık! Evdeki herkes
dua etmeye, kimi Kura-ı Kerim okumaya başladı. Telefon açanları dua etmeleri
için telkinde bulunuyorduk.
Böyle bir ortamda ne yapabilirim diye düşündüm. 4 yıl boyunca milletin bize verdiği görevi yerine getirdiğimiz demokrasinin merkezi TBMM’ye gitmeye karar verdim. Saat 23.00 sıraları idi, küçük oğlum Ali ile beraber TBMM’ye gittik. Sadece benim meclise girişime izin verdiler Ali dışarıda kaldı. Osmaniye eski Milletvekili Durdu Kasdal İle karşılaştık, henüz gelen olmamıştı. Meclisten ayrılarak, evden çıkan diğer oğlum Ferit’i de alarak AK Parti Genel Merkezine gittik. Cuntacılara karşı halk toplanmaya başlamıştı. Teşkilat Başkan Yardımcısı Sadettin Aydın, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, İnsan Haklarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Murat Çiçek, Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, eski milletvekilleri; Afif Demirkıran, Muzaffer Çakar, Kerim Yıldız, Eşref Taş, A.İhsan Merdanoğlu, Halit Demir, Gönül Bekin Şahkulubey, Hacı Turan, Mardin Gençlik kolları başkanı Halil Yomak hatırladıklarım arasındaydı. Genel merkezde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı televizyondan dinledik. Sokağa çıkın çağrısı yanıt bulmuş, kalabalık gitgide artıyordu.
Jetler ard arda sorti yapıyor,
alçaktan uçarak kalabalığa korku vermeye çalışıyorlardı. Helikopter üzerimizde
uçuyor, yakınımızdaki yerleri taramalarına şahit oluyorduk. Kadın-erkek, genç-yaşlı;
“Allahu Ekber!” nidaları ile maneviyatımızı güçlü tutmaya çalışıyorduk.
Bombalanan yerler Milletin
Meclisi, Gölbaşı Polis Özel Harekât yerleşkesi, MİT yerleşkesi,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Ankara Emniyet Müdürlüğü idi.
Sayın Cumhurbaşkanının halkı
sokağa çıkmaya ve FETÖ’ye karşı demokrasinin yanında yer almaya çağırması,
darbe girişiminin kırılmasının başlangıcı oldu. Türkiye’nin dört bir yanı bu
çağrıya kulak vermiş, iradesine sahip çıkmak için meydanlara akın etmişti.
Şaşkınlık yerini kararlılığa
bırakıyordu. Bir ülke emperyalistlerle işbirliği yapan bir gurubun darbe girişimine
maruz kaldığı anlıyordu. Yıllarca milletin pak dini duygularını kullanarak
palazlanan paralel yapı, ordunun içine yerleştirdiği adamları vasıtasıyla ülke
yönetimini ele geçirmek için harekete geçmişti. Emniyet ve diğer kurumlara
gizlenen elemanlarını da aktif olarak kullanmaya başlamıştı.
Birçok defa sela dinlemiştim.
Ancak o an “Essalatu Vessalamu Aleyke Ya
Resulellah…” diye başlayan “sela” gergin olan ruhuma bir rahmet sağanağı gibi
yağmış rahatlamıştım. Beynimi, ruhumu ve bedenimi korkudan, endişeden ve
tereddütten arındırmıştı. “Ya Rabbi! İsmi
Azamın hürmetine, arşın üzerindeki hâkimiyetin hürmetine, Resulünün hürmetine,
ismini yüceltmek için akan şehitlerin pak kanları hürmetine… milletimizi esir
etmek isteyen, Ülkemizi işgal etmek isteyen dış düşmanlara ve dahili
işbirlikçilere fırsat verme, onların birliğini boz, güçlerini dağıt….” diye dua
ediyordum.
