‘DEDAŞ İcat Oldu Mertlik Bozuldu’
Kürtlerin yaşadığı illerde elektrik sorunu devasa sorun haline gelmiş durumda; çözülememesi ile Kürt sorununa benzemeye başladı. Yıllardır, elektrik ara ara kesintiler ile sorundu; ancak son zamanlarda tamamıyla kesilir hale gelince ‘Nurtopu’ gibi bir sorun olarak devlet sorunu oluverdi. Şimdi bu sorun çözümsüzlük boyutuyla, halkın, mülki idarecierin, öğretmenlerin, öğrencilerin, yazarların, esnafların, gazetecilerin vs… gündeminde ama çözümünün bulunması için devletin, hükümetin ve siyasetçilerin gündeminde değil. Peki ama neden???? Evet kocaman soru işaretleriyle bekleyen bir halde elektrik sorunu…
Seçime giden yolda elektrik sorunu AK Parti hükümetinin bölgede oylarını düşüreceğini göstermektedir, şayet kısa bir sürede köklü bir çözüm bulunamazsa…
Hatırlıyorum, Derik ovası Çadırlı Köyüm de dahil, 1983’te elektrikle tanıştı. O yıla kadar gaz lambası ile aydınlanıyorduk. DEDAŞ falan yoktu tabi. Vatandaş DERİK’e gider elektrik parasını yatırırdı. Kaçak-maçak nedir kimse bilmezdi. Bir ara köy muhtarı ve görevlendirdiği adam hane başı elektrik parası toplamaya başladı. Ve ilk yolsuzluk da başladı bununla. Zira sonra anlaşıldı ki her hanenin ödenmemiş borcu olduğu. Sonra köylüler bizzat Derik’e gidip elektrik borcunu yatırmaya başladı ve ilkelce yapılmış yolsuzluk önlenmiş oldu. Tabi bu anlattığım tarz bütün ova köylerde uygulanan bir tarzdı.
Ne zaman ki Tedaş, Deiaş, Dedaş gibi yapılar ortaya çıktı hem abonelerde hem de elektrik şirketlerinde dürüstlük ve mertlik bozuldu. Çünkü artık elektrik özelleştirilmişti ve bu beraberinde kaçak elektrik kullanımı, rüşvet iddiaları gibi bir dizi sorunu getiren bir süreç oldu.
Derik ve Kızıltepe ovaları 1997 yılında sulu tarımla tanışmaya başladı. Çiftçiler kendi imkanlarıyla 300-400 metre derinlikten yer altından su çıkarmaya başladı. Yeraltından su elektrikle çıkarıldı. Elektrik hatlarını dahi çiftçiler TEDAŞ’a bildirmek suretiyle kendi olanaklarıyla döşedi. Burada elektrik şirketi beş kuruş yatırım yapmış değil, çiftçiye hiç destek olmadı. Tam tersi sağdan-soldan duyuluyordu dönemin TEDAŞ ekipleri rüşvet alıyor diye. Hatta bu iddialar o dönem basına bile yansıdı. Mevsim sonu gelen elektrik faturalarında çarpıklıklar somut olarak ortaya çıkıyordu. Mesela 100 dönümlük tarlaya farklı faturalar geliyordu. Birisine o dönem 2 milyar diğerine 12 milyar gibi para geliyordu. Çiftçi haklı olarak aradaki bu farkı yıllarca hep sordu ancak net bir açıklama alamadı.
Yıllarca bu böyle devam etti ve çiftçi faturasını ödeyemez oldu. Süren rüşvet alma iddiaları zamanla elektriği kaçak kullanma girişimlerini beraberinde getirdi. Şimdi kaçak elektrik olayını ve rüşvet alma iddialarını en iyi kim biliyor? Tabi ki DEDAŞ. Çünkü kontrol eden onlar. Yok dense de var dense de işi en iyi onlar biliyor.
Burada devletin ve hükümetlerin hatası ne peki? Çiftçi çığlıklarını ve tepkilerini duyamayan ya da görmezlikten gelen bir yaklaşım hakim bölgede. Bu yaklaşım yıllardır böyle. Şu anda tam bir çözümsüzlük ve devasa bir elektrik sorunu.
Artık bölgede kaymakamların, savcıların, hakimlerin, subayların, polislerin de elektrikleri kesik ve onlar da buna tepkili. Gazeteci arkadaşım Naci Sapan’ın deyimiyle kentlerimiz artık birer ‘Jeneratörler kenti.’ Evet kentlerimizde genel manzara böyle.
