Ercan Başer’in Dosyası Herkese ‘UMUT’ Olsun
Jeoloji Mühendisi Ercan Başer, 15 Mart 1993 tarihinde askerliğini ertelemek amacıyla babasıyla beraber gittiği Diyarbakır Askeri hastanesinde kayboldu. Jeoloji Mühendisi Ercan Başer, 15 Mart 1993 tarihinde askerliğini ertelemek amacıyla babasıyla beraber gittiği Diyarbakır Askeri hastanesinde kayboldu. Cesedi Elazığ Maden yolu üzerinde bir hafta sonra gözleri nevresim parçasıyla bağlı bir şekilde bulunduğu açıklandı. PKK itirafçılarından Abdulkadir Aygan daha sonra açıkladığı ölüm listesinde Ercan’ın adını da görebiliyoruz. Aygan, verdiği liste 117 kişiden ibaret ve ona göre cinayetleri JİTEM işlemiştir.
Üzerinden 22 yıl geçti ama dosyası diğer dosyala gibi açılmadı ve mahkemenin tozlu raflarında duruyor. O zaman şartlar çok zor olduğu için ailesi de davacı olamadı. Ercan Başer, kaçırılıp öldürülürken eşi hamileydi ve bir süre sonra bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Çocuğa UMUT adı verildi. Eski eşi şimdi avukat.
Cumhuriyet Üniversitesinde İz Bıraktı 1988 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü kazandım. Sivas olunca babam da sevinmişti çünkü babam orada askerlik yapmıştı. Kayıt yapmaya gidene kadar rahmetli babam Sivas’ı bana anlattı, durdu. Kayıt yapmak üzere Sivas’a gittim. Bu arada yurt da bana çıkmıştı. Bölüm kaydını yaptıktan sonra sıra yurt kaydı yapmaya gelmişti. Uzun bir kuyruk vardı. Akşama doğru sıram geldi. İşte bu kuyrukta Ercan Başer ile tanıştım. Sürekli espri yapıyordum, sıkıntıdan. Bu Ercan Arkadaşın dikkatini çekmişti. Bu arada sıranın düzgün ilerlemesi için disiplin de sağlamaya çalışıyordum. Tam kafaya girmişken memurlar dedi: YARINA. Umutsuzluk başladı. Kaydımızı yapacak Memur Cengiz diye biriydi. Baktım Cengiz Bey dedi ki sadece sizin kaydını şimdi alacağım. Madem bu kadar sıranın düzenine yardımcı oldun, bu da kıyağım olsun. Bu çok hoşumuza gitti. Bu, yarınki eziyetten kurtulacağımız anlamına geliyordu. Bu arada Ercan dedi ki ‘Aynı odada kalalım mı?’. Ben kabul ettim önerisini ve birlikte 508 nolu odada bir yıl kaldık. Sonraki yıl eve çıktık. Ben ayrı bir eve, o da ayrı bir eve.
Toparlayıcı Özellikleri vardı
Ercan Arkadaş’la dostluğumuz giderek güçlendi. Bu yıllar PKK öncülüğünde Kürt Yurtsever hareketinin yükseldiği yıllardı. Ben, üniversiteye teorik olarak biraz daha donanımlı gitmiştim. Siyasi süreçle ilgili birçok kaynak okumuştum, üniversiteyi kazanmadan önce. Bu da, yurtsever öğrenci gençliği için olumlu bir tarafımdı ve bunun daha sonra sürece yansıması görülecekti.
Ercan Arkadaşım, uzun boylu ve yakışıklı bir fiziğe sahipti. En önemlisi güven veriyordu. Bu yönü giderek kendisine daha fazla yakınlaşmamı sağladı. Toparlayıcı özellikleri de giderek kendini gösterdi. Sosyal alanlarda da kendini gösteren bir yapıya sahipti. Sözgelimi yurtta futbol turnuvası düzenlendi ve biz de bir takım kurarak spora katkılarımızı ortaya koyduk. Bu gibi etkinliklerle insan daha fazla tanınır oluyor. Hatta öyle ki futbolla ülkücü kesim bizi daha ‘insani’ değerlendirmeye başladı. Bir süre bize ‘öcü’ gibi bakarlardı.
Yurt Temsilcisi Adayımızdı
Ercan Arkadaş özellikleri giderek belirginleşmişti ve bu yönü onu hem Kürt yurtseverlere hem de Türk solu çevresine sevdiriyordu. Yurt yönetimi temsilcilik için bizden bir aday belirlememizi istedi. Türk solu arkadaşlarımızla konuyu tartıştıktan sonra Ercan Başer ismi üzerinde uzlaştık ve onunla seçime gittik. Az bir farkla kaybettik ama bize kaybettirdiklerini iyi biliyorduk. Ancak yurt yönetimi bize dedi ki siz kaybetmemişsiniz, sonuç böyle ama alınacak her kararda her zaman öneri ve talepleriniz sorulacak ve dikkate alınacak.
