Demirtaş’ın Seçim Vaatleri

Terör
suçlamasıyla Edirne Cezaevinde tutuklu bulunan HDP’nin 24 Haziran Seçimlerinde
cumhurbaşkanı adayı olan Selahattin Demirtaş’tan seçim vaatleri geldi. Üç başlık
altında toplanan vaatlerin kapsamında gençler, kadınlar ve emekliler yer almaktadır.
Bu yazımızda
Demirtaş’ın vaatlerini ve ne anlama geldiğini tartışmak istiyoruz.
Okunduğunda
ilk başta Sayın Demirtaş’ın ortaya koyduğu vaatlerin reel politik olgusuna
dayandığı anlaşılmaktadır. Bunlar ortalama bir muhalefet liderinin vaatleridir
bir bakıma makul sınırlar içerisinde.
Olması
gereken de budur bizce. İlk defa ideolojik bakışın dışında çalışılmış ve bir
sonuca varılmış argümanları içermektedir vaatler ve tamamen ülkenin
sosyo-politik şartlarına dayanmaktadır. Örneğin gençlere yönelik vaat edildiği
Genç Kart tamamen gerçekçi bir düşünüşün ürünüdür. Daha önce “sokaklara davet
edilen gençlere” bu kez onların bir dizi ihtiyaçlarını karşılayacak Genç
Kart'ın vaat edilmesiyle beraber artık bu memlekette gençlerin istikameti aş-iş,
eğitim vs olarak gösterilmektedir. Bakın Demirtaş, gençlere kendi cümleleriyle
neler vaat etmektedir:
“Her genç
için "Genç Kart' projesi ile günlük yaşamlarına destek olacağız. Aylık 500
TL kredi yüklenecek olan "Genç Kart' ulaşım, yemek, kültür, sosyal
faaliyetler, iletişim gibi alanlarda kullanılabilecek. Her gence şart
aranmaksızın "Genç Kart' sağlanacaktır.”
Peki bu
karta bütçe nereden bulunacak? Bakın Demirtaş çözümü nerede görmektedir:
“Toplumdaki
yoksulluğu ortadan kaldıracak şekilde, gelir dağılımında ve vergilendirmede
adaleti sağlamamız çok gereklidir. Toplumda bir yaraya dönüşmüş işe alımlardaki
torpili kaldırmak, gençlerin mesleklerine aidiyetini ve geleceğe bakışını
güvenli hale getirecektir. Ülkemizde her beş gençten biri işsizdir. Sadece iş
hayatındaki çalışma sürelerinin kısaltılmasını, askeri harcamalann
kısıtlanmasını ve kamudaki makam arabası, helikopter, uçak gibi israf
kalemlerinin bitirilmesini sağlayarak bile gençlere büyük bir istihdam alanı
yaratabiliriz.”
Selahattin
Demirtaş, hayata geçirildiği takdirde Türkiye’de bir gençlik potansiyelinin
ortaya çıkacağını ileri sürmektedir.
Gençlik ve
Spor Bakanlığı Demirtaş’ın kaldıracağı vaatler arasında yer almaktadır. Bunun
yerine Gençlik Bakanlığı
kurulacaktır. Kendi cümleleriyle “Gençlik Bakanlığı adı altında yeni bir
bakanlık kuracağız. Bakanın kendisi gerçekten de genç olacak ve bu bakanlığın
tek amacı gençleri geleceğe en iyi şekilde hazırlamak olacaktır. Gençlik Bakanlığı,
diğer bütün bakanlıklar da gençler için özel uygulamalar ve projeler konusunda
zorlayacak ve harekete geçirecek bir tür koordinatör bakanlık gibi olacaktır.
Gençlerimizin demokrasiyi, kültürün bir unsuru olarak özümsemiş, ülkenin,
toplumun ve elbette tüm insanlığın yararına düşünebilen, üretebilen özgür
bireyler olarak yetişmelerini sağlamak Türkiye'nin en büyük güvencesi
olacaktır.” Demirtaş, gençlerin bu anlamda Türkiye’nin güvencesinin olacağı
altını çizmektedir.
