Deprem…

Düşünme
biçimi eşliğinde planlama yaparak yaşama sarılıp gelecek denilen bilinmeze
karşı kendini güven altına almaya çalışan biz insanlar; nerede, ne zaman, neyle
karşılaşacağımızın genel muhasebesini yapamadan sürdürmeye çalışırız, bize
biçilen ömür denen süreci.
Tüm
işlerimizi yoluna koymuşken bir trafik kazası, vücudumuza sızan bir kanser
hücresi, bizden bağımsız patlayan savaş ve yine en beklenmedik ve savunmasız
anda karşımıza çıkan büyük bir deprem, can kayıplarımızla beraber faniliğimizin
çaresizliğiyle yüzleştirir hepimizi.
Zor anlardır;
esas olarak bizleri insan kimliğimizle yüzleştiren.
Zor anlardır;
çaresizlik içinde çare beklerken insan olanların hafızasında veya yüreğinde yer
edip edemediklerini bilmek.
İşte Irak da
Süleymaniye kentinde olan ve aynı coğrafyanın aynı zemininde beraber yaşayan
insanlar olarak Mardin, Siirt, Batman, Diyarbakır ve Van da hissedildi deprem.
Güneydoğu
Anadolu da iyice hissedilen depremin ve ondan etkilenen Irak da ki
kardeşlerimizin ortak yaşadığımız zeminde hissettikleri sarsıntıyı, bizler de
yüreklerimizde hissettik.
Sınırlar
ayrı gibi olsa da yüreklerin bir olduğunu ülke Kızılay’ımız; 10000 battaniye,
3000 çadır, mobil mutfak, 3000 ısıtıcı ve 10000 yatak ilk etap yardımıyla,
aralarda ki sınıra rağmen yürekler de sınır olmadığını gösteren heyecanla,
deprem bölgesine akıyordu.
Tüm ülke de
ise kendini bilmez bir insan müsveddesinin atmış olduğu “ Hayır hazır deprem
olmuş bırakalım gebersinler” sözleriyle yaptığı sosyal medya paylaşımı, bölge
ayrımı yapılmaksızın her kesimden insanımızın tepkisin çekiyordu.
Acıbadem
Hastane Grubu çalışanı olduğu tespit edilen şahıs hemen görevinden açığa
alınıyor; din, dil ve ırk ayrımının her türüne karşı olunduğunun hassasiyeti,
bir kez daha yüreklere kazınıyordu.
Ortak bilgi,
ortak referans ve ortak imajla paylaşılan araca sahip olunan günümüz dünya
ortamı ve iletişiminde…
Tarihin
derinliklerinden; aynı genetik soluğun varoluş hissiyle bulunmuş coğrafya
insanının, birbirinin dostu ve kardeşi olmaktan başka bir seçeneğinin
olmadığının depremini mi yaşadık acaba ilahi söylemin işaretlerinde, diye de
sormadan edemiyorum kendime.
Her şart ve
durumda ortaya çıkan ve durumdan fayda çıkarmaya çalışan bazı okuyucu
yorumlarında ise; bu depremin Mardin Ak Parti yönetiminde yaşanacak depremin
öncüsü olduğu yönünde yorumları görünce…
Nasıl bir
parti yönetimi memnuniyetsizliğiniz var da komşu ülkedeki onca insan yaşamına
mal olan bir depremin etkisini…
Bir parti
yönetiminin gitmesi yönünde oluşan temennilerle bağdaştırıp, ekolojik bağ
kuruluyor diye…
Yetkili bir
partili bunu depremde Mardin sokaklarında sabahlayan vatandaşa da anlatsa…
Fena olmaz
herhalde…