Sivas’ta Türk sol hareketinin her biriyle olumlu diyalog ve ilişkilerimiz vardı ve kuşkusuz bunda Ercan ve onun gibilerinin emeği ve payları büyüktür. Bütün demokratik eylemlerde birliktelik var ve öncesinde birlikte kararlar alınırdı.
İlk İzinli Newroz
1990 Newrozu kapıya geldi, dayandı. Yaklaşık iki hafta bir hazırlık yaptıktan sonra sıra Newroz’un kutlamasına gelmişti. Sivas Valiliğine bir dilekçe ile başvurduk ve resmi izin istedik. Tabi Ercan ve Türk solundan bir arkadaş görevlendirilmişti. Üniversitedeki Polis Noktası amiri izin çıktığı yönünde bize açıklama yaptı. Biz o zaman üniversitenin kapalı spor salonunda Newroz’u kutladık. Sanırım ilk resmi izni biz almıştık. Zira o yıllar Kürdistan’da Newrozlar onlarca insanımızın ölmesine sahne oluyordu.
Ve Mezun Olduk
Sivas’tan 1992’de ayrıldık, okuduğumuz bölümlerden mezun olmuştuk. Ercan da mezun olup memleketi Diyarbakır’a dönmüştü. Bu ara siyaseten tutuklanıp Diyarbakır’da bir süre cezaevinde kaldı. Onun cezaevi süreci hakkında bilgim yok. Ancak tahliye olduktan sonra askerlik sorunu kapıya dayanmıştı. Bu sorunu tescil etmek üzere babasıyla beraber Diyarbakır Askeri Hastanesine gidiyor. Babası aşağıda öğrendiğim kadarıyla, hastanenin dış kapısında bekliyor. Bekleyiş uzun sürünce tedirginlik ve arayış başlıyor. Yoğun aramalar netice vermiyor. Yaklaşık bir hafta sonra cesedi Maden yolu üzerinde bulunuyor; tıpkı Vedat Aydın’ın kaçırılıp öldürüldüğü gibi…
Evet Ercan arkadaşımız da fiziki olarak aramızdan ayrılmıştı; ama o hep anılarıyla ve insani özelikleriyle bizimle, sevenleriyle, dostlarıyla…
Kürt coğrafyası 1992-93 ve 94 yıllarında yurtsever insanların gerek kent merkezlerinde ateş edilerek gerekse kaçırılarak, ölmelerine tanık oldu. Bu yıllar, gaddar, acımasız ve karanlık olarak yazıldı tarihe. Bugün hayatta olan o dönemin yurtsever insanları tesadüfen yaşamda kaldılar.
Ercan’ın aramızdan ayrılmasına sebep olan iki nokta dikkat çekici:
1- Ercan gibi akıllı bir insan neden askeri hastanesine gidiyor, tek başına? Siyaseten cezaevine girmiş ve yeni tahliye olmuş bir insan neden yanına bir avukat almadan gidiyor?
2- Acaba ailesinin önerisiyle mi askerliği tescil etmek istedi? Nasıl olsa hüküm giymeden tahliye olmuş, bundan sonra daha bir şey olmaz’ mantığı ile de hareket edilmiş olabilir. Çünkü Ercan’da da biraz umursamazlık vardı. Hep ‘Bir şey olmaz’ diyordu. Olayın üzerinden 23 yıl geçti, hiç kimseyi suçlamak istemiyorum. Ancak kafamızdaki soru işaretlerini paylaşmak isteriz elbette. Ercan’ın fiziki olarak bizden ayrılmasına beni derinden yaraladı, sanki kalbim hançerlendi!!!
Dosyası açılabilir yeniden
Eski eşi şimdi avukat. Ailesiyle beraber müracaat ederek Ercan’ın dosyası yeniden açılabilir. Belki Ercan’ın dosyası oğlunun adı gibi herkese ‘UMUT’ olur. Esprileriyle, cana yakınlığıyla, paylaşımcı özellikleriyle Sivas’ta tanıştığım ilk yurtsever genç olan Ercan Başer arkadaşım hep yüreğimde, sevenlerinin yüreğinde…
Sanki hep benimle, bizimle…her Diyarbakır’a gittiğimde sanki onu görür gibi oluyorum. AHHHH Sanki…
Tarihin kara bir rastlantısı olsa gerek ki, olasılıkla Ercan Arkadaşımızın katli dünyanın utancı olan Halepçe Katliamının yaşandığı gün gerçekleşmiştir. Bu vesileyle soykırımı ve cinayetleri Kürt halkına ve soylu evlatlarına reva görenleri nefretle lanetliyorum!
Not: Ercan ile arkadaş ve dost olan her biriniz yazıya bir anınızı ekleyebilirsiniz.