Eğitimbirsen’den Artuklu Üniversitesine “one minut”
Son dönemlerde Mardin’de Artuklu Üniversitesi’nde akademisyenlere uygulanan mobbing uygulamaları ve huzursuzluk iddiaları, yaşanan adaletsizlikler ve özellikle “Artuklu Kürdolojisi” bölümünde uygulanan “tacirlik” anlayışının yarattığı manzara bir dizi iddiaları beraberinde getirdiği anlaşılıyor. Mardin, şu sıralarda üniversitede uygulanan keyfi uygulama iddiaları ve “hizip” odaklı yönetim anlayışı ile çalkalanmaktadır.
Bu durum Mardin’de STK’ları da rahatsız etmişe benziyor. Konuya duyarlılık gösteren ve sessizliğini ilk bozan Mardin Eğitimbirsen oldu. Darısı diğer STK’ların başına, dedikten sonra üniversite yönetimi hakkında hazırladığı “İzleme Raporu”undan dolayı Eğitimbirsen’i ve camiasını kutlamak istiyorum. Eğitimbirsen’in hazırladığı raporun çok yankı uyandıracağı açık. 2013-2014 arası zaman dilimini izleyen Eğitimbirsen’in raporu adeta Artuklu Üniversitesi yönetimine “One Minut” demiştir.
Eğitimbirsen’in hazırlamış olduğu rapor dört bölümden oluşmaktadır. Birince bölümde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde akademisyenlere yönelik baskı ve mobbing uygulamaları; ikinci bölümde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde idari personele yönelik baskı ve mobbing uygulamaları; üçüncü bölümde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde fiziki yapı-bütçe uygulamaları ve usulsüzlükler; dördüncü bölümde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde öğretim problemleri ve öğrencilere sunulan imkân(sızlık)lar yer almaktadır. Rapor genel bir değerlendirmenin yapıldığı Sonuç kısmı ile bitmektedir.
Mardin kamuoyu “üniversitemiz” sayesinde “mobbing uygulamaları” gibi bir kavramla tanıştı. Valla Helal olsun size üniversitemizin kapısını bilime kapatan, üniversitemizi “çiftlik” haline getiren yöneticiler ve yönetim anlayışınıza!!!
Neyse rapora biraz göz atalım! Daha girişte Eğitimbirsen Mardin Temsilciliği raporunun hazırlama amacından bahs etmektedir. Şöyle ki:
“Çalışma/izleme, Türkiye çapında üniversitelerde yaşanan olumsuzluklara dair bir örneklem sunmakta ve Mardin Artuklu Üniversitesi’nde yaşanan baskı-zulüm, mobbing ile usulsüzlüklere son vermek ve öğretim yaklaşımlarını iyileştirip öğrencilere daha iyi imkânlar sunulması için farkındalık oluşturarak, benzeri baskı ve usulsüzlüklerin yaşanmaması için STK’lar ile ilgili kurumları harekete geçirmeyi amaçlamaktadır.”
Umarım konuyla ilgili çalışmanız ve duyarlılığınız farkındalık yaratacak ve ilgili STK’ları harekete geçirecek.
Yine raporun giriş bölümünde Artuklu Üniversitesi’nde personele yönelik haksızlıklar ve mobbing uygulamalarının neticesi olarak oluşan manzara hakkında şöyle bir betimleme yapılmaktadır:
“İzleme dönemi içinde, Mardin Artuklu Üniversitesi’nde başta rektör ve rektör tarafından atanmış akademik unvanlı bir kısım yöneticiler tarafından, bazı akademisyen ve idari personele yönelik sistemli bir şekilde, süreklilik kazanmış bir sıklıkla tekrarlanan baskılar gözlenmiştir. 28 Şubat sürecindekilere benzer baskılar belli bir kasıt ve bilinçle, akademisyenleri ve diğer çalışanları yıldırma, pasifize etme, işten uzaklaştırma amacı taşımakta olup meslek hayatı ve sağlığına zarar verilmiş bir mağdurlar kitlesi ortaya çıkarmıştır.”