Habeşistan Kralı Ebrehe Mekke’nin
cazibe merkezi olmasını kıskanmıştı. Kırk bin filden oluşan ordusu ile Kâbe’yi
yıkmaya gitmişti. Emperyalistler de Türkiye’nin cazibe ve güç merkezi olmasını
hazmedemedikleri için çeşitli komploları peşi sıra uygulamaya koymuşlardı. Bu
defa Pensilvanya merkezli mistik kuruntuları olan FETÖ eliyle darbe girişiminde
bulunmuşlardı. Tarih bir deha tekerrür edecek miydi?
“Rabbinin fil sahiplerine ne yaptığını
görmedin mi? Onların (kötü) planlarını boşa çıkarmadı mı? Onların üstüne
ebabil/sürü sürü kuşlar gönderdi. Onların üzerine, pişirilmiş çamurdan taşlar atıyorlardı.
Böylece onları, yenilmiş ekin yaprağı gibi kıldı.”(Fil Suresi) Aklıma geliyor,
Allah’tan ebabil kuşları gibi tankların (fillerin) önüne atılan izzet, şeref
timsali azizleri muvaffak etmesini, Fil (tank, helikopter, uçak) ile
saldıranları Ebrehe ordusu gibi yenilgiye uğratmasını diliyordum. Zira hedef
alınan onurumuz, irademiz, bağımsızlığımız, istiklalimiz ve istikbalimiz
olduğunu biliyordum.
1000 İlkokul, 950 ortaokul/lise,
19 sendika, 104 vakıf, 1125 dernek, 120 yurt, 35 hastane, 15 Üniversite,
Gazeteler, dergiler, TV’leri olan sözüm
ona cemaat daha ne isteyebilirdi? Saf kitlelerin iyi niyetlerini suistimal
eden, sahih bir geleneği olmayan yapının cinnet hali vardı. Ülke bunlara terk
edilemezdi. Diğer milletvekili arkadaşlarımdan o fedakâr kalabalığa hitap
edenler oldu. Sıra bana gelmişti. Otobüsün üzerine çıktım. Uçak, helikopter
bombardımanı sürerken onur nöbetindekilere şöyle seslendim:
“Kıymetli Ankaralı kardeşlerim!
İzzetin, kardeşliğin ve ülkemizin onurunun şafağını birlikte görme imkânına sahip
molacağız inşallah. Alçaklar, şerefsizler sizi kıskandılar. Bu ülkenin doğusunu
batısını bir birinden ayırmaya çalıştılar. Kuzeyini güneyini yasa boğdular. Ama
şunu bilsinler ki, bu milletin bir sevdası var, bir idealı var, bir duası var,
bir duası var, bir duası var. Bu dua Recep Tayip Erdoğan liderliğinde Türkiye
bir yıldız gibi parlayacak. Bölgesel ve Küresel aktör olma yolunda hızla
ilerleyecek. Küresel güçler ve yerel taşeron buldular; ama taşeronları kaderi
ortaktır. Ancak tarih bilinci olmayanlar böyle bir alçaklığa tevessül ederler. Onlar
cehennemin en derin çukurunda olacaklar! Ankara ve diğer bazı yerlerde
kardeşlerimizi şehit ettiler. Şehitlerimizin kanlarında boğulacaklar. Şehitlerin
yaktığı meşale Allah’ın izniyle önümüzü aydınlatmaya devam edecektir. Bir söz
var Kürtçede: “ŞEHADET JİYANé! “ yani
şahadet hayattır. İnşallah o şehitlerin kanı ülkemize hayat vermiş olacaktır.
Biz korkmuyoruz! Ben yaşayacağım kadar
yaşadım. Ölüm Allah’ın emridir. İnşallah bundan sonra daha güzel günler
göreceğiz. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Nöbetimizi tutmaya devam
ediyoruz.”
On dakika sonra ezan okundu.
Namaza ve kurtuluşa çağrı atmosferi benim için hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.
Genel Merkez camisinde cemaatle namaz kıldık. En içten kalbi dualar müşterekti.
İstiklal ve İstikbal için.
