Bölgede Tarımsal Yapı ve Üretimi
İlk yazıma bölgesel değil de genel coğrafyamızı ele alarak başlamamın siz değerli okurlara daha faydalı olacağını düşündüm.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi tarımsal alanları geniş olan bir bölgedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde % 24.5 oranındaki ekili-dikili alanların;% 19'u ekili alanlara, % 5.5’ i ise dikili alanlara ayrılmıştır. Ekili alanların% 86’sında tahıl, % 7’sinde baklagiller, % 2’sinde endüstri bitkileri ve % 5’ inde diğer ürünlerin tarımı yapılmaktadır.Bölge, genellikle geçirgen taşlardan oluşmuş bir zemine, yağışlı ve soğuk olmayan bir kışa, sıcak ve kurak bir yaza sahiptir. Buna göre, bölgede, özellikle yazın su ihtiyacı az olan bitkilerin daha çok yetişeceği açıkça anlaşılmaktadır. Fakat bölge içinde farklı zemin, topografya, yükselti, su ve beşeri şartlar gösteren yöreler yer alır, işte bu farklılıklar, bölgede, kültür bitkilerinin dağılışında etkili olur.
Bütün Türkiye’de olduğu gibi, Güneydoğu Anadolu Bölgesindede, ekili alanların büyük bir kısmı tahıl tarımına ayrılmıştır. Bölgedeki ekim alanları içinde tahılın payı % 86’yı bulur. Tahıl ekiminde insanın en önemli gıda maddesi olan buğday tarımı başta gelir. Fazla sıcaklık isteyen, yaz yağışlarını sevmeyen, alüvyal ve volkanik materyalden oluşan topraklardan hoşlanan buğday, bölgenin bütün yörelerinde yetiştirilen bir üründür; fakat en çok Şanlıurfa yöresinin Güneyinde, Suruç, Altınbaşak (Harran) ve Ceylanpınar ovalarında, Gaziantep yöresinin Güneyindeki Tilbeşar ovasında, Diyarbakır Havzasının alüvyallı topraklarında ve Mardin Eşiği’ nin Güneyindeki düzlüklerde ekilir. Şanlıurfa’yı bölgede sırayla Diyarbakır, Mardin, Gaziantep, Adıyaman ve Siirt illeri izler Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Türkiye yıllık ortalama buğday üretiminin % 10 kadarını sağlamaktadır. Bölgenin küçüklüğünü göz önüne aldığımızda, buğday üretiminde coğrafyamızın ülkemizde önemli bir yeri sahip olduğunu görmekteyiz.Bölgemizde, tahıl tarımında, buğdaydan sonra 2. sırayı arpa almaktadır. Tahıl çeşitleri arasında toprak, nem ve sıcaklık yönünden kanaatkâr olan arpa, yine de buğday tarımının çok yapıldığı Güney bölümlerde yaygın olarak yapılmaktadır. Türkiye yıllık ortalama arpa üretiminin % 14’ ü coğrafyamızın topraklarında sağlanmaktadır.Bölgede, diğer tahıl çeşitleri olan çavdar, yulaf, mısır, darı ve pirinç, buğday ve arpaya nazaran daha az ekilip ve üretilmektedir.
Bölgede ekili alanlar içinde 2. sırayı baklagiller tarımı almaktadır. Ekili alanlarının % 7’si baklagillere ayrılmıştır. Kırmızı mercimek ekimi baklagillerin başında gelmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Türkiye’nin kırmızı mercimek ambarı sayılır.Akdeniz ikliminde çok iyi yetişen, volkanik kökenli toprakları seven ve fazla emek istemeyen mercimek ekimi, bölgenin bütün yörelerinde görülmektedir. Fakat,bölgede mercimek en fazla Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerinde üretilmektedir. Bu illeri üretimde sırayla Gaziantep, Adıyaman ve Siirt illeri izlemektedir. Baklagillerden fiğ, burçak, nohut, bakla ve fasulye ekimini de bölgemizde görebiliriz. Fakat bunların ekimi mercimeğe nazaran çok azdır.
Su faktörünün olumsuz etkisi nedeniyle endüstri bitkileri, üzüm ve antepfıstığı dışında, meyve ve sebze tarımı bölgede gelişememiştir. Bölgede, akarsu boylarına ve doğudan batıya doğru gidildiğinde tarımda çeşitlilik görülür.Bölgede, ekstansif bir tarım şekli görülmektedir. Bundan dolayı elde edilen ürünlerde verim oldukça düşüktür. Bu verim düşüklüğü, tarımda makineleşmenin az olması,yeterince gübreleme işleminin olmaması, hastalık ve zararlılarla mücadele edilemeyişi ve bölgede küçük arazi mülkiyetinin hâkim oluşu gibi sebeplerden ileri gelmektedir.Peki bu durumların tarımsal üretime engel olmaması için nelere dikkat edilmeli?
Tarımın yapılacağı alan seçilirken üretilecek olan ürünün alanla uyumuna, iklim isteğine,yetiştirme şartları ve imkanları gibi durumlar göz önünde bulundurularak adım atılmalıdır.
Sonuç olarak; bölgemiz tarımsal üretimde çeşitliliği fazla olan bir bölgedir yapılacak olan yeni tarımsal düzenlemeler, çalışmalar, katkılar ile gayet verimli ve kaliteli bir tarımsal üretim sağlanabilir.
Editör: Şilan Ecevit