Korkunç bir ortam! 28 Şubat zihniyetiyle bağlantı kurulmuş, bu da bizi “Eski Türkiye Zihniyetine” götürmektedir. Sadece oligarşik bir grubun iktidarını sağlamlaştırmak için topluma her türlü baskı, zulmü reva gördüğü ve uyguladığı bir mentalite. Son yıllarda hep “Yeni Türkiye zihniyeti” kavramından söz edilmektedir. Darbelerin, baskıların, zulmün sistemli olarak sona erdirildiği bir Türkiye. Mevcut üniversite yönetiminin, Eğitimbirsen’in raporuna istinaden, Yeni Türkiye’de yeri olamaz.
Rektör başta olmak üzere bazı rektör yardımcıları ve yine rektör tarafından atanmış akademik unvanlı yöneticiler tarafından akademisyenlere yönelik yıldırma, baskı ve zulüm uygulamaları şunlardır, denildiği raporun ilgili bölümünden şu tespiti aktaralım:
“Kadrolar konusu bir tehdit unsuru olarak kullanılmakta, doktorasını bitiren bazı araştırma görevlilerine ve doçentlik kadrosu bekleyen yardımcı doçentlere açık bir şekilde, eğer üniversite yönetimi içindeki gruplardan birine dâhil olmazlar ise kendilerine kadro verilmeyeceği veya görev sürelerinin uzatılmayacağı söylenerek bir korku ortamı oluşturulmaktadır. Rektör bu politikalarla, üniversiteyi belli bir kesimden tamamen “temizleme” niyetini saklamamaktadır. Bu süreçte doktorasını bitirmiş araştırma görevlilerinin bir kısmı halen kadro engeli ile karşı karşıyadırlar.”
Eğer böyleyse bunun adı keyfi uygulama ve bilim etiği adına tam bir kepazelik sevgili Mardinliler. Yine birinci bölümde üniversitenin en fazla gelir getiren “Artuklu Kürdolojisi” ile ilgili çarpıcı bir durum göze çarpmaktadır:
“Akademisyenlerin yönetime karşı tüm itirazları bir şekilde Kürdoloji bölümüne karşıt bir tavır gibi gösterilerek siyasi bir alana çekilmekte ve bunun üzerinden akademisyenler susturulmaya çalışılmaktadır.”
İşte bakın Kürt dilini ve kültürünü kendi çıkarları adına kalkan gibi kullanma zihniyeti. Sadece kalkan mı aynı zamanda Kürtlerin ‘millet olma değerlerini’ bir tehdit unsuru olarak kullanılmak istenen bir anlayışla karşı karşıya üniversite personeli. Böylesi uygulamaların akademisyenler üzerinde yarattığı psikoloji ile kim bilimsel çalışma yapabilir? Böylesi uygulamalar direkt olarak bilim özgürlüğüne vurulan bir darbe değil midir Qedri Beg ve hempaları? Böyle bir ortamda “kabul” ettiğiniz hiçbir tezin bilimsel değeri yoktur. Bu tezler iptal edilmelidir.
Raporun ikinci bölümünden somut bir örnek veriliyor:
“Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı da aynı muamelelere maruz kalarak Midyat Meslek Yüksek Okulu emrine memur olarak sürgün edilmiştir.” Bu uygulama tam “Ooooo my Got” lık iş. Rivayet o dur ki bu kavram made in Qedrî. Ve daha neler neler…sevgili okurlar.
