Diziniz Başladı
Diziniz Başladı
Çok kötü sesli acemi müezzin , ah kalbim diyerek kendini acil servise zor atar.Bu arada isimler çok acıklı bir müzik eşliğinde ekrandan akmaya devam eder.Aile reisi olarak aile saadetini sağlamaya çalışırken karşısına çıkan zorluklara karşı isyan etmiştir müezzin. Apartıman çocukları olarak büyümüş çok güzel olan kardeş yaşı geçkin altın kızlardan biri müezzinle aşkın gözü kördür dercesine evlenmiştir. Çok çirkin olan müezzinin tek düşmanı aynadaki düşmandır. Aşkın kanununu yazmaya niyetlilerdir. Çoğu kişi için bir hayal olan aşk, bir balkan düğünüyle son bulur.
Düğünden önce hep benim güzel meleğim diyen müezzin bir bulut olsam ve üstüne yağsam demeye başladığı günlerde, arkadaşları-dostları ve ailesinin karşısına biz evlendik diye çıkmıştır. Arkadaşları kendisinin hep Bodrum-İstanbul arası mekik dokuduğunda bu aşkın farkında olduklarını bizden kaçmaz nidalarıyla bu kalp seni unutur mu? şarkısına eşlik edercesine ortalığı inletirler. Öyle bağırırlar ki odanın çamları kırılır ve oda cam kırıklarıyla dolar.
Müezzin bu durumdan sıkılarak bir çılgın kanal bulup abuk sabuk bir program yapar geçimimi sağlarım düşüncesiyle çocukluk günlerini bile unutmak istercesine canını sevdiğimin İstanbul’unda soluğu alır. Deniz yıldızı olup kalabalıklara karışmak ister. İstanbul’da daha otogara iner inmez Dila Hanım la tanışır. Dila Hanım Eskişehirlidir(-Yenişehirli de olabilir di ama!maalesef Yen-Yen diye bir dizi yoktur-).Aynı zamanda koyu bir Eskişehirspor taraftarı olan Dila Hanımın ağzından Es-Es tezahüratları düşmez. Dila Hanım tanıştığı müezzine bir eşşek şakası yapmayı planlar. Ezelden beri beklediğim ey aşk nerdesin?! derken gözlerini müezzinin gözlerinden ayıramaz. Aramızda başlayan aşkın Ferhat İle Şirin misali bir aşk olacağını söylerken müezzinin avuçlarında bulur ellerini.
Müezzin ben geniş bir aile istiyorum, gönül bahçemde sana olduğu gibi tüm aile fertlerine yer var. Şöyle içinde birçok hanelerin olduğu İstanbul gibi bir mega köyüm olmasını istiyorum. Ayrı ayrı iki adet çiftliğimiz olur, benimkinin adı Bey’in seninkinin adını Hanımın çiftliği olur . Birçok hayat dersi aldım bu yaşıma kadar. Şimdi kendi kendimle hesaplaşma zamanı derken, yandaki yazıhaneye giren genç kıza gözü iştahla kayar. Diğer taraftan da Dila Hanımın duymayacağı şeklide hey onbeşli onbeşli şarkısını terennüm eder.
Henüz onsekizine yeni girdiği her halinden belli olan kızın peşinden gelen genç delikanlı elinde iki alyansıyla;biz İstanbul çocuklarıyız,İstanbul’da doğduk büyüdük,taaa Kafkaslardan gelmiş büyük dedemden beri İstanbuldayız ve ben de İstanbul’da aşık oldum,kader yolunda sen karşıma çıktın,zaten gönül yarasından dolayı çok yıprandım diye söylenir. Onbeşlik -pardon yani! onsekizlik kız diyelim-kız ben Kapadokya düşleri kuruyorum, kandıramazsın beni, ben Kapadokya’ya gideceğim diye bağırır.
