diorex

Bir Zamanların Mardin Lisesi Hocaları

Bir Zamanların Mardin Lisesi Hocaları

Gençlik denen başı dumanlı yaşların, hayatı ve aklı es geçen uçarı zamanlarının en güzel sahnelerinden birisiydi Mardin Lisesi.

Gelecek, meslek ve ekmek kavgasının farkında olmadan; bedenin fırtına, aklın ise lodos olduğu nice doğma büyüme Mardinliyi, bağrına basan ana çatılardan en güzeliydi O…

Her kesimden herkesi kıt imkanların zorlu eğitim koşuşturmacasında; önce bilinç sonrasında ise insan olmanın utanma duygusuyla buluştuğu, en güzel duraklardan biriydi O.

Kimler geldi kimler geçti sözünün derinliğinde, anı dizgimden bir filim şeridi gibi geçen ve kendilerinden bahsedilen onca hocanın er meydanı olan Mardin Lisesi…

Seksenli yıllarda lise müdürlüğünü yürütürken sert tavırları ve duruşu nedeniyle Eşrefpaşalı lakabıyla da anılan, sevgili Ziya Aydın…

Hanımefendilik sıfatını, konuştuğu İstanbul Türkçesiyle süslerken edebiyat öğretmenliğini edebi kişiliğiyle buluşturan. Ortaokul 1. Sınıfta yazdığım bir kompozisyona tam not verip yüksek sesle okutturarak örnek gösteren, sevgili hocam Bedia Aydın…

İstiklal marşının okunması anındaki en küçük bir ciddiyetsizliğe dahi müsamaha göstermeyen, resmi tören yürüyüşlerinde değme askeri personele taş çıkartacak askeri adımlamaları sergileyebilen tavrı. Boks sporuna olan tutkunluğu kadar, içindeki insan sevgisiyle müdür başyardımcısı olan, sevgili Selim Mungan…

Prof.Dr. Aydın Ayaydın ve Prof.Dr. Kemal Baysal gibi değerleri 1967 yılından 80 e kadar edebiyat öğretmeni kimliğiyle yetiştiren. 80-84 yıllarında Milli Eğitim Müdürlüğü yapmak kadar diğer derslere de girip ders açıklarını kapatmaya çalışırken aynı zamanda bir pedagog ve sosyolog olma becerisini de sergileyen. İlk test tekniğini uygulamak kadar, fotokopinin olmadığı dönemde liseye ilk teksir makinasını kazandıran. Hatta bu durumu Gutenberg’in matbaayı icat etmiş olması kadar değerli bulduğunu dillendiren, sevgili Sadri Ensari…

Kendisinden daha önceleri ‘Bir Tebeşir Kokusu’ adlı yazımdan kişisel olarak özel bahsettiğim. Matematiği bir bilim olmanın dışında Mardinli çocukların ekmek kapısının enlem ve boylamı nezdinde görüp, onları bu ekmek davasının koordinatlarında tutmak için insanüstü bir gayret sergileyen gaflet kovucu, sevgili hocam Abdulrezzak Dabakoğlu…

Dönemin meşhur dizisi olan ve basketbolu ülke gençliğine sevdiren ‘Beyaz Gölge’ adlı dizinin başkahramanı olan Kuliç lakabını uzun boyu dolayısıyla taşıyan. En kızgın olduğu anda dahi kalbinin gülümsemesi yüzüne yansıyan, yıllarca müdür yardımcılığı daha sonra da müdür olarak görev yapan, sevgili hocam Enver Bilbay…

Türkçe öğretmenliğini öğrencinin pedagojik gelişimiyle süsleyen, bir öğretmen olmak kadar saygınlığı yitirmeden, hem bir abla, hem bir hoca hem de bir arkadaş kimliğiyle taşımanın maharetini yüreğime kazıyan, sevgili hocam Sevim Çiftçi…

Gündelik olanla olmayanın dahi tam olarak farkında olmadığımız yıların tarih derslerinde, kendine özgü üslubu ve yaklaşımlarıyla ‘Tarihin Babası Tahir’ sıfatıyla tanımlanan, sevgili hocam Tahir Ensari…

İnkılap Tarihi derslerini sevdirdiği kadar ağırbaşlılığıyla dikkat çeken. Sol eli pantolon cebinde ders anlatırken dönemin revaçta olan erkek artistleriyle özdeşleştirilen, sevgili hocam Yahya Özdener.

Sınıfın her yerini aynı anda duyup, aynı anda görebilen. Ani ve seri hareketleri kendine yakıştıran hareketlerle sergileyen. Branş ders hocalarının olmadığı dönemde girdiği psikoloji dersinde ‘bu konuda beni test etmeye çalışanı perişan ederim’ diyerekten ne kadar bildiğini bilen, sevgili hocam Sabahattin Özer (Kabbube).

Disiplin ve öğretmen ciddiyetini birçok şeye Fransız olunan dönemlerin Fransızca hocası olarak hakkıyla temsil eden, sevgili Suzan Kermoğlu.

Olay ve konulara duyarlılığını yaklaşımlarıyla çözen, öğretmenliğin ağırlığını taşıdığı kadar örnek olmanın derinliğini de sergileyen, sevgili hocam Talia Özsüer.

Yazmakla bitmese de hafızamda hep güzel anılarla yer etmiş olan…

Fizik de Hıdır Güloz, Matematikte Cemil İnan, İngilizce de Aysel Efe ile Ayşe Yılmaz, Fen Bilgisinde Burhan Şatana…

Arkadaşlık ve dostluk hislerinin yitirilmeye yüz tuttuğu.

Yavan tanışıklıkların yüzeysel ilişkilere dönüştüğü.

İçimize daha modern dünyanın cinlerinin kaçmadığı o yıllarda.

Henüz yön duygumuz gelişmemişken, yol bulmaya çalıştığımız yaşantıların o insan sıcaklığında…

Mağrur olsa da bunu kibirle karıştırmayan…

Kadim şehrin kadim Lisesinde…

Hepiniz iyi ki vardınız.

Yorum Yaz