Emperyalizmin taşeronlarının ‘Kutlu Doğum’ hazımsızlığı

Peygamber Sevdalıları Platformu tarafından hafta
sonu Diyarbakır'da yüzbinlerin katılımıyla düzenlenen ve farklı illerden de
katılımın olduğu Kutlu Doğum etkinliğinin yankıları devam ediyor.
Türkiye gündeminin ilk sıralarında yer edinen
etkinlik sonrası sol-sosyalist basının hazımsızlığı da dikkatlerden kaçmadı.
Başta Suriye olmak üzere İslam coğrafyasında
emperyalizmin başat aktörü olan ABD ve Avrupa'nın sahadaki tetikçiliğini yapan
köhnemiş ideolojinin basın birimleri Kutlu Doğum üzerinden İslam
düşmanlıklarını tekrar izhar ettikleri görüldü.
Sapkın programlar ve LGBTİ gibi oluşumlar eliyle
toplumu, nesli ahlaki olarak çökerten malum ideolojinin kalemleri ve dilleri
ile İslami olan programlara karşı tutundukları tavır, Müslüman Türkiye halkı
tarafından da tepkiyle karşılandı. Yapılan yayınlarla ilgili özellikle sosyal
medya kullanıcıları tepkilerini yazdıkları mesajlarla ifade ettiler.
Diyarbakır'da düzenlenen "Hak ve Adalet Rehberi
Hz. Muhammed" temalı Kutlu doğum etkinliğinde verilen mesajı görmeyip
içlerindeki İslam ve Müslüman karşıtlığını dışa vuran sosyalist basın, tüm
bileşenleriyle hep bir ağızdan "gerici miting" değerlendirmeleri
yapmaları elbette ki bugüne has olan bir tutum da değil.
Daha önceki yıllarda da Peygamber Sevdalıları
Platformu başta olmak üzere farklı İslami kuruluşların toplu ihya ve ıslah
çalışmalarını hedef almış, hakaretlerde bulunmuşlardı.
Kalemleriyle antiemperyalist naralar atan,
fiiliyatlarıyla sömürgecilere göbekten bağlı olduklarını gösterenlerin
çelişkileri ortadayken, Diyarbakır'daki Kutlu Doğum etkinliğinde tüm insanlığa
verilen mesajı görmeleri elbette ki beklenir bir durum değil.
Sol- sosyalist basın; "Zalimden hak ve adalet
beklemenin zillet olduğu", "ihtilafların, parçalanmışlığın sebebi
olduğu", "hiçbir ırk, mezhep ve meşrep farkı gözetmeksizin birlikteliğin
sağlanması gerektiği", adaleti ikame etmek için zulme karşı 'çelikten bir
duvar gibi' yekvücut olunması gerektiği", "silahın ve çatışmanın sulh
ve barışı engellediği", "yalan, iftira ve yanlış haberlerin çatışma
ve şiddetin önemli sebebi olduğu", "bir kavme olan düşmanlığın hiç
kimseyi asla adaletsizliğe sevk etmemesi gerektiği", "yoksulluk,
açlık ve fakirliğin tükenmişliğinden kurtulmanın, dayanışma ve yardımlaşma
ruhunu canlandırmaktan geçtiği" mesajının verildiği ve yüzbinlerin katılım
gösterdiği bir programı hakir görücü, hicvedici bir tutum sergilemesi, aslında
kimlere angaje oldukları hususunda da ipuçları veriyor.
Türkiye'de, hele hele Kürdistan'da İslami hiçbir
renge, nefese, söze tahammül göstermeyen ABD, Avrupa ve İsrail'in gösterdiği
tavır ile söz konusu sol kliklerin takındığı İslam düşmanlığı arasında hiçbir
fark görülmemesi de bugüne has olan bir durum değil.
Emperyalizm, sömürge ağını genişletmek için
konvansiyonel silahlarla işgaller yaparken, onların taşeronluğunu yapan yerli
işbirlikçilerin kendi topraklarındaki gençlerin zihinlerini çalarak işgalcilere
hizmetkâr yaptıkları bilinen bir gerçekken; toplumu, aileyi, gençliği, nesli
kurtarmak, öze dönüşlerini sağlamak adına yapılan çalışmaları hedef almaları da
yine beklenmeyen bir tutum değil.