-Kasaba hayatını ben de istiyorum. Kapadokya Kış Masalı, gibi ben de biliyorum ama adımın kız kaçıran’a çıkmasını istemiyorum. Orada yaşam zordur. Komşu komşu dolaşılır, hal hatır sorulur oralarda,çok iç içe yaşanılır biliyorum ama inan ki komşu köyün delisi bile bizi ayıplar.
Bizler kül oluruz ateşimizden başkaları nemalanır,-kül ve ateş gibi -milletin ağzına sakız oluruz oralarda,hele hele yalan yanlış haber yapan laf ebelerinin ağzından kurtulmamız mümkün olmaz.Gel yapma etme…
İstersen İstanbul’un kalabalığından uzak bir yerine gidelim, Macera kalesi kurarız kendimize,dağ başında da bir manyak dükkan açarız, masumaların en masumu olarak hayatımızı sürdürüp yaşar gideriz. Satranç oynarız,ben sana hep mat olurum.Rahat nefes alacak yerler oluşturmayı misyon ediniriz kendimize.Dağın başında şehirde dolaşan pijamalılar kadar özgür oluruz.Daha bayrama da çok var.Ramazan güzeldir ,ramazanı dağ başında her şeyden uzak geçirmek
bir ömre bedel bilirsin. Senin safir küpelerini satar belli bir süre geçiniriz. Sonra sıkı dostlar ediniriz, bize yardım ederler. Sağlık olsun yeter.Şırıl şırıl akan suların sırrını keşfetmeye çalışırız.Dağdan akan suları şişeleyip şişeleyip satarız.Sonra da gelsin sarı sarı liralar…
Sen gidersen sensiz yaşayamam,yoksa benim Şahane serseri olmamı mı istiyorsun.Zaten annemi de çok küçük yaşta kaybettim,beni teyzem büyüttü biliyorsun.Ne yapar sonra benim canım teyzannem…. der delikanlı.
Hayır kalamam ben gideceğim. Umut çocukları gibi buralarda oradan oraya savrulmak istemiyorum. Biliyorum unutulmaz günler geçirdik birlikte. Sen daha ne kadar uyanık barda gündelikle çalışabilirisin ki, geçinemeyiz koskoca İstanbul’da. İstanbul’un ıssız yerine gidebileceğimize de inanmıyorum, Kapadokya’ya gitsek daha iyi olmaz mı?
Uygun adım aşk yaşarız demiyor muydun? ,en güzel yerlerden birisidir Kapadokya bence. ,Sen demiyor muydun, nerede olursa seninleyim diye! nerde verdiğin sözler ha nerde?
yalancısın sen…der kız.
Müezzin şaşakalmış bu genç ikiliye kulak kabartmışken, içeri hınçla koşa koşa giren,kızın dizinin otuzüçüncü bölümünde dandik bir partinin zoraki başkanı olduğu öğrenilen babası bağırır…
-Zordur almak bizden kızı!…
………………………………………………………………………….
Dila Hanım başroldeki kızın öz halasıdır ve kız daha annesinin karnındayken hem annesini hem de babasını öldürdüğü için yattığı cezaevinden henüz yeni çıkmıştır ki bunu yüzotuzüçüncü bölümde öğreneceğiz-
Altın kızların büyük olanı ise Dila Hanımla, müezzin daha yoldayken hemen irtibata geçip, kızkardeşini terk edip İstanbul’a kaçan zampara eniştesine büyük bir eşşek şakası yapması için yüklüce bir para teklif etmiştir.
Veeee Final…..
Dizi müezzininin “Kim Beşyüzbin İster” yarışmasındaki görüntüleriyle son bulur.
Tüm dizilerin toplamı olan bu yazıyı cebinize koyup televizyona esir olmadan çoğu yapımcının seçtiği her tarafı tarih kokan güzelim Mardin’de özgürce dolaşabilirsiniz.
Bu arada yeni başlayacak dizileri de bu yazıda bulabileceğinizi hatırlatırım.