Ve Kadınlar…
Bu başlıkta
da Demirtaş cinsiyetçi yaklaşımları eleştirmekte ve kadının eşit yurttaş olması
gerektiği konusunda bazı noktalara dikkat çekmektedir. Kimi tespitleri tepki de
çekebilecek olan Demirtaş’ın söylediklerine göre kadınlar, iktidar partisinin
16 yıllık politikasının en dip noktası kendini kadınların bedenine, yaşam
tazına ve değerlerine yönelik saldırılara maruz kalmıştır. Ancak tepki
çekebilecek görüşleri ise şöyle:
“erkek
siyasetçiler kadınlara dair konuşurken "kadınlarımız" demeyi
bırakmakla ilk adımı atabilirler. Kadınlar bizim değildir, kadın kadındır, bize
ait değildir. Hiç "erkeklerimiz" diyen erkek siyasetçi gördünüz mü
mesela?”
Bunun
dışında Demirtaş’ın kadınlarla ilgili ortaya koyduğu ve çözüm bekleyen
sorunların da olduğu bir gerçek. Seçilmesi halinde Demirtaş kadınlara şunları
vaat etmektedir:
“Kadınlar
eşit ve özgür olmadan toplum asla özgür olmaz. Demokrasi toplumu olamayız.
Cumhuriyetimizin daha fazla demokrasi ile buluşmalı için en önemli başlıklardan
biri de kadınların daha özgür ve eşit olmaları mücadelesinin başarıya
ulaşmasıdır. Bu bakış açısıyla, kadınların çoğunlukta olduğu bir
Cumhurbaşkanlığı yönetim mekanizması oluşturacağız. Kadınlara yönelik şiddet,
taciz, tecavüz saldırılarına karşı daha sonuç alıcı idari, hukuki, kültürel
tedbirler alacağız. Ancak asıl hedefimiz, şiddeti ortaya çıkaran cinsiyet
eşitsizliği ile mücadele etmek olacaktır.”
Burada
dikkat çeken bir nokta Sayın Demirtaş’ın “cumhuriyetimiz”
demekle belki de HDP’li seçmenlere bu kavramla bir çağrıda da bulunmaktadır
Demirtaş. Bu söylem, şiddete dayalı politik söylemin terki anlamına gelmektedir
bize göre.
Emeklilere Gelince…
Selahattin
Demirtaş’ın vaatleri arasında toplumda önemli bir çoğunluk teşkil eden ve
birikmiş bir dizi sorunları bulunan emekliler de yer almıştır. Demirtaş’ın
seçilmesi halinde emeklilerin sorunlarına ve getireceği çözüm önerilerine bir
bakalım.
Emeklilerin
yaklaşık üçte ikisinin hala çalıştığını belirtmektedir Sayın Demirtaş. Başkan
oldukları halinde bunların yaşam kalitelerini arttırarak emekli edilecekler,
demektedir Demirtaş.
Ya emekli
maaşı olmayan yaşılar ne olacak? İşte Demirtaşçı bir çözüm:
“Emekli
maaşı olmayan bir milyon yaşlıya, aylık 1.000 lira ödeme yapacağız. En düşük
emekli maaşını 3.000 lira yapacağız. Kıdem tazminatı ve emeklilik ikramiyesini
güvence altına alacağız.
