Çocuğumun Ellerinden Tutuyorum!
Fişe bağladığımız çocuğumuzun elinden tutmanın tam zamanı. Üstelik bunu ertelemeden hemen şimdi yapalım.
''Dijital Emzik'' görevi yapan telefon ve tabletlerin çocuğumuzun dilini ve beynini esir almasına daha fazla müsaade etmeden ellerinden almanın sırası geldi. Kendi ellerimizle yaptığımız bu yanlışı kendi ellerimizle düzelteceğiz. Nasıl mı yapacağız?
Kaç defa çocuğunuzun elinden tutup yürüyüş yaptınız? Kaç defa çocuğunuzla göz teması kurup onları dinlediniz? Kaç defa beraber oyun oynadınız? Kaç defa beraber şarkı söyleyip eğlendiniz? Kaç defa beraber bir şeyler kesip biçip etkinlik yaptınız? Kaç defa? ... Cevaplarınız bir elin parmağını geçmiyorsa muhtemelen ''Hocam yeter ! Artık soru sordurma bize'' diyorsunuzdur.
Yanlış nerde?
Yanlışı elimizde telefon varken ''Çocuğum o telefonu, tableti bırakır mısın?'' dememizde yaptık.
Yanlışı çocuğun yaptıklarını görmezden, söylediklerini duymazdan geldiğimizde yaptık.
Yanlışı ''işten geldim, yorgunum. Kızım sonra, Oğlum sonra...'' deyip çocuğu ertelediğimizde yaptık.
Yanlışı onu çocuk, kendimizi büyük ( ! ) gördüğümüzde yaptık.
Biz yanlışı çocuğu yalnızlaştırdığımızda yaptık.
Yalnızlaşan çocuk, bilgisayara, tablete veya telefona sarılarak mı yaptı? Tabii ki hayır!
Çocuk duvarı karaladığında, koltuğu çizdiğinde bu eşyaları önemseyip çocuğa kızdığımız an özgüvenini kaybettirdiğimiz gibi telefona, bilgisayara, tablete sarılmasına fırsat verdik. İş yorgunluğunu bahane edip sorularına cevap vermediğimizde merakını kaybettirdiğimiz gibi dijital emziklere sarılmasına fırsat verdik. Yaptıkları şeyleri takdir etmediğimiz gibi görmezden geldik. Söylediklerini dinlemediğimiz gibi ilgi de göstermedik. Bu kadar yalnızlaştırdığımız çocuk bilgisayara,tablete veya telefona sarılmasın da ne yapsın? Çocuk bu çocuk. Önce karnını ''oyun''la doyuracaksın. Bununla beraber gelişip büyüdükçe de ''sevgi'' vermeyi ihmal etmeyeceksiniz. Çocuğu çocuk yapan hayalleridir ve oyunla hayal gücü gelişir. Telefon veya tablet yani ''Dijital Emzik''ler onu başkalarının hayalinin bir parçası yapar.
Ha, bir de onları çocuk kendimizi de şu büyük gördüğümüz durumumuz yok mu?! Bırakalım artık ''Ah, şu yeni jenerasyon yok mu yeni jenerasyon!'' deyişlerimizi. Sitem edilecek nokta onlar değil. Çünkü onları yetiştiren biziz. Bu yeni nesil bizim eserimiz değil mi? O halde artık onlardan şikayet edip bu yanlıştan onları sorumlu tutmayı bırakalım. Sürekli onlara vurguladığımız ''Siz çok şanslısınız, ne kadar da çok imkanınız var.'' demeyi de bırakalım. Çünkü biz bu kadar varlığı ve imkanı onlara avantajdan çok tehlikeli bir silah olarak kullanmasına sebep oluyoruz. O Halde hemen şimdi o elimizdeki telefonu bırakıp kendi ellimizle fişe bağladığımız çocuğumuzun ellerinden tutarak fişi çekmeye başlayalım. Farkında mısınız? Bu yüzden çocuğunuzun çocukluğunu işleyerek bir cinayet işliyorsunuz.
Tıpkı içinizde öldürmüş olduğunuz çocukluğunuz gibi. Onunla çocuk olun ve yeni bir cinayet işlemek yerine kendi çocuğunuza yeniden hayat verin. Fırsat bu fırsat ...