Birkaç Bedenden : ...

KÖŞE YAZISI

                                        Hımm Hee ! Hımm Hee !       
 
        Mardin'de eli öpülecek kadınlar bu değerlerin bilincinde olan erkeklerle sosyal hayatın canlanmasına çalışmıştır evinde,sokağındaki çeşmede,yerini hala hatırlayıp yanından geçerken tokmaklarla bulgurun birlikte dövülmesinde soluk alırken iki bedenden tek nefeste çıkan gür ve ahengte ''Hımm hee ! hımm hee !'' Kadim kentin bir mahallesinden birkaç bedenden/bedeninden kulaklarda kalan seslerinden/güçlerinden 'cırın' a (dibek'e,soku'ya) inen darbelerden kendini tekrarlayıp iz bırakanlardan başlamak.
         Meymé Razé,Ayşé Çıkkızé,Ğelé Bedo,Ğelé Neso,Nazo'l Cimcim bunlar sadece bir muhitten aynı mahalleden farklı kültürlerden olmasına rağmen Arapça lehçe ve ağızları farklı Rajné(Üçkavak'tan)den,Kamışlı-Amudé-Deyr il-Zor/Suriye'den hatta Irak'tan geldiklerini anlatan bir araya geldiklerinde sevgi ve saygının,insan olmanın öncelik kazandığı/tadlandığı peteklere dönüşürdüğü bu sohbetler Meymé Razé'nin cebinden birer şeker olup bu muhteremlerle çocukların ağızlarında kanatlı sözlere dönüşüp,erir/uçuşurdu adeta farkında olamayanların yanıbaşından duyarlı/duygulu yüreklere bu mahalleden :
                        '' Kun keme'l ı'nip mistivi / Velev inheres(t) y(t)ıpke heli.''
                                ( Olgun üzüm gibi kal / Ezilse(n) bile tatlı kalır(sın) )
                                                                                  Arap Atasözü
         Kars ya da Muş'tan on üç-on dört yaşındayken ''muhacir'' diye bilinen sonradan müslüman olan tek kollu Ğelé Şemmé 'yi Ulucamii avlusunda sarılı kilimlerin üzerinde ağlamaklı,çaresiz ve yeni mekanında kimliksiz Şemmé 'yi Mardin Belediyesi'nde çavuş olarak çalışan Şükrü Amca,Şemmé 'yi yanına alarak ömrünün sonuna kadar çocuklarına hizmette kusur etmeden Teker Mahallesi'ne değer katan kadınlar arasına katılmıştı rahmetli bir kaç kimlikle(?)
        Ateşimiz mi yükseldi,halk diliyle ' Bademcikler mi düştü ? ' rengimiz mi soldu varsa yoksa Ğelé Bedo,güler yüzüyle,güven verici yaklaşımıyla doktora ulaşmanın ekonomik olmadığı yıllarda bir tür psikolojik tedavi yöntemi işlevi görürdü Ğelé Bedo kendine Şéğ demeden,kandırmadan/koparmadan insanlardan. 
       Çeşme başında kendini akıllı görüp,sıra kapmaya çalışanları uyarmakla kalmayıp bir diğerinin haklarını kendi hakkıymış gibi savunmaya çalışan,Suriye'den gelen Ayşé Çıkkızé.
       Oğluyla merdiven altlarındaki küçük tek odalı evde yoksulluk içinde ayakta kalmayı başaran bir anneydi Ğelé Neso,Mardin Teker Mahallesinin fırın yokuşunda.
       'Cimcimé ' Arapça'da kafatası anlamına gelir;kendine herhangi bir konuda sorulup aldıkları dolu dolu yanıtlardan dolayı kocabaşlı görünümü nedeniyle mahleli kendine 'Nazo'l Cimcim' demiştir şehriye kesilen tabak başlarında,bedende.
                                     '' Min ras ıl-asfor moy'sér keliyyé.'' 
                                ( Serçenin kafasından kavurma olmaz.)
                                                                  Arap Atasözü
        Onunla merhabalaşırsınız,geçerken bir sizi tanımaya görsün ! Bakarsanız gözlerine kapaklar aşağıya doğru dinleniyormuşçasına inmeye ve açılmasıyla beraber çocukluğu-nuzu ve baba oluşunuzda eşinize nasıl da refakat ettiğini hiç unutmadan çocuğunuzun kundağıyla tartısının '' İki kilo iki yüz gram '' olduğunu anlatan yetmiş yaşına kadar 'mama' bugün için 'Meymé Makbule' dediğimiz doksan sekiz yaşında bildiğimiz bir başka güzelimiz,değerimiz tıpkı diğer adlarını acizliğimizden ve ilgisizliğimizden sayamadığımız onlarca,yüzlerce kadın gibi.
                SALDIRILARDA YAŞAMLARINI YİTİREN KADINLARIN ANISINA
        Kadınlara ve savunmasız insanlara yönelen her türlü şiddetin ve saldırganlığın nedeni ne olursa olsun haklı bir gerekçeye/gerekçelere dayandırılamaz !..
        Bu tür eylemler ya da provokasyonlar,sorunların yaşandığı birçok yerde olmuyor değil elbette,buna rağmen çözüm arayışlarına ve barışın inşaasına engel oluşturmaması gerekir.
  '' Velev il-carra inkeserit,/ ha ıl-carra indekkit fil hacara;/U-ha il-hacara indekkit fil carra''
                  ( Testi kırıldıysa madem, / ha taş testiye / ha testi taşa.)
         Samimi çözüm arayışlarına katkı sunmak için,ortalığı 'velveleye' verecek her türlü kışkırtmalara,kendini kaybedip sayfasını-sitesini,gazetesini ya da tv kanalını saldırıların cephesi haline getirenlerin bir an önce sağ duyulu olup;ellerindeki galonları bırakmaları gerekmiyor mu ?
         Barışı inşa etmek,onlarca kavgada binlerce cinayeti önlemek anlamına geliyorsa ne duruyoruz öyleyse ?
        Önce diyalog
        Karşılıklı güvenceler !..ve insan yerine konulmak ;
        Çok mu ?..