Farklı Açılardan Çözüm Önerileri
Kızıltepe Eğitimsen Şubesi tarafından Kürt Sorununa Demokratik Çözüm konulu bir panel düzenlendi. Mehmet Yalçın Eğitim Merkezi’nde düzenlenen panele Kürt Siyasetçisi Fırat Anlı, ESP (Ezilenlerin Sosyalist Partisi) Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve araştırmacı-yazar İhsan Eliaçık katıldı.
Barış atmosferinin oluşmaya ve PKK güçlerinin çekilmeye başladığı bir süreçte düzenlenen panelde olumlu adımların yanı sıra olası kaygılar da masaya yatırıldı.
Panel Figen Yüksekdağ’ın söz almasıyla başladı. Kürt halkının son otuz yılda verdiği mücadeleye Kürt Ulusal Devrimi olarak niteleyen Yüksekdağ, daha çok sürece Türkiye’de ezilen ve demokrasi güçlerinin PKK güçlerinin çekildikleri alanları nasıl doldurulacağı üzerinde durdu. Daha çok sosyalist bir açıyla süreci değerlendiren Yüksekdağ, şu tespitlerde bulundu:
30 yıllık savaşla önemli bir eşiğe gelinmiş durumda. Ortadoğu ve Türkiye’de dengelerin yeniden kurulacağı bir süreçten geçiliyor. Hem devlet ve AKP hükümeti hem de Kürt halkı bu noktaya kendiliğinden gelmedi. Kürtler dövüşe dövüşe AKP hükümetini yönetemez ve kontrol edemez durumuna getirdi. Hükümet lütfetmek için değil kendini kurtarmak için çözüm sürecine girmek zorunda kalmıştır. Bu süreç, gerçek anlamda bir çözüm iradesi değildir. Ancak şunu eklemek gerekir ki silahların susması ve operasyonların yapılmaması önemli bir kazanımdır. Ancak bu başlangıç adımlarıyla tarihi olan Kürt sorunu çözülemez. Sosyalistlere ve ezilen güçlere düşen görev, bu düzeyi sahiplenmek ve de bu düzeyi ve kazanımları somut bir güce dönüştürmektir. AKP hükümeti adeta kitlelere hile yaparak attığı bu adımlarla demokrat olduğunu yutturmaya çalışıyor.
Özcesi sosyalistler ve ezilen demokratik güçler olarak batıyı, sokakları mücadele alanı alanı haline getirebilirsek bundan sonraki barış ve demokratik süreçte ileri bir düzeyi yakalamış oluruz.
Anlı’nın Söyledikleri…
Gelinen süreçte barış mı yoksa Kürt sorununa demokratik çözüm mü ikilemiyle karşı karşıya olduklarını belirten Kürt Siyasetçi Fırat Anlı, bu sorunun kalıcı çözümü için Yüzleşmenin şart olduğunun altını çizdi.
Anlı, zaman zaman konuşmasını Kürtçe yaparak yaşanan son süreçle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
Hitler dönemiyle yüzleşen ve hesaplaşan Almanya, demokrasiye geçmeyi başardı. Ancak yanı başındaki Avusturya aynı süreci başaramadı. Kürt Dili ve Kültürü üzerindeki baskıların kaldırılması, OHAL’in son bulması, Koruculuk sisteminin lağvedilmesi gibi konuları eskiden talep ederdik. Bu teknik bir çözümdür ve AB kriterleriyle bunlar başarılabilir. Ancak bu bizi Kürt sorununa tarihi ve kalıcı bir çözüme götüremez.
PKK gerillalarının çekilmesine kadar ulusal kazanımların yüzde 50’si elde edilmiştir. Kalan yarısını artık demokratik siyasetle yapmak durumundayız. Sürece karşı iyimserim ve umutluyum; ancak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın son olarak sarf ettiği sözler kaygı verici. Biz böyle sözlerle batıyı, Yozgatı, İsparta’yı, Bulu’yu vs…nasıl ikna ederiz? Onlarla nasıl gönül bağları kurabileceğiz? Bu söz aslında gerilla şahsında bir halka yapılan bir hakarettir.
Denildi ki en kolay bölge Kürt coğrafyasıdır, Akil İnsanlar için. Halkın yüzde 90’ı barış istiyor diye. Halbu ki en zor bölge burasıdır. Zira savaşın bütün kirliliği burada yaşandı: Köyler yakıldı, boşaltıldı, insanlar kaçırılıp öldürüldü vs… Bu haleti ruhiyede insanları anlamak daha zordur bana göre.
