Bir muştuydu doğuşu...

KÖŞE YAZISI

Bu gün kendisine ittiba etmekle üstün bir şerefe payidar olmuş alemi İslam ve insan olma vasfına nail olmuşlar için tarihi müstesna bir gündür. Zira bu gün, gözler semaya kilitli gelişine hasret iken gidişine bir türlü alışılamayan kutlu İslam peygamberinin dünyayı şereflendirdiği kutlu doğuşunun yıl dönümüdür. 

            Körpe dillerde medet, avuçlar semaya açık insanlık gelişine intizardaydı. Zira selefi Hz. İsa (a.s.) geleceğini şu ilahi sözlerle müjdeliyordu. ‘‘ Yine bir zamanlar Meryem oğlu İsa’nın; ‘Ey İsrailoğulları! Elbet ben, tevrat’tan bana kadar gelen tüm hakikatleri ve benden sonra gelecek Ahmed adındaki bir elçiyi müjdelemek için size gönderilen Allah elçisiyim’dediğini hatırlatıyordu.       ‘’

            Ve kutlu muştu miladi 571 yılının nisan ayında dünyayı şereflendiriyordu. İnançsızlığın izbelerinde kurtuluşu yapay ve cılız yıldızın kuyruk kıvılcımında arayanların dünyasına bir güneş gibi doğup yapay yıldızları nuruyla söndürüyordu.

            Nisan ayında doğuyordu kurak gönüllerin şak şak olmuş topraklarına. Ölü toprağı dirilten nisan yağmurları gibi diriltiyordu fıtrat rotasından sapıp delalet çukurlarında gaflete düşenleri. Uzun bir fıtrat döneminde nadasa terk edilmiş gönüllerde bahar çiçeklerinin açılmasına vesile oluyordu kutlu doğuşuyla.

               Fıtrat devri baya uzamıştı. Gelmeliydi, bozulanı düzeltmek, tahrif edileni aslına döndürmek, yoldan sapanları yola getirmek için gelmeliydi. Azgın bir azınlığın rahatını bozup alemi rahatlatmak için gelmeliydi. Nitekim bu bekleyiş Cafer bin Ebi Talib’in Habeşistan kralı Necaşi’ye söylediklerinde tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkıyordu.

‘‘ Ey hükümdar, biz cahil bir millet idik, putlara tapardık, laşe yerdik, fuhuş yapardık. Akrabalara küserdik, komşuluk hakkını gözetmezdik. Zayıf, kuvvetlinin esiri idi.’’

            Gelmeliydi, Allah yokmuş gibi davrananlara Allah’ın varlığını ispatlamaya, hayatı tek kutuplu bir dünyadan sayıp sorguyu hesaba katmayan hesapsızlara, çift kutuplu bir hayatın hakikatini bildirmeye geliyordu.

Gelmeliydi, semavi dinlerin tahrif edilmiş ilkelerini aslına döndürmek için geliyordu.

Gelmeliydi, Hıristiyanlaşan İsevileri, Yahudileşen Musevileri sapkınlık ve gazaba uğramışlıktan kurtarmak için geliyordu.

Gelmeliydi, Zerdeştin dinini tahrif edip, kurtuluşu ateşe tapmakta arayan ateşperestlerin ateşini söndürmeye geliyordu.

Gelmeliydi, Allaha kul olma yerine kendi gibi kullara kul olanların kulluk zincirlerini kırmaya geliyordu.  

Gelmeliydi, varlığı yoktan var eden Allahın vahdaniyet ve rububiyetini öte aleme münhasır kılanlara Allah’ın hem dünyanın hem de ahretin rabbi olduğunu bildirmeye geliyordu.

Gelmeliydi, Allahtan başka sahte ilahçıklara tapan ve acıktıklarında başını yedikleri tanrılarını Allah’la arasında aracı kılan Arabistan’ın ağzı salyalı, gözü dönmüş müşriklerine İbrahim’in Hanif dinini öğretmeye geliyordu.

Gelmeliydi, ahlaken çökmüş, ahlaksızlığın izbelerinde yuvarlanıp duranlara ahlak medeniyetinin öğretisini yaşayarak öğretmeye geliyordu.

Gelmeliydi, cehaletin lağımlı bataklıklarında yuvarlanıp duranlara  İKRA ile medeniyet, ilim ve irfan dersini vermeye geliyordu.

Gelmeliydi, hak ve hukukları feodal yapının necis  çizmeleri altında çiğnenmiş kadınların ve tek suçu kız olarak doğdukları için diri diri toprağa gömülen kızların gasp edilmiş haklarını kendilerine iade etmeye geliyordu.

Gelmeliydi, mal ve mülk sahibi olmayı yegane tefahür sayanların yüzüne, mal ve mülkün mal değil emanet olduğu gerçeğini Allah’ın yeryüzündeki halifesi insana hatırlatmaya geliyordu.

Gelmeliydi, ırka, soya ve aşiret esaslarına dayanan köhnemiş şeytani taassupçuluğunun melanetini ayaklar altına alıp gerçek erdemliliğin takvada olduğunu bildirmeye geliyordu.

Gelmeliydi, zulmün paslı çarkları arasında can çekişen mazlumların, hür doğmuşken köleleştirilenlerin arşı ilahiyi inleten Meta nasrullah nidalarına Ela inne nasrallahi kerib umudunun gerçekleşeceği müjdesini vermeye geliyordu.

Gelmeliydi,

Ve Geldi,

Bu gün ümmet olarak Allaha ne kadar şükretsek azdır. Zira bize öyle bir kutlu önder gönderilmiş ki, her iki dareynde kurtuluş rehberi olarak yeter ve artar.

Öyleyse gelin, bu gün dosta düşmana O(s.a.v)’na olan bağlılığımızı dilimizle haykıralım, yüreğimizle hissettirelim ve yaşamımızla kanıtlayalım. Bir kez daha O(s.a.v.)’na olan ümmet olma bey’atimizi yenileyelim.

İzindeyiz ya Resulallah