Bir Zaaf Çukuru: Cimrilik
Allah’ın adıyla…
Her insanın mutlaka bazı zaafları vardır. Kimi zaaflar genetik olup kimi zaaflar daha sonra aile veya çevrenin etkisi ile insanda vücut bulurlar. Cimrilik de bu zaaflardan biridir.
Cimrilik sadece mal ile olan cimrilik değildir. Her insanın cimriliği farklı olabilir. Önemli olan bir insanın zaaflarında ısrarcı olmaması ve elinden geldiği kadar zaaflarını müspet olarak değiştirmeye çalışmasıdır.
Peygamber efendimizin tabiri ile bir Müslüman’da bulunmaması gereken cimrilik zaafı bugün birçok insanda bulunmaktadır. Cimrilik hasleti zamanla dünya sevgisine dönüşmekte, manevi olarak da birçok tahribata yol açmaktadır.
Değerli bir âlim olan Ahmed Muhtar Büyükçınar Hayatım İbret Aynası adlı kitabında cimrilikle ilgili bir anısını şöyle anlatıyor. “…Gaziantep’te Şeyh Camii’nin hücresinde birkaç talebemle ders yapıyorduk. Kapı çalındı. Kapıyı açınca ihtiyar bir adam; “Evlat, bir iki gün misafiriniz olabilir miyim” dedi. “Buyur amca misafir Allah’ın misafiri. Hoş geldin safa geldin.” Dedim. Misafirim şen görünüyordu. Akşama güzel yemekler ikram edince daha da neşelendi. Yatsıdan sonra dışarı çıktı geldi, birden neşesi söndü, sevinci sıkıntıya dönüştü. Biraz sonra yine dışarı çıktı. Dönüşünde suratı asık, daha sıkıntılı idi. Bir daha gitti geldi, iyice tedirginleşti. Tekrar çıkınca halinden şüphelendim. Talebemden birine, nereye gittiğini gözetlemesini söyledim. Meğer her seferinde tuvalete gidiyor, o da yirmi kadar tuvaletten aynı tuvalete giriyormuş. Hatta gittiği tuvalet kapalı ise, açık duranlara gitmiyor, onun boşalmasını bekliyormuş. İshal olabilir mi? diye düşündüm, olamaz dedim. Adamcağızın haline iyicene meraklandım. Nihayet talebelerim gidince Hacı Beyle baş başa kalınca bilmece çözüldü, ağzından baklayı çıkardı.
—Hacı amca! Gündüz şen ve neşeliydin. Akşam olunca birden bozuldun. Neyin var? Yoksa rahatsız mısın?
—Evladım! Sen benden çok yaşayacakmışsın. Sen sormasaydın ben sana derdimi açacaktım. Doğru diyorsun. Gündüz neşeli idim. Çünkü dokuzuncu haccımdan dönüyordum. Buraya gelince tanımadığın halde bana gösterdiğin yakınlık beni duygulandırdı. Fakat akşamdan sonra huzurum bozuldu. Çaresiz derde düştüm.
—Ne oldu? Yoksa canını sıkan bir şey mi yaptık.
—Yok evladım. Sizden çok memnunum. Allah razı olsun. Sana derdimi anlatayım: Hükümetimiz hacca pasaport vermediği için, başkalarının yaptığı gibi bende hududu kaçak geçiyor, Suriye pasaportu ile gidiyordum. Her seferimde hududu geçerken ‘beni yakalar üzerimi ararlar, paramı alırlar’ diye altınlarımı yutuyordum, sonra tuvaletimi yaparken çıkıyordu. Bu seferimde de sabaha karşı hududu geçerken altınlarımı yuttum. Akşama kadar tuvalete çıkmadım. Akşamdan sonra çıktığımda altınlar çıktı. Ama yarısını buldum, gerisini bulamadım. Bir kaç kez gittim, rastlayamadım. Bir de sen arasan diye rica edecektim. Bilmem ricamı kabul eder misin?
—Amca sana her türlü hizmeti yaparım. Fakat bunu yapamam. Bir kaç defa arayıp bulmadığına göre, tuvaletin çukuruna gitmiştir. Artık onu sen bulabilirsin, ne ben, ne de başkası. O altınlardan ümidini kes.
Belki hac yolunda birine cimrilik yapmışsın da onun için Allah seni cezalandırmıştır. Buna da razı ol, tuvaletin çukuruna altınlarla birlikte sen de düşebilirdin deyip misafirimi uğurladım.
Evet, örnekten de anlaşılacağı üzere dünya malı imtihandır. Allah yolunda infak edilen mal veya her ne ise insanı aziz eder. Allah yolunda verilmeyen ise insanı zelil eder. Cimrilik ise insanı hem bu dünyada hem de ahrette hüsrana uğratır. “Şeytan fakirlikle korkutarak size cimriliği, kötülük işlemeyi emreder. Oysa Allah size kendi katından bağışlama ve bol nimet vaadeder. Allah'ın lütfü geniştir, O her şeyi bilir.”(Bakara 268)
Yüce Allah hepimizi cimrilik afetinden ve tüm kötü hasletlerden bizleri uzak eylesin.
Selam ve dua ile…