Üçüncü bölümde durum daha vahim. Rapor artık rakamlarla konuşmaktadır. Mevzuat gereği üniversiteye 260 personel alıyor, hizmet alanlarında istihdam edilmek üzere. Ama gelin görün ki nasıl bir görev taksimi yapılmıştır:
“Üniversite rektörünün evinde 6 güvenlik ve 4 hizmet personeli toplamda 10 personel, Rektörlük özel kaleminde işe gelmeyen eşlerle birlikte 20 personel, Rektörün kendisine ve ailesine toplamda 30 personel hizmet etmektedir. Rakamlarla ifade edilecek olursa, rektör ve ailesinin hizmetine her ay üniversite bütçesinden 45 bin TL sadece bu yolla harcanmaktadır. Bu personelin özellikle özel kalemde çalışanların tamamına yakını temizlik personeli olarak değil, memuriyet hizmetlerinde masa başı görevlerinde kullanılmaktadır. Memurlar özel kalemde çalıştırılmamakta ve geçici personel kullanılmaktadır. Ayrıca özel kalemde istihdam edilen bu personelin 6-7 tanesinin eşleri de hizmet personeli gözükmekteyken maalesef işe gelmeden maaş almaktadırlar. Ayrıca rektör beyin talimatı ile rektörlük özel kaleminde istihdam edilen geçici hizmet personeli ekibine %50 daha fazla maaş ödenmektedir.(Rektörün kişisel hizmetleri için yapılan bu harcamalar ayrıca şu harcama kalemleriyle birlikte düşünülmelidir. Rektör özel hizmetinde kullanılan aylık 20 bin TL ’ye kiralanan iki adet lüks araç, eşi için tahsis edilen araç, rektör koruması ve şoförü için tahsis edilen araç, özel kalem ekibine tahsis edilen araçla birlikte toplamda 5 araç yakıtı ve şoförleriyle birlikte rektörün şahsın etmektedir. Rektörün aylık 15 bin TL villa kirası, 20 bin TL iki makam aracı kirası, aylık 10 bin TL mutfak malzemesi harcaması ve elektrik, su, internet, cep telefonu faturaları da düşünüldüğünde; Rektörün üniversiteye maliyeti aylık 100 bin TL civarında olmaktadır. Yıllık bu rakam 1 milyon 200 bin TL
gibi devasa bir rakam eşdeğer olmaktadır. Rektör beyin iki dönemden beri üniversitede olduğu düşünüldüğünde bu rakam iki fakülte binasına eşdeğer olmaktadır.)
Yukarıda rektör örneğinde tasvir edilen tablo; rektör yardımcıları, genel sekreter, genel sekreter yardımcıları, daire başkanları, dekanlar ve okul müdürleri için de geçerlidir. Genel sekreter ekibinde 5, rektör yardımcıları ekibinde 3, genel sekreter yardımcılarında 3, daire başkanlarında 1,
dekanlarda 1, okul müdürlerinde 1 kişi toplamda da 22 kişi bu şekilde istihdam edilmektedir. Yani toplamda 30 kişi üniversite rektörünün hizmetinde olmak üzere toplamda 52 personel, üniversitenin temizlik ve güvenlik hizmetinde değil de şahısların hizmetinde kullanılmaktadır. Bu
şekilde de aylık 85binTL maalesef gereksiz yere israf edilmektedir. Üniversiteye ait birimlerde temizlik ve güvenlik hizmetleri aksarken, maalesef bahsi gecen şahısların özel hizmetleri aksamadan devam etmektedir.”
Sevgili okurlar, izninizle ben artık rapordan alıntı yapmak istemiyorum. Gerçekten tablo bu ise, ki öyle gözüküyor, üniversite birilerinin “çiftliği” haline getirilmiş. Mardin Eğitimbirsenli yetkili emektarlarının da aflarına sığınarak çok özverili, bir o kadar duyarlı bir şekilde hazırladıkları raporlarından artık alıntı yapmak istemiyorum. Gerçekten durum içler acısı…
Bilimin temelinin atıldığı Mezopotamya ve bu anlamda kalbi olan Mardin’de, Başbakan SayınAhmet Davutoğlu, dışişleri bakanı iken Artuklu Üniversitesinde Mardin için sarf ettiği ‘medeniyetlerin hülasası’ diye nitelediği şehirde yaratılan manzaraya bir bakın!
Evet bu manzaraya bakıldığı zaman Artuklu Üniversitesinin mevcut yönetimi meşruiyetini kaybettiği ve bilimsel değerlerden uzaklaşıldığı yetmezmiş gibi bu değerlerin ayaklar altına alındı görülecektir!