Faizler düşer mi?
23 Şubat 2023’te toplanan Para Politikası Kurulu (PPK), politika faiz oranını yüzde 9’dan yüzde 8,5’e indirilmesine karar verdi. Bu süreç 22 Haziran 2023 ‘e kadar sürdü ve PPK haziran ayı toplantısında faiz oranını %8,5’tan %15’e yükselterek “faiz artışı” sürecini başlatmış oldu. An itibariyle merkez bankasının uyguladığı faiz oranı %50’dir. Merkez Bankası bu faiz oranını, (borç) para verdiği bankalara uygular ve tabiki bankalar da bunun üzerine kendi karlarını da koyarak bireylere ve şirketlere (özel ve tüzel kişilere) daha yüksek bir faizle kredi verir. Ekonomi dilinde Faiz, sermayenin kullandırılması karşılığında alınan bedeldir.
Ekonomik dalgalanmaları önemli derecede etkileyen bir gösterge olan politika faizi merkez Bankası tarafından belirlenir. Politika faiz oranı yüksek enflasyonla mücadelede önemli bir rol oynadığı gibi yatırımları, döviz kurlarını, Para arzını ve harcamaları da etkiler.
Mevduat hesabındaki faiz oranlarının yüksek olması nedeniyle ev, araba ve arsa gibi diğer yatırım araçlarına olan ilgi azalmaya başladı. Azalan talep fiyatların ya düşmesine neden oldu ya da yükselişini durdurdu. Son iki yılda araba ve konut fiyatlarındaki artış oranının enflasyon rakamının gerisinde kalması bunu desteklemektedir. Dolayısıyla, satılık ilanlardaki artışa rağmen bu ilanlara olan talebin az olması fiyatların düşmesine neden oldu.
Yüksek faizin amacı nedir?
Merkez Bankasının görevlerinden bira tanesi de para piyasasını kontrol ederek ülkedeki fiyat istikrarını sağlamaktır. Yani enflasyonla mücadele etmektir. Bu nedenle merkez bankası, enflasyon sinyalleri aldığında veya enflasyon meydana geldiğinde faizleri artırır. Amaç toplam talebi düşürerek fiyatların yükselmesini engellemektir.
Ancak faiz artışı işsizliğin artmasına neden olabilir, konutların fiyatlarını düşürebilir. Daha da ötesi, hızlı ve çok yüksek oranda artan politika faizi ekonomide ciddi bir durgunluğa sebep olabilir.
Böyle olacağını bile bile merkez bankası neden faizi artırsın ki?
Merkez bankası faiz oranlarını, enflasyonu azaltmak ve döviz artışlarını dengelemek için artırır. Ayrıca ithalatın ihracattan fazla olduğu durumlarda meydana gelen ödemeler dengesi açığını kapatmak için faizi artırır. Çünkü faiz arttığında ulusal paranın değeri döviz karşısında azalır ve ihracat yapmak ithalata göre daha karlı olur. Böylece iş insanları daha cazip olan ihracat yapmaya yönelir.
Sanayiciler, yatırımcılar, iş insanları ve ekonomideki diğer bütün faktörler faizlerin kısa sürede düşeceği beklentisi içerisindeler. Faizler düşünce herkes paraya kavuşacak ve yatırım yapacak, eşya alacak, herkes ev alacak, araba alacak ve bol bol harcama yapacak. Yani her şey güzel olacak! diye düşünüyor insanlar.
Oysaki, faiz artışının temel amacı harcamaları kısarak talebi azaltmak ve fiyatların yükselişini durdurmaktır. Dolayısıyla merkez bankasının kısa bir vadede faiz oranında ciddi bir düşüş yapacağını düşünmüyorum. Ama politik sebeplerle bütün bunlara rağmen faizi düşürürlerse tekrar başa döneriz ve ekonomik sistem “içinden çıkılmaz bir hale” gelecek.
Ancak şunu da belirtmekte fayda vardır. “Sadece faiz artışıyla enflasyonun düşeceğini ve ekonominin düzeleceğini beklemek büyük bir yanılgı olur”. Faiz artışı ekonomik dengenin sağlanması için sadece bir “ağrı kesici” görevi görür ve gerekli tedbirleri almanız için size zaman tanır. Bu zaman içerisinde siz, yapısal reformları yapmazsanız yani hukuk sistemini adil bir şekilde işletmezseniz, üretimi artırmazsanız, işgücü kalitesini yükseltmezseniz ve Ar-ge (araştırma-geliştirme) kapasitesini artırmazsanız faizleri yükseltmenizin hiçbir faydası olmaz.
Editör: Kadir Üründü