diorex
dedas

Demokratik Alabora

Demokratik Alabora

Cemaatle Ak parti arasında dershaneler üzerinden başlat(TIR)ılan tartışmaları asgari zararla sonlandıracak mantıklı çözüm geciktikçe kullanılan dilin seviyesi ve niyetler dibe vurmaya başladı.

Kişisel istikbalini, hırsları ile elde edeceğine inananlara ancak “Hırs, sebeb-i hasarettir.(Hırs, ancak kaybetmenin sebebidir)” demekten başka bir şey bulamıyorum.

Acı olan şu ki, bu ülke kan kaybediyor.

Acı olan şu ki, ülke insanının kazanımları günden güne tehlikeye giriyor.

Acı olan şu ki, İslami kesimle alay edeceği günleri iple çekenlere gün doğuyor.

Akil adam pozisyonunda hakem rolüne soyunan, dindarlıkla ahlakın başka şeyler olduğunu öğretecek kadar, Allah’tan bahsedenlerin Allah’tan korkmayabileceğine alaycı bir üslupla dikkat çekecek kadar, İslami kesimin rüşveti bağış metoduyla, güzel ahlaka giden yolu gayri ahlaki bir metotla kazanmaya çalıştığını ukalaca yazacak kadar, dindarlığın dürüstlükten uzak olduğunu, din kardeşliğinin ve Hz. Ömer adaletinin lafta kaldığını, hoşgörüsüyle öne çıkanların içlerinde derin bir öfke ve kin barındırdıklarını söyleyecek kadar cüretkar davrandıklarını gözlemliyoruz artık..

Geçici bir akıl tutulması var bu işte..

yeniden yargılama resmi ustad strateji

Hele bir de, tarafları temsil seviyesindeki bazı isimlerin yaptığı keskin açıklamalar demokratik alaboraya sebep olmakta..

Sayın Başbakan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın geçtiğimiz günlerde orduya kumpas kurulduğunu ima ettiği ve hemen ardından kamuoyunun tartışmasına açılan (adil yargılanma hakkının ihlali durumu hariç tutuyorum) yeniden yargılama meselesi ciddi bir endişe doğurmuştur.

Hemen ardından Zaman gazetesi yazarı Mumtazer Türköne’nin %50’ye yakın oy almış bir partinin kapatılabileceğini ima ettiği ve sonrasında partiye oy verenlere saygı adına bu sözlerine her ne kadar açıklık getirmeye çalışsa da, satır aralarında Ak parti nasıl kapatılabilirin ipuçlarını çok zekice işlediği yazısı ciddi bir endişe doğurmuştur.

Bu türden açıklamalar, kaybedeni ülke demokrasisi olan açıklamalardır.

Bu türden açıklamalar, askeri vesayet ve jakoben devletçi zihniyetin yeniden hakim olmasına davetiye çıkaran açıklamalardır.

Bu türden açıklamalar, ciddi bir kaosa neden olacak, kozmik odaların derinliklerinden bu ülkeyi yönetmeye çalışanlara yeniden meşruluk kazandırabilecek tehlikeli açıklamalardır.

Bu türden açıklamalar fitne sarmalında demokratik alabora açıklamalarıdır.

Etyen Mahcupyan, son yazısında Cumhuriyet’in başından bu yana ilk kez iktidar olanaklarını önünde bulan, kamusal alanı belirleme ve şekillendirme gücüne kavuşan İslami kesimin bir bütün olarak iyi sınav vermediği bir dönemden geçtiğini, henüz kendi içinde ‘kurumsal konuşma’ yeteneklerine sahip olmadığının ortaya çıktığını yazmış ve laik cemaatle, devletle, askerle nasıl yaşanacağını bilen Türkiye’nin dindarları, bu unsurların siyaseten zayıflayıp çepere çekildiği bir ortamda kamusal alanı birlikte inşa etmeyi beceremediler diyerek eklemiş:

“Bir anda dizginlenmesi mümkün gözükmeyen, zaten belki de durması istenmeyen bir çatışma, giderek ahlaki sınırların altına inilen bir dövüş ortamına gelindi.”

Fitnenin patlak vermesinden bu yana, hemen hemen her yazımda, hırsla atılacak adımları, düşünmeden sarf edilecek sözleri, üretime sokulacak yepyeni senaryoları, toplulukları galeyana getirecek akıl almaz iftiraları, bu iftiralara bil misil mukabelede bulunacak ve fitneyi daha da alevlendirecekleri görürcesine “Bu Fitne Maya Tutmamalı” dedim.

Kendi cephesinden linç çığlıkları atarak “Bundan daha beteri var mı ki hala fitne maya tutmamalı” sözünü tekrarlamaktasın diyenlere yeniden yargılamaların ve parti kapatma temennilerinin ülke demokrasisine ve ülke insanının kazanımlarına getireceği olumsuz sonuçları hesaba katmalarını tavsiye ederim.

Şayet en kısa zamanda makul bir çözüm bulunmaz ise bununda daha daha beteri olacağı uyarısını yapıyor, gidişatın yanlış olduğu anlaşılır ümidiyle “Bu Fitne Maya Tutmamalı” sözümü tekrarlıyorum.

Sağlıcakla Kalın

USTAD  09.02.2014

Yorumlar

Image
Abdullah yaman
13.02.2014 / 21:52

Öncelikle yazınızın iyi niyetle yazıldığını görüyorum. Birşeye açıklık getirmek lazım bir gazetede yazı yazan şahıslar o cemaati temsil etmez. Demokrasinin oturduğu firma şirket gibi kuruluşlarda her fikirden insanlar yer alır. Alsın ki beyin fırtınası olsun. Yazdıkları kişiyi bağlar, kitleleri değil. Şunu da unutmayın suçlu olan bağırır bağırdıkçada batar. Zaman çok şeyin ilacı olacaktır. Saygılar

Yorum Yaz