Burası Hollanda değil; Ceylanpınar!
Sınırın hemen yanı başında, savaşın gölgesinde bir yer var. Orada ne silah sesleri yankılanıyor ne de barut kokusu hissediliyor. Orada toprak konuşuyor, tohumlar dile geliyor, bereket türküsü söyleniyor. Buranın Suriye olmadığını anladınız ama burası Hollanda da değil, burası Ceylanpınar. Ve bu topraklarda, Türkiye’nin geleceği için sessiz savaş veren bir kurum var; Adı TİGEM!...
TİGEM, yani Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, kulağa belki sıradan bir devlet kurumu gibi gelebilir. Ama işin içine girince, bu kurumun aslında Türkiye’nin tarımsal kalkınmasının kalbi olduğunu bizzat kurumun başındaki isim olan Hasan Gezginç beyden öğrenerek anlıyorsunuz. Hele ki Ceylanpınar gibi bir yerde, sınırın hemen dibinde, savaşın gölgesinde, bu kalp daha da güçlü atıyor. Çünkü burada sadece toprak işlenmiyor; burada umut ekiliyor, gelecek biçiliyor.
Ceylanpınar: Çorak toprakları Cennete Çeviren Eller
Ceylanpınar, Türkiye’nin en büyük tarım işletmelerinden birine ev sahipliği yapıyor. Düşünün, 1,5 milyon dönümden fazla bir arazi! Bu, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük tarım arazilerinden biri. Ama bu topraklar, öyle kolay kolay verimli hale gelmedi. Bir zamanlar çorak, susuz ve neredeyse terk edilmiş olan bu araziler, TİGEM’in çalışmalarıyla adeta yeniden doğdu. Sulama kanalları, modern tarım teknikleri ve yılların emeğiyle bu topraklar şimdi Türkiye’nin tarım deposu haline geldi.
Burada buğdaydan pamuğa, mısırdan yem bitkilerine kadar pek çok ürün yetiştiriliyor. Ama mesele sadece ürün yetiştirmek değil. TİGEM, aynı zamanda Türkiye’nin tarımda kendi kendine yetebilmesi için çalışıyor. Yerli tohum üretimi, hayvancılıkta genetik ıslah çalışmaları ve modern tarım tekniklerinin yaygınlaştırılması gibi konularda öncülük ediyor. Sperm bankasından sertifikalı tohumculuğa, damızlık yerli ırklardan, toprağın ıslahına kadar yani TİGEM, sadece yörenin değil, ülkemizin de geleceğini inşa ediyor.
Sınırda Umut Nöbeti
Ceylanpınar’ın bir diğer özelliği de, Suriye sınırına sıfır noktasında yer alması. Bir yanda savaşın yıkımı, diğer yanda toprağın dirilişi.
Bu zıtlık, TİGEM’in çalışmalarını daha da anlamlı kılıyor. Çünkü burada yapılan her iş, sadece Türkiye’nin tarımsal kalkınmasına değil, aynı zamanda bölgedeki insanlara da umut oluyor. Ceylanpınar’da çalışan mühendisinden çobanına idarecisinden sulamacısına varana kadar binlerce insan, bu topraklardan ekmek yiyor, çocuklarını okutuyor, geleceğe umutla bakıyor.
Ceylanpınar’da TİGEM’i yerinde ziyaret eden Sinan Burhan Bey’in dediği gibi, “Burası Hollanda değil, burası Ceylanpınar.” Ama belki de Hollanda’dan daha değerli. Çünkü burada sadece tarım yapılmıyor, burada bir milletin bağımsızlık mücadelesi veriliyor. Tarımda dışa bağımlılığı azaltmak, yerli üretimi artırmak ve bu toprakların bereketini tüm ülkeye yaymak için gece gündüz çalışılıyor.
Toprağın Gücü, Milletin Gücü
TİGEM Genel Müdürü Hasan Gezginç beyden dinlediğimiz TİGEM’in Ceylanpınar’daki çalışmaları, bize bir gerçeği hatırlatıyor: Toprak, bir milletin en büyük gücüdür. Eğer toprağınıza sahip çıkarsanız, eğer onu işler, ona emek verirseniz, o toprak size karşılığını fazlasıyla verir. Ama toprağı ihmal ederseniz, sadece bereketinizi değil, bağımsızlığınızı da kaybedersiniz.
Bugün dünya, gıda krizleriyle boğuşuyor. Tarım, artık sadece bir ekonomik faaliyet değil, aynı zamanda bir stratejik güç. İşte bu yüzden TİGEM’in çalışmaları, sadece bugünü değil, yarını da kurtarıyor. Ceylanpınar’da atılan her adım, Türkiye’nin geleceğine yapılan bir yatırımdır.
Sözün özü: Bereketin Türküsü
Ceylanpınar, bize bir şey öğretiyor: Umut, en zor şartlarda bile filizlenebilir. Savaşın gölgesinde bile toprak bereketini sunabilir. Yeter ki ona emek verilsin, yeter ki ona inanılacak bir gelecek sunulsun. TİGEM, bu inancın adıdır. Ceylanpınar ise bu inancın vücut bulmuş halidir.
Bu yüzden, Ceylanpınar’a sadece bir tarım arazisi olarak bakmayın. Orası, Türkiye’nin geleceği için verilen sessiz bir mücadelenin cephe hattıdır. Ve bu mücadele, hepimizin geleceği için kazanılmak zorundadır. Çünkü bu topraklar, bizim en büyük mirasımızdır. Ve bu mirasa sahip çıkmak, hepimizin boynunun borcudur.
Editör: Mehmet Nezir Güneş