Demokratik İntikam
Demokrasi nedir sorusuna herkesin muhakkak bir cevabı vardır ama demokrasi ne işe yarıyor diye sorsanız işte o zaman iş değişiyor. Demokrasi her şey olabilir ama en önemlisi demokrasi intikam almaya yarıyor. Demokrasinin somutlaşmış biçimlerinden biri olan oy sandığı da intikam yeridir. Burada halk kendisini kaale almayanlardan ve kendisini dinlemeyenlerden intikam aldığı yeridir.
Bu yüzden halk her sandığa gittiğinde oy pusulasına kırmızı mührü beklenene değil de istediğine bastığında intikam aldığını sanır. Gelin görün ki çok partililiğe geçtiğimiz günden beri halkımız sürekli sandık başında intikam alıyor ve hiçbir şey değişmiyor. Her mührü bastığında geçen 4 yılın intikamını aldığını sanıyor ama bir sonraki seçimde tekrar intikam alacağını düşünmüyor. 2002’nin intikamını 2007’de aldı şimdi de 2007’nin intikamını almaya hazırlanıyor. İşin garip tarafı bu seçimin de intikamını gelecek seçimde alacak ve bu böyle devam edecek. Çünkü bunu konuşmak zevk veriyor halka, akşam sohbetlerini konu oluyor. Ama bir işe yaramıyor çünkü bu intikam soğuk yenen bir yemek gibidir*, damağa hitap etmez sadece insanın karnını doyurur.
Bunu Ankara iyi biliyor, halkın nabzını tutarken halkın ne kadar fedakâr ve de unutkan olacağını önceden öngörüyor. Halkın Ankara’dan gönderilen birine ancak birkaç hafta kızgın kalacağını zaten biliyor. Seçimden bir hafta sonra menfaat çevreleri “iyi ki sizi buraya gönderdiler” diye ortaya çıkacaklar.
Oysaki bizim buradan görmediğimiz şey müstakbel milletvekillerinin birbiriyle olan ilişkileridir. Nihayetinde bunlar aynı mecliste ve hatta kimisi de aynı partide teşrik-i mesaide bulunacak. Bu yüzden onların yapmadığı kavgayı halk niye yapsın? Tabiî ki insanın zoruna gidiyor bu durum, ama bu çok kötü bir şey olsaydı acaba 3. Sıradaki ilk sıraya kaynak yapana itiraz etmez miydi? Sen kendini düşün! Durakta sırana girene nasıl davranırdın? Buna benzer bir davranışı müstakbel mebus adaylarından niye beklemiyorsun o zaman?
Hepimiz biliyoruz ki 3.sıradaki aday vazgeçerse birinci sıradaki aday olmasa da ikinci sıradaki adayın işi zora girer. Böyle bir davranış kurulan bütün oyunları bozar. Yokum demekle bütün hesapları baş aşağı eder. Ama böyle bir davranış ufukta gözükmüyor. Dolayısıyla 3.sıradaki adayın reva gördüğünü bir tek oyundan gayrı bir şeyi olmayanın buna itiraz etmesi Şekspir’in anlattığı “kuru gürültü”den** başka bir şey değil.
* Sheldon Cooper’ın Klingoncada “intikam soğuk yenen bir yemektir” manasına gelen bir repliği.
** Şekspir’in bir komedisi olan “Much Ado about Nothing” adlı oyunu.