Çocuktuk, Büyüdük...

Sokakta oynarken çocuktuk biz...
Sadece sobe oynarken sağa-sola bakınırdık!
Ne solcu tanıyorduk, ne sağcı...
Ne kini biliyorduk ne dini...
Ne kindar tanıyorduk, ne dindar!
Ne Aleviliği biliyorduk, ne Sünniliği...
Ne Alevi tanıyorduk, ne Sünni...
Ne Türklük biliyorduk, ne Kürtlük...
Kiminin plastikten, kiminin de çamurdan oyuncakları vardı...
Kiminin silahları vardı tahtadan.
Yalancıktandı öldürmelerimiz...
Oyun bittiğinde sağ salim dönerdik evlerimize.
Dönerken sopadan atlara binerdik.
Tabii o zaman daha çok küçüğüz biz!
Ve büyüdük...
Demirleşti silahlar…
Bindiğimiz sopalar, cop oldu sırtımızda.
Sokaklardan çok içeride zaman geçirmeye başladık.
İçeride kaldıkça sokaktakilere de yabancılaştık.
Birçok şey öğrendik içeride...
Öğrendikçe farklılaştık.
Farklılaştıkça ötekileştik.
Öğrendiklerimizle huzursuz olduk.
Çünkü gerçekle yüzleşmiştik biz.
Öldürülenlerimiz dirilmiyordu artık.
Dünümüzden beter oldu günümüz.
Hiç bir şey eskisi gibi kalmadı
Anlayacağınız büyürken yalnız değildik.
Başka şeyleri de beraberimizde büyütmüştük.
Zira dün çocuk, bugün büyümüştük biz!
[ MB. Hedbi ]