Doğru Bildiğimiz Yanlışlar

KÖŞE YAZISI

     Toplumumuz cumhuriyete geçişle birlikte terbiye edildikten sonra , komünist ülkelerdeki gösterişli ve gereksiz kutlamalar ile dizayn edilmeliydi, Cumhuriyet dönemi boyunca askeri vesayet ile birlikte bu kutlamaların dozu arttıkça arttı ve 12 Eylül darbesi ile doruk noktaya ulaştı.
     Sağlık alanında sıkça kullanılan bir söz vardır, doğru bildiğimiz yanlışlar diye . Eğitim alanında son günlerde bu doğru bildiğimiz yanlışlardan iki tanesi ile ilgili olumlu gelişmeler yaşandı. Birincisi 19 Mayıs kutlamalarının Ankara dışındaki illerde stadlardan okullara kaydırılması, ikincisi de Milli Güvenlik Derslerinin gelecek eğitim öğretim yılından itibaren kaldırılması.
    Yapılan kutlamalar çok garip ve abartılı olmasına rağmen, kutlamaların devamını isteyenlerin çoğu ya maddi olarak bu kutlamalardan yararlanmışlardır veya kurdukları yönetim çarkının devamı için bunların olması gerektiğini düşündükleri için devamını sağlamışlardır.Kutlamaların bu şekilde yapılmasını istemeyenler de  bölücü veya irticacı damgası yememek için fazla ses çıkaramamışlardır.
     Mesela Cumhuriyetin her yıl kuruluş yıldönümü olmasına rağmen yetmişbeşinci kuruluş yıldönümünde yapılan etkinliklere harcanan paralar ile her ile bir fabrika ve beş okul yapılabiliyorken cumhuriyet kutlamaları adı altında bu paralar birilerinin cebine gitmiştir.
 
     Bu iki gelişme elbette toplumun genelini ilgilendirir ama eğitimcileri daha çok ilgilendirdiği kanaatindeyim.Çünkü hem öğrenciyken, hem öğretmen olunca idarecilerin zoruyla  törenlere katılırlar, ayrıca veli olarak da törenlerle ilgilidirler.Ne yazık ki işin içerisinde o kadar olmalarına rağmen törenlerin stadlardan okullara kaydırılmasına iki tane eğitim sendikası karşı çıkarak, hükümete karşı olmayı, hükümetin yapmış olduğu  doğrulara karşı olmak ile karıştırmışlardır.
      Acaba bu iki tane eğitim sendikasına üye olan öğretmenlerden gönüllü olarak bayram kutlamasında görev alan tek bir üyeleri var mıdır? Yoksa üyelerinin değil de başkalarının adına mı konuşuyorlar? Biz bunların asıl niyetini biliyoruz demek buna karşı çıkmak için yeterli bir neden değildir.Niyetleri ne olursa olsun yapılan doğrudur ve doğru kimden gelirse gelsin kabullenilmelidir. Buna karşı çıkanlar eğer eğitimci iseler onların asıl niyetlerinin sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
     Lise öğrencilik yıllarımda üç yıl 19 Mayıs törenlerine katıldım, her yıl iki aylık bir hazırlık süreci ile eğitim öğretimimiz aksarken o törenleri sadece zulüm olarak hatırlıyorum, oysa köyümde ilkokulu okurken kutladığımız 23 Nisan törenlerini; Atatürk büstünün etrafını kırlardan sabah erkenden topladığımız rengarenk çiçeklerle süsleyip, çuval,yumurta ,yoğurt ,iğne iplik yarışları ve okuduğum “Bu vatan kimin” şiiri ile her zaman sevinerek anımsıyorum.
     Türkiye’nin seksen bir ilinde stad ve meydanlarda yapılan törenlerde öğrencilerin çoğu aktif olarak etkinliklere katılamamakta, bir kenarda bekleyip tören geçişinde yürütülürler, bayrama katılımları  sadece tören yürüyüşünden ibarettir. Bayramı asıl kutlaması gerekenler sadece dolgu malzemesi olmaktadırlar.
      Her 19 Mayıs töreni döneminde çocuklarını törenlerden çıkarmak isteyen veliler ile okul idarecileri arasında tartışmalar ve kavgalar yaşanmaktadır. Kaldı ki ortada sınav gibi bir yarış varken hangi veli çocuğunun iki ay okuldan uzaklaşıp derslerden soğumasını    kabullenir ki.
     Sadece 19 Mayıs törenleri değil bütün resmi bayram kutlamalarının yeniden değerlendirilip düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
    Öğrencilere zulmetmenin cumhuriyete bağlılık ve cumhuriyet sevgisi ile bir ilgisi olamaz, cumhuriyeti sevdirip özümsetecek yeni yollar ve bayram kutlamaları üretmemiz gerekir.

İkinci gelişme de Milli Güvenlik dersinin kaldırılmasıdır;

    Pedagojik formasyon alamadıkları için öğretmenlik yapamayan binlerce fen edebiyat fakültesi mezunu öğretmen adayı varken pedagojik formasyon almamış ,öğretmenlik mesleği ile yakından uzaktan ilgisi olmayan bir üsteğmene Milli Güvenlik dersini ücret karşılığı okutmak niye?
     En kötü sosyal bilgiler öğretmeni bir üsteğmenden daha iyi ders anlatır kanaatindeyim. Çünkü bilgiyi bilmek farklı aktarmak farklı şeydir,öğretmenliği öğretmenler yapmalıdır.Bir askerin dünya’ya ve öğrencilere bakışı ile bir öğretmenin bakışı aynı olamaz.
 
    Askeri bir birliğin içerisinde takım elbise ve kravat ile gezen bir öğretmen ne kadar sırıtacaksa, okulun içinde askeri kıyafet ile derse giren asker de o kadar sırıtır. İşte bunlar yıllarca bize doğru gibi gösterilen yanlışlardır.
 
     Eğer birileri ücretsiz ders kitaplarının dağıtım ihalesini yandaşlarına veriyorsa karşı çıkılacak şey ders kitaplarının ücretsiz dağıtılması değil ,ihalenin yandaşlara verilmesidir.

 Doğru davranışı geldiği kaynağa göre değerlendirmek ne bu memlekete , ne de insanlığa bir fayda sağlar  ,sadece bu memlekete ve insanlığa  zaman kaybettirir.
  
  İnsanlar  daha geniş bir ufukla dünyaya ve olaylara bakmalıdırlar.