Çanakkale'yi geçirtmedik Ama Evimize yerleştirdik.

Başlıkla içerik farklı veya başlıkla içerik hep aynı? Olmaz.
En iyisi azcık tarih, azcık güncel olsun..
Çanakkale geçildi mi? Geçilmedi mi? Hem, geçildi hem geçilmedi.. !
18 mart 1918’i soruyorsanız, geçilmediğini küçüklüğümden beri Merhum Akif’ten dinlemiştim zaten:
“Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek. “
Hani tsunami dehşeti yaşadıya Japonya.. Hani hepimiz birkaç dakikalığına denizin karaya doğru kusmasını izledik ve şaşkınlıkla “ Kıyametin, Nuh tufanı’nın provası gibi” dedik ya…
Çanakkale anlatılır gibi değil işte… Denizin yerini insanlar, denizin taşıdığı moloz yığınlarının yerini de silahlar almıştı orda..
“Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına”.
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? diye sorup şiirine başlıyordu Mehmet Akif ve devam ediyordu:
“En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.”
Ve Çanakkale tsunamisinden kareler:
“Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Bütün bunların karşısında şaşkınlık mı? metanet mi ?
“Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!”
Sonuç: doğulusuyla batılısıyla topyekun herkes “Çanakkale geçilmez” dedi ve geçilmedi..
Madem geçemediler, Çanakkale nere? Mardin nere? Evimizde ne işleri var peki?
Ona da biz geçmeyelim hemen.. Yarına kalsın.
Sağlıcakla kalın...