Doğu’nun CHP’si

KÖŞE YAZISI


 

Bir TV kanalında “CHP’nin Doğusu” adlı bir program vardı. Öteden beri benim kafamda kurguladığım CHP Kürt illerinde neden eridi? Sorusunu cevaplamak istediğim bir yazı projesi vardı. Vesile oldu bu program… Başta şunu belirtmek isterim ki yıllarca Kürt halkını  inkar etmenin bir biçimi coğrafi terimleri kullanmakla oldu. Doğu, Doğulular, Fırat Ötesi gibi..Kürtler bu yaklaşımdan rahatsız; çünkü inkarın bir başka biçimi… Dün bu programın adını bu şekilde koyanlar bilerek veya bilmeyerek CHP’ye kötülük ediyorlardı. Yine ‘Doğu’ denilerek ince bir yaklaşımla Kürtlerin inkarını savunan anlayışı devam ettiriyorlardı. Kuşkusuz, programın konukları bu anlayışta belki değillerdi; ancak sonuçta bir algı da yaratılıyordu. Oysa bugün, Kürt sorununun uluslararasılaştığı ve bu ülkenin başbakanının ‘Kürdistan’ kelimesini kullandığı bir dönemde yaşıyoruz.Tanınmak, kendi kimliği ile bilinmek için hak talepli mücadelelerini ağır bedeller ödeyerek bu aşamaya gelen Kürt halkını ‘ince’ yaklaşımlarla varlıklarını kabul etmeme gibi bir algının ortaya çıkmasına neden Kürtlere haksızlık olur, diye düşünüyorum.

İşte tam bu noktada sosyal demokrasi ve kurumlarına büyük iş düşmektedir. Tabii başta bu anlamda siyasi partilere ve CHP’ye. Çünkü CHP sosyal demokrasiyi daha da geliştirerek çözümün bir parçası olmalıdır. Tam da bu noktada CHP’ye önereceklerimiz vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye Cumhuriyeti tarihinde geliştirilmeye çalışılan demokrasi ile çakışık algılana gelmiştir. Daha doğrusu CHP ismi, Türkiye’de, sosyal demokrasi ile bütünleşik olarak hep adlandırılmıştır. Türkiye toplumu, muhafazakar ve demokrat olarak kategorize edildiğinde hep iki parti akla gelmiştir: Ezilenlerin ve buna bağlı olarak düzene muhalefetin adresi CHP olmuştur! Bu, böyle olmakla beraber pratikte fazla anlam bulamamıştır. Zira, bakıldığında bir toplumda ezilen ve muhalefet olan kesim sayısal olarak dağa çoğunlukta olmalı ve teorik olarak bu potansiyelin CHP çatısı altında hep iktidara oynamalıydı. Ancak Türkiye siyasi tarihine şöyle bir göz attığımızda genel olarak muhafazakar veya sağ partiler daha çok iktidar olmuştur. Hatta ezilenlerin veya varoşlarda yaşayanların, yoksul köylülerin oyları çoğunlukla sağ partilere akmıştır.

Pekii Sosyal demokrasiyi savunduğunu dillendiren ve bunu parti programlarına koyan CHP’nin yetersizlikleri, yetmezlikleri yok mudur? Kuşkusuz ki vardır. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Bunlara kısaca göz atalım:

Bir defa teoride sosyal demokrasiyi savunan CHP, pratikte bürokrasi ve zengin tabakaya sırtını dayamıştır. İktidara geldiği dönemlerde de sosyal devleti, hukuk devleti, özgürlükler ve insan hakları alanlarında çok yetersiz olmuştur. Bu anlamda sosyal demokrasiyi kitlelere mal etmekte marjinal kalmıştır, deyim yerindeyse.

Diğer bir neden ise devletin resmi ideolojiyi savunmuş ve bu ideolojiyi iktidar olduğu dönemlerde, özellikle tek parti dönemi, yoksul kesimlere baskıcı yöntemlerle dayatmış, sosyal demokrasiden uzaklaşmıştır. Umutlarını kaybeden yoksul kesim, çareyi sağ partilere geçmekte bulmuştur. Bu çerçevede, varlıklarını inkar edilen ve buna bağlı olarak hiçbir doğal hakkını kullanamayan Kürtlerle CHP arasında mesafe oluşmuştur.