Saat 09.30 sularında TRT
Kürdi’den aradılar. Öğleden sonra bir buçuk saat boyunca, din maskeli alçak
darbe girişimini ve önceki darbeleri anlattık. 1960 darbesinde bir başbakan ve
iki bakanın asılması, 1980 darbesinde bir sağdan bir soldan insanların asılması
işkenceler,28 Şubat 1997 postmodern darbenin kararttığı hayatlar, 27 Nisan 2007
e-muhtıra, FTÖ’NIN Psiko-patolojik fantezileri olan liderinin
yapabileceklerinin daha vahin şeyler olacağını anlattık.
Küçük oğlum Ali mecliste kalmıştı,
o gece sabaha karşı eve gelmişti. Gece boyu yaşadıklarını bize anlatmamıştı. TRT
Kürdi’nin yayınından sonra eve geldim. Evdeki gazetenin manşetteki
fotoğrafında, elinde Türk bayrağı, Filistin bayrağı ve Ak parti bayrağıyla
TBMM’ye girmeye çalışan tankın üzerine çıkan Ali’nin fotoğrafı vardı. Mesajı şu
idi: Dünya Müslümanlarını, Türkiye’yi ve Ak partiyi size yedirmeyiz! Bir baba
olarak gururlandım. 22 yaşında Hukuk öğrencisi Ali’miz Ülkesi için, özgürlüğü
için, iradesi için tankın üzerine çıkmış yiğit arkadaşları ile onu meclise
sokmamışlardı. İnanıyorum ileride birçok kahramanlık hikâyelerini dinleyeceğiz.
Halkımız dünyada eşi benzeri olmayan bir kahramanlık örneği göstermişti.
Gururun yanında Ali’nin anlatmaya başladıklarıyla beraber hüzünleniyordum. Tank
ilerleyemeyince helikopterin üç defe kendilerini taraması sonucu 15 yaralıyı
hastaneye götürmüşlerdi. Geride 246 şehit, 2185 yaralı, yıkılmış binalar ve
kırılmış binlerce kalp ardında kalmıştı.
Eksik kalmış bir savaşın son
sahnesi icra ediliyor. Parçalanan ve operasyonlara açık İslam aleminde Türkiye
direnen ülke olarak sömürgecileri rahatsız ediyor. Irak’ta Abbasi medeniyeti, Suriye’de Emevi
medeniyeti, Mısır’daki kadim medeniyeti yok ettiler. Darbe ile yeniden şekillendirmeye
çalıştıkları Orta Doğu’da, Türkiye’yi de Irak, Suriye ve Mısır gibi kontrol
etmekti. Türkiye’de İstanbul merkezli medeniyet üretme odağını yok etmek
istediler.
“Hani kâfirler seni tutuklamak ya
da öldürmek, ya da (Mekke’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak
kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.”
(Ali İmran:54)
Bu defa Allah’ın
yardımı/lütfü, liderin stratejik cesareti/öngörüsü, halkın feraseti/basireti
ile Olimpos dağının çocukları kaybetti, Hira dağının evlatları kazandı.
26.7.2016
PARTİLİ
10.08.2016 / 15:17neden en son günde vekiler mardine geldi maşalah bu bilinsinki millet olmasa birşey olmaz bu yüzden herkes reklamdan uzak dursun tartışmasız herşey biziz yani ümmet ve milletir siyaset boştur
Abdullah Bilir
10.08.2016 / 13:42Dün akşam mardin ak parti il başkanlığı önünde ki hitabiniz çok güzeldi. Milli irade nöbetinde il il dolasmanizi tavsiye ederim. Allah razı olsun sn. Vekilim
İdil idil
07.08.2016 / 13:03Yazınızı būyūk heyecanla okudum.tebrikler allah yardımcınız olsun iyikki sizin gibi bir dostum var.
