EVLİLİK Sorumluluktur, SORUNLULUK Değildir!

KÖŞE YAZISI

“Üns” kökünden gelen ünsiyet fiili insan kelimesi ile yakın ilişki içindedir. Arkadaşlık, yakınlık ve samimi olma anlamlarına gelen ünsiyet kelimesi hem insanlar hem de mekanlar için kullanılmıştır.

Toplumun en küçük yapı taşı olan aile, insanların samimi bir ortamda yakın arkadaşlık kurması ile oluşmuştur. Sevgi, saygı, güven, fedakarlık ve hoşgörü temelleri üzerine inşa edilen bu kutsal müessese, bir toplumu ahlaklı kılmanın en önemli aracıdır. Bu temellerden biri sarsılırsa aile yapısı bozulur. Bozulan aile yapısı zamanla toplum ahlakının çökmesine neden olur.

İki karşıt cinsin aynı evi, aynı hayatı paylaşıp; aileyi oluşturan temellere bağlı kalacaklarına dair ahd edip toplumdaki kanun ve örfe uygun şekilde bir arada yaşamasına evlilik denir. Evlilik kurumunun ortak sorunlara sahip insanların, sorunlarını paylaşarak azaltma gibi bir işlevi vardır. Evlilik ile birlikte kişilerin sorunlarında azalma yerine artma görülüyorsa sorun evlilik kurumunda değil şahıslarda aranmalıdır.

Evliliğin huzuru bulmaya yardımcı olma gibi başka işlevleri de vardır. Kur’an’ı Kerim’de Rum Suresi 21. ayette geçen “لِتَسْكُنُٓوا اِلَيْهَا“ (birbirinizde huzur bulasınız diye) sözünden de evliliğin amaçlarından birinin de kişilerin huzur bulması olduğunu anlıyoruz. Her alanda bize örnek olan Peygamber Efendimiz (sav) eşine ayırması gereken vaktin bir kısmını ibadetle geçirmek için eşinden müsaade isterdi. Anlıyoruz ki ortak bir hayata sahip olan eşlerin birbirine değer vermesi birbirini sayması gerektir. Ne yazık ki günümüzde insanlar nefsani arzularından ödün vermeyerek, eşlerinin müspet isteklerini görmezden gelip fedakarlık temelinin sarsılmasına sebep olurlar. Basit gibi görünen bu sarsıntıların birikmesi ile deprem etkisi yaratan boşanma gibi sonuçlar ortaya çıkıyor.

Yaşamın bir gereği olarak evlilik sorumluluk yükler insana, sorunluluk değil. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi her bireyin asli görevidir. Bu görevler hakkıyla yerine getirilmediği takdirde sorumsuzluk insanın başına sorunluluk açar. İnsan yüklendiği sorumluluklarla beraber bir takım roller üstlenir. Mesela evlilikle beraber erkek koca rolünü üstlenir. Bu evlilikten doğan çocukla beraber bayan anne rolü üstlenir. Kişiler kendilerine verilen rollere göre hareket etmezse rol karmaşası yaşanır. Bu karmaşa var olan dengeyi bozar. Bozulan denge ile birlikte zıtlıklar, anlaşmazlıklar, çatışmalar meydana gelir. Tüm bunların yaşanmaması için bireyler evliliğin başında var olan dengeyi korumak için üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirip, kendisine verilen rolü doğru bir şekilde üstlenmelidir. Aksi takdirde evlilik insana huzur değil zehir olur.

 

Abdulaziz Bilge