Doğu’nun CHP’si neden eridi?

Cumhuriyet Halk Partisi CHP, bir zamanlar Kürt halkı arasında kitlesel bir parti konumundaydı. Kürtlerin çoğunlukta illerde milletvekili sayısına göre, en az bir hatta iki veya üç kazandığı iller vardı. Ancak son on beş yıldır neredeyse hiç milletvekili çıkaramamaktadır. Tabii bunun da çeşitli nedenleri vardır. Biraz irdelediğimizde iki ana eksen karşımıza çıkmaktadır:

1-      Dünyanın her yerinde olduğu gibi Kürtler arasında da sosyal demokratlar ve muhafazakar kesim vardır. CHP resmi ideoloji olan Kemalizmde diretince sosyal demokrat olan Kürtler giderek umutlarını kesti ve yeni arayışlara başladı.

2-      Eşzamanlı olarak PKK, silahlı Kürt siyasetini yoğunlaştırmaya başladı ve bunun yasal yansıması olan HEP,DEP; HADEP …. Gibi partiler kuruldu. Bu partilerin kurulmasıyla beraber tabiri caizse, CHP’nin kurumlaşabileceği ‘siyasi arsalar’ tükenmeye başladı. Laik ve seküler anlayışa sahip olan Kürtler, kitlesel olarak bu partilerde yer almaya başladı.

3-      Diğer bir neden ise CHP’nin bölgede yaşadığı örgütlenme sorunudur. CHP, eski kadrolarında ısrar ediyor. Halbu ki bu kadrolar aşınmış, yıpranmış ve toplum tarafından kabul görmeyen bir kişilik haline gelmiştir. Zira bu kadrolar 1990-95 yılları arasında bölgede yaşanan ‘Faili Mechuller’ döneminde görev başındaydı ve halk bunları da sorumluluk veya pay sahibi olarak değerlendirmektedir. Sezgin Tanrıkulu çıkışı hariç, bu handikap Diyarbakır’da da, Mardin’de de, Batman’da da diğer bütün Kürt illerinde varlığını korumaktadır.

Özetle Doğu’nun CHP’sinin bulunduğu manzara böyle. Peki toparlanma ve çıkış imkanı var mıdır? Kuşku yok ki vardır. Birkaç cümleyle değinirsek;

Bir, CHP merkezi düzeyde açılımlar yaparak dar anlamda resmi ideolojiyi savunmaktan kendini kurtarmalıdır. Halk deyimiyle kucağını geniş tutmalı ve at gözlüğüyle olaylara bakmamalıdır. Mesela Kürt sorununa raporlarla yaklaşmaktan çok açılımcı ve somut projelerle Kürtlere inmeli. İl, ilçe teşkilatlarının örgütlenmelerinde yoksul veya orta tabakalara mensup donanımlı, siyaseti özümsemiş insanlara yer vermeli; böylece yeni kadroların önü açılmalıdır. Aynı şekilde milletvekili listelerinde de eski kadrolarından çok bu gibi insanlara üst sıralarda yer vermeli. Bu şekilde halk ve parti merkezi arasında ilgi ve güven bağı doğar ve gelişir.

İki, hali hazırda bölgede bir HDP potansiyeli vardır. HDP şahsında seçimlerde ittifaklar kurularak da Kürtleri sosyal demokrasi anlayışında değerlendirmek ve bu şekilde iktidarı hedeflemek. Bu teklif geçmişte de hep oldu ve son olarak HDP Eşgenel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş tarafından tekrar ortaya atıldı. Daha açık bir ifadeyle bu anlamda iktidarı hedefleme anlayışı sosyal demokrasiyi savunan Kürtler ile sosyal demokrat olduğunu iddia eden CHP arasında hep bakî olacaktır. Ama bu noktada iş daha çok merkezi politikaların değişimi bağlamında CHP’ye düşmektedir. Zira sosyal demokrat Kürtler şu durumdaki CHP ile değil, gerçekten yapacağı atılımlar ve radikal değişiklerle sosyal demokrasi alanını genişletecek olan bir CHP’ye güven duyacaktır. Aksi taktirde ittifaklar projesi de pratikte bir anlam ifade etmeyecektir! (www.kiziltepepost.com)