Dört Mevsim Kızıltepe !...

Kışın
yağmurlu ve az soğuk günleri geride kalmıştır şimdi. Tek katlı evlerin yandan
çıkan bacalarından tüten dumanlar da iyice azalmıştır, dükkânlarda en yakın
fırından alınmış veya yakılmış mangallar da piyasadan kalkmıştır. Öğlenleri arabacı çocukların pişmiş yumurta
ve ekmekleri ile akşamları tablacıların kırıp yaktıkları kasalar…
Ekinler
kendilerini iyi gösterip ılık ve buharlı günlerinde yağmuru beklemektedir.
Kırmızı laleler tarlaları bir gelin gibi süslemiştir. Zergan sırtını dayadığı dağlardan bulanık
bulanık ve gürül gürül akıyordur.
İkindi
yağmurları ve akşama bıraktıkları kızıllık, kızıl tepe gibi. Sokaklar
çamurludur zaten ve benim paçalarımı da çok severler.
Birkaç
gün sonra dışarıdan gelen bademler tezgâhlara kurulacak, yerliler biraz daha geç.
Baklalar pişmeye başlayacak. Peynirler için halk erkenden gelecek köy
minibüslerini bekler, basılan peynirlerden arta kalan ve ufalananlar fırınların
yolunu tutacak yanarlın biraz şekerle… Daha da sonraları yeşil nohut kendini
gösterecek.
Koyunlar,
keçiler meralarda taze otları kemirecek ve hafif yanan yoğurt eşsiz tadıyla
sofralardaki yerini alacak, kaymak sabah kahvaltısında çoktan yenmiştir.
Kışın
insanları ısıtan yün yorganlar baharın güneşiyle yıkanmak için bahçelere de
çıkacak, halılar da kaldırılıp yerini çullara ve kilimlere bırakacak.
Nisan
sonunda adam boyunu gören buğdaylar umut verecek, çarşı hareketlenecek, esnafın
yüzü gülecek. Mayısın sonların ise sarı hazine “alın beni buradan” diyecek.
Sıcak kendini iyiden iyiye gösterirken Ğurs vadisinde bostanlar ekşi
domateslere, kıtır salatalıklara gebe kalacak.
Damlar
ve tahtlar yıkanarak akşamları yıldızlı göğün altında deliksiz ve bol oksijenli
uykulara ev sahipliği yapacak. Sabahları işyerleri açıldıktan sonra bakkaldan
alınmış az biraz peynir ve zeytin sıcacık çakal ekmekle birlikte yağ gibi
inecek midelere. Bir de duble çaylar…
Artık
yollar da tozludur, terlikler de. Güneş iyice hâkimiyetini göstermektedir.
Terliksiz çıkan çocukların ayakları kaldırımlardan yanacak. Yılmayacaklar
akşamki maça hazırlanacaklar. Gölge çökünce ikişer taşla kaleler kurulacak ve
tek tük geçen arabalar dışında maç hiçbir heyecanını kaybetmeyecek.
Ev
dönüşü koltuk atlarında ya da omuz üstünde karpuzlar olacak. Mis kokulu
tirşikten sonra ve serinlik çökünce en kral meyve tabağından daha kral…
Akşam
gezmeleri yahut yerleri sulanarak serinliği yakalamış kahvehanelerde okey
taşlarının sesi…
Çocukluğumdan
gençliğime hayal kırıntıları içinde bir Kızıltepe…
Çamuru,
tozu, sıcağı, çarşısı, pazarı ile hayaller ve hatıralar arasında Kızıltepe…
Seni
bu halinle hatırlıyor, yad ediyorum.