DEDAŞ ekipleri artık bir arızaya dahi doğru-dürüst gitmiyor. Vatandaşların gün geçmiyor bir tepkisi olmasın. Trafolar deyim yerindeyse Allah’a emanet. Şarterler bozuk. Halk kendi aralarında para toplayarak bir milyar liraya şarter alıp takması bilinen bir gerçek. Bölgedeki hatlar eski. Yüklenme gün geçtikçe ağırlaşıyor. Çünkü Kızıltepe merkez son yıllarda aldığı göçle devasa bir şehir olmuş. Bu göçün yükünü kaldıracak alt-yapı oluşturulmadı. Dolayısıyla bu da aşırı bir yük yaratmış durumda. Bu durum elektriğe olumsuz etki yapıyor ve elektrik telleri aşırı yüklenmeden kopuyor. Bunun sonucunda saatlerce artık günlerce elektrikler kesik, trafolar patlıyor ve yakınında oynayan çocuklar yaralanıyor. Bu konuda basına yansıyan bir çok yaralanma vakası oldu vs…
Vatandaş Tasaruf Yapmalı!
Burada vatandaşın sorumsuzluğundan ve tutumsuzluğundan da söz etmek gerekiyor. Kimse artık soba kurmuyor ya da kışın soba kuran vatandaşın sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Isı sorunu elektrikle gideriliyor.. Kaymakamlıkların verdiği kömürleri hiç kimse soba kurup yakmadı. Yemekler elektrikle yapılıyor. Bu anlamda akşam saatlerin elektrik kesintileri birkaç saatı bulması dikkatlerden kaçmıyor. Herkes kolaycılığa alışmış durumda. Her odada ayrı birer elektrik sobası vs.. Yani vatandaşın elektriği tutumsuz bir şekilde kullandığı gözlemlediğimiz bir gerçek. Ben bu vesileyle vatandaşları elektrik tasarufuna davet ediyorum.
Elektrik kesintileri esnafı çalışamaz hale getirmiş, eğitimcileri eğitim yapamaz hale getirmiş, öğrencilerimizi ders çalışamaz duruma getirmiş ne yazık ki. Bölgesel bir sorun haline gelmiş olan elektrik sorunu vatandaşı ile devleti sık sık karşı karşıya getiriyor. Tepkilerini sokağa taşıyan vatandaş biber gazıyla muhatap oluyor ve dayak yiyor. Bazı şehirlerde vatandaş olumlu bulduğu mülki amirlere bile tepki göstermek zorunda kalıyor. Çözüm süreciyle olumlu bir imaj edinen devletin böylesi sorunlarla prestij kaybı yaşadığı bir gerçek. Vatandaşın zihninde geleneksel ve ceberrut devlet olgusu giderek tekrar oluşuyor. Oysa Yeni Türkiye’den bahsediyor hükümet.
Deniyor ki DEDAŞ özelleştirilmiş. Sahibi yatırım yapmak istemezse kimse karışamaz! Hatta DEDAŞ’ı bir bakkaliye dükkanına benzetiyorlar. Neymiş efendim, bakkal dükkanını açmazsa ya da satış yapmak istemezse yapacak bir şey yok! Hayır efendim, elektrik enerjisini dağıtan bir kurumu bir dükkana benzetemezsiniz. Sadece ticari mantıkla soruna yaklaşamazsınız. Bakkal dükkanının alternatifi var ama elektrik şirketinin alternatifi yok. Elektrik alanında devamlı bir kesinti veya yatırımın yapılamaması bütün toplumun hayatını felç ediyor. O halde ÇÖZÜM Ne? Çözüm elektriğin UCUZLAMASIIIIII! Başka yolu yok!
O zaman hükümete düşen ne? Yeni Türkiye’nin gereklerini yapmak. Halkı eknomik, sosyal anlamda rahatlatmak, bu anlamda çözüm gücü olmak. Kürt sorununun çözümü konusunda adım atan bir hükümet, elektrik sorunu ile ilgili sessizliği tercih etmesinin nedenini anlamış değil vatandaş. Bu çözümsüzlük devam ederse bölge halkının da elektrikleneceği bir gerçek. Elektriklenmiş’ bir halkla Kürt sorununa çözüm bulmak iyice zorlaşır; bilesiniz sayın yetkililer…Saygıyla