Emekli olup
hayatının geri kalanını dinlenerek, gezerek, okuyarak, ailesi ile zaman
geçirerek tamamlayacak her insanın sahip olması gereken haklar çalışırken sahip
olduklarından kesinlikle daha fazla olmalıdır. Bu bir sadaka falan değil,
emekçilerin ülke ve toplum adına yaptıklarından dolayı hak ettikleri onurlu bir
kazanımdır. Emekliler, uçaklar dâhil ulusal veya uluslararası seyahatlerden
yüzde 50 indirimle yararlanacaklar. Ücretsiz sağlık hizmetini evde veya
hastanede eksiksiz alacaklar. Şehir içi ulaşım, müze ziyaretleri, tarihi ören
yerleri vb. ücretsiz olacak. Emekliler bütün kültürel etkinliklerden indirimli
yararlanacak. Turizm Bakanlığı'nın Türkiye'nin her yerinde sağlayacağı
anlaşmalı otellerde yüzde 50 indirimle tatil yapabilecek. Yerel yönetimler
aracılığıyla emeklilere yönelik müzik, resim, edebiyat, el sanatları,
teknoloji, bilişim atölyeleri açılacak. Her emekli yurttaş aylık standart bir
miktarda ücretsiz cep telefonu ile konuşma ve internet hakkına sahip olacak.”
Peki bütün
bunlara kaynak nasıl bulunacak? İşte kaynak olabilecek kalemler:
“Bütün
bunların kaynağı da, yandaşlara tanınan vergi aflarında, ülkeden kaçırılan
paralarda, ödenen yüksek faizlerde, dev israf projelerinde, örtülü ödenek gibi
kalemlerdedir. Bunlarla birlikte, bir de Cumhurbaşkanlığının masraflarını
kısarsak kaynak yeter de artar bile :)”
Özce
Selahattin Demirtaş’ın 24 Haziran seçimleri ile ilgili vaatleri bunlardır. Bir
muhalefet partisinin adayının vaat edecekleri bunlar ve bunlar ülke koşulları
dikkate alındığında makul karşılanabilecek çözüm önerileridir bizce.
Biraz daha
yakından bakıldığında Demirtaş’ın ortaya koyduklarına dikkat çeken bazı
noktalar olmaktadır. Örneğin, Kobanê gösterileri öncesinde ve sırasında
Demirtaş’ın söylediklerinden bir eser kalmamıştır. Bu tespitlerle Demirtaş,
ülkenin politik koşullarına çok önemli bir dönüş, bir dönüşüm
gerçekleştirmiştir, diyebiliriz. Her zaman söylüyoruz, Türkiye partisi
iddiasında olan ya da böyle bir amaçla kurulmuş bir HDP’nin ideoloji odaklı
siyaset yapmaması, Türkiye insanlarına zarar veren şiddete set çekmesi
gerekmektedir. HDP halka hizmet siyasetini uygulamalı ve belediyeleri bu
kapsamda çalışma içerisinde olmalıydı.
Bu gibi
projelerle, Türkiye’ye sahiplenme duygusu, Kürtlerde de ortakçı bir siyaset
zeminin oluşmasında önemli bir etken olacaktır. Hem Türklerde hem Kürtlerde
ülke yönetiminde olacak bir ortakçı zihniyet olgusu şu aşamada ülkenin
bulunduğu “nazik” sürecin halkların lehine ama küresel-emperyalist güçlerce
oynanan oyunların bertaraf edilmesine yol açacaktır. Uluslararası küresel
güçlerce savaş arenasına dönüştürülecek bir Türkiye coğrafyasında Kürtlerin
huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmesi imkansızdır, hele bu güçlerin azgınlaştığı
bu çağda!
Umarız ve
dileriz Demirtaş’ın siyasetin özünden çıkan bu tespit ve önerileri başkan
seçilir seçilmez bu ayrı bir konu HDP için bir milat olmalı. Kendi siyasi
anlayışına göre devletin uyguladığı şiddete ‘DUR’ diyen HDP aynı zamanda sesli
bir şekilde PKK’nin klasik eylem anlayışına da ‘PAYDOS’ diyebilmeli, demeliydi
de. Bir şiddet biçimi meşru diğeri gayrimeşru anlayışı klasik sol anlayışın bir
yansımasıdır ve günümüzde bundan hiç netice alınamaz, bunu görmek gerekir. Kaç
defa yaşayıp görmek gerekir bu akıl almaz eylem tarzını acaba?
Saygıyla…