Bana göre gerilla güçlerinin çekilmesiyle daha çok sosyal sorunlar yaşanacaktır. Örneğin kız kaçırmalar daha fazla olacak. Fuhuşta olası bir artış toplumsal teraziyi bozacak gibi. Uyuşturucu madde bağımlılığı keza öyle. Alacak verecek sorunlarında vatandaşların birbirine yönelmesi…Devletin kolluk kuvvetleri bu gibi konularda görevlerini tam yapacaklar mı acaba?
Tarihte hep kandırıldık ve yanıltıldık ne yazık ki. Cumhuriyetin kuruluşunda Kürdistan adım adım dolaşıldı. Hak verme koşuluyla dönemin ağaları, şeyhleri, aydınları ile sözler verildi. Ancak daha sonra bu sözlerin hiç biri yerine getirilmedi.
Devrimci Müslümanların Bakışı
Araştırmacı yazar İhsan Eliaçık, son dönemlerde kendilerinin anti-kapitalist Müslümanlar tanıtıldıklarını ekleyerek son süreci Devrimci Müslümanların yaklaşımıyla değerlendirdi.
Biz AKP şahsında ortaya çıkan muhafazakar din anlayışında değiliz. Biz devrimci Müslümanlarız ve Yaşayan Dini esasalıyoruz. Bize göre yaşayan din, yaşamın gereklerine ve sorunlarına çözüm arayan, fikir üreten din demektir. Kuranı Kerimde Allah ayetinde diyor ki ‘Biz insanları farklı kavimlere ayırdık. Birbirlerini anlamaları için de farklı diller verdik…’Eğer siz 40 milyonu aşan bir milletin dilini asimile eder, aşağılar ve onların kültürlerini yok etmeye kalkarsanı aslında Allah’a savaş açmış sayılırsınız.
Kürdistan ismi ta Selçuklular zamanından beri kullana gelmektedir. Halbuki Türkiya kelimesi 1920’lerden itibaren kullanılmaya başlandı. Bu açıdan Kürdistan ismi daha eskidir. 19242lere doğru bütün Anadolu insanının birlikte kurdukları devlet adım adım Türkleştirildi. Anayasada etnik (Türk, Kürt gibi) mezhepsel (Sünni, alevi gibi) ulusal kahraman (Atatürk gibi) isim ve kavramların yer almaması gerekir. Bana göre devlet ismi Anadolu Halkları Cumhuriyeti olmalıydı. Devlet bir kamu gücü olarak hepimizin. Eğer anayasada Türk gibi bir isim olursa o zaman adamkendini devlet zanneder. Nitekim Türk’ün diğer insana yaptığı bu oldu.
Kimlikler ve diller araçtır, geçici değerlerdir. Hiç merak etmeyin, buhaklara kavuşacaksınız. Asıl mücadele ondan sonra başlayacaktır: Yani Kürt ağa ile Kürt yoksulu arasındaki mücadele. Daha doğrusu ezen Kürt ile ezilen Kürt arasında. Eğer siz kapitalist modernite devlet isterseniz (Barzani gibi) cumhurbaşkanı da olursunuz. Yok siz eğer demokratik modernite ile devlet isterseniz (Öcalan gibi) İmralı’da olursunuz. Aslında Öcalan’ın İmralı’da yazdıklarını Kürtlerin az okuduklarını düşünüyorum. Oradan yazılanlar tam entelektüel ve filozofça. Uygarlık analizleri yapılıyor.
Bütün sorunlar mülk edinmeden doğar. Doğayı mülk edinmeye kalkarsanız ozonu delersiniz ve bütün canlıların yaşamını tehlikeye atarsınız. Kadını mülkleştirmeye kalkarsanız toplumun yarısına köleliği dayatmış olursunuz.
Kürtlerle Türkler eşit olana kadar Kürtlerin yanındayım. Alevilerle Sünniler eşit olana kadar Alevilerin yanındayım. Müslümanlarla gayri Müslimler eşit olana kadar gayri Müslimlerin yanındayım. Kadınlarla erkekler eşit olana kadar kadınların yanındayım bu coğrafyada.
Panele dinleyici olarak Barış Analarından bir grup, eğitimsen üyeleri, Kızıltepe Belediye Başkanı Ferhan Türk ve çok sayıda barışsever katıldı. Dinleyicilerin sorduğu sorularla panel biraz daha aydınlığa kavuştuktan sonra son buldu.