Yusuf Erten
04.08.2016 / 10:02Sizin gibi hemşehrilerimiz olduğu için sizlerle guru duyuyorum. Allah yardımcımız olsun. selametle.
ali celep
02.08.2016 / 08:41Samimiyetine inanmıyorum.
Murtaza Tarhan
03.08.2016 / 00:47Mardinlife sizi tebrik ediyorum. Öven ve yeren yorumları yayınlamanız güzel. Ama keşke herkes gerçek ismini kullanabilme yürekliliğini gösterse.
SAMİMİ OLANLAR OKUSUN.. ;)
02.08.2016 / 17:15http://www.mardinlife.com/Tanksavar-Ali-Darbe-Gecesini-Anlatti-haberi-27385 SAMİMİ OLANLAR OKUSUN.
KUL
02.08.2016 / 17:11ER MERYDANINA CIKAMAZ HERKES, HERKESEDE NASİP OLMAZ. VEKİLİMİZLE GURUR DUYUYORUZ. ALLAH BİLİYORYA KULA NE HACET..
ALLAH VAR GAM YOK
02.08.2016 / 17:09OĞLUNUZLA NE KADAR GURUR DUYSANIZ AZDIR. RABBİM KORUMUŞ. VİDEOLARDA İZLEDİK. VERİLMİŞ SADAKANIZ VARMIŞ SN. VEKİLİM.. SİZLERİ ALLAH İÇİN SEVİYORUZ.
ALİ CENK
01.08.2016 / 13:41Anlatın anlatın heyacanlı oluyor.Gerçekten Tankın önüne ve üstüne çıkanları kutluyorum.ama gerçekten çıkanlar.
Derviş amca
30.07.2016 / 17:23Mardin'de Ak parti yok. Büyük bir boşluk var. Mardin'in talihi yok. Lütfen ilgilenin...
Abdurrahman Candan
28.07.2016 / 14:50Allah sizlerden razı olsun. Ümmetin son kalesini, mazlum, mağdur ve muhacirlerin sığınağıni muhafaza eylesin.
ALLAHUEKBER
28.07.2016 / 13:22helikopterden atılan kurşunlara rağmen o tankın üzerine çıkmak yürek ister. Allahuekber
mustafa aslan
28.07.2016 / 13:20Oğlunuz Ali'yi kutluyorum. Elindeki ak parti bayrağı ile tankın üzerine çıkması, dava insanı oluşu bizleri gururlandırdı ve Türkiye bayrağı çok anlamlı olmuş ÇÜNKÜ HALİD MEŞALİN SÖYLEDİĞİ GİBİ Türkiye düşerse filistinde düşer. o bayraklar şereftir. Böyle bir evelat yetiştirdiğiniz için rabbim razı olsun sizlerden..
Ahmet Tarı
27.07.2016 / 19:47Tebrik edilecek Vekilerimiz arasında yer aliyorsunuz . Allah yapıcılarla beraber olsun . Bozucuları kahretsin ...
Dündar
27.07.2016 / 16:08Gönül Bekin'de o gece genel merkezdeymiş. Acaba mevcut vekillerimiz neredeydi?
DAVA ADAMI
27.07.2016 / 14:20VATAN İÇİN BİZDE SÜLALEMİZLE ÇIKTIK VE DUA ETTİK KENDİ GÖREVİMİZİ YAPMIŞIZ BU MİNNET DEĞİL REKLAMADA GEREK GÖRMEDİK HER VATANDAŞ BUNU YAPAR
Ahmet ersait
27.07.2016 / 01:57Sizleri tebrik ediyorum. Bir Müslümana yakışır bir duruş ve eda içinde olmanız bizleri mutlu etti. Rabbim sizin gibi milletvekillerimizin sayısını artırsın.
Hukukçu
26.07.2016 / 21:55Allah ülkemizi korusun. Valahi soğan yiyen kokar yavaş tavaş meşhur ve ün yapmış iş adamları alınmaya başlandı memleketin ileri gelenleri merakla bekliyoruz adlarının yayınlanmasını kimler diye