Besmelenin Önemi
“Allah’ın adıyla başlanmayan her anlamlı iş, bereketsiz ve sonuçsuzdur.”
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…
Besmele, helâl bir işe başlarken, Allah'ın adını anmak ve bu adla işe başlayarak işin hayırlı ve bereketli olması için dua anlamına gelir.
Besmele çeken şöyle demiş olur: "Ya Rab, şu an bir iş işleyeceğim. Senin ismini anıyor ve iznini istiyorum." O yüzden haramlara besmele çekilmez. Helal ve hayırlı işler Allah'ın adıyla ve O'nun emir ve müsaadeleri doğrultusunda yapılan işlerdir. Besmele, Müslümanın elini attığı her işte, adımını attığı her yolda Allah ile beraber olduğunun, O’nun yardımıyla iş yaptığının şuurunda olmasını sağlar.
Besmelenin her işte sürekli tekrar edilmesi, Allah’ı zikir olduğu gibi, Müslümanın Allah’la rahmet üzerine iş yapacağına, O’nun izin verdiği şekilde davranacağına dair sözleşme yenilemesidir.
Kur’an-ı Kerîm’de bir peygamberin bir kraliçeye yazdığı mektubu anlatan muhteşem bir kıssa vardır ve bu kıssada besmelenin kadim tarihine dair önemli bilgiler yer alır. Kıssa özetle şöyledir:
Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan muazzam bir ordu, büyük bir düzen ve disiplin içinde yola koyulmuşlardı. Karınca vadisini henüz geçmişlerdi ki, ordunun kudretli komutanı Hz. Süleyman, Hüdhüd isimli kuşun orada bulunmadığını fark etti. “Hüdhüd’ u niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” diye sordu etrafındakilere. Ancak kimse onun nerede olduğunu bilmiyordu. Kendisine haber vermeden uzaklaşan bu kuş, Hz. Süleyman’ı çok öfkelendirmişti. “Eğer bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmezse, ya onu ağır bir şekilde cezalandıracağım ya da kafasını keseceğim.” dedi oradakilere.
Neyse ki, çok geçmeden Hüdhüd Hz. Süleyman’ın yanma çıkageldi. Üstelik kendisini affettirecek önemli bir haber getirmişti ona. “Senin bilmediğin bir şey öğrendim. (Yemen taraflarındaki) Sebe’den sana sağlam bir haber getirdim.” dedi ve şunları anlattı, Hz. Süleyman’a: “Ben, Sebe’ halkına hükümdarlık eden, kendisine her şeyden bolca verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadın gördüm. Onun ve halkının, Allah’ı bırakıp güneşe taptıklarını gördüm. Şeytan, onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve böylece onları yoldan çıkarmış. Bu yüzden de onlar doğru yolu bulamıyorlar.” Bunun üzerine Hz. Süleyman, Hüdhüd’e, “Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız.” dedi ve ona bir mektup vererek, “Benim şu mektubumu götür ve onlara ver, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.” diye emretti.
Hüdhüd mektubu alıp vakit geçirmeden Sebe’ kraliçesi Belkıs’a ulaştırdı. Mektubu alan Belkıs, halkının ileri gelenlerini toplayarak onu okumaya başladı. Mektubun ilk cümlesi şöyleydi: ‘İnnehü min Süleymâne ve innehü bismillâhirrahmânirrahîm” (Mektup Süleyman’dandır ve Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlamaktadır.) Neml, 27/17-30.
Kur'an’da anlatılan bu çarpıcı hikâye, İslâm'ın en önemli sembolle rinden olan besmelenin ne kadar uzun ve köklü bir tarihe sahip olduğunu gösterir bizlere. Hatta bu kutlu cümle, Hz. Süleyman'ın mektubundan önce, Hz. Nuh’un dilinde de görülür. Kendisine iman edenleri tufandan kurtarmak için onlara gemiye binmelerini söylediğinde, Hz. Nuh’un dudaklarından besmele dökülür: “Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ” (Geminin yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır.) durması da Allah’ın adıyladır.(hud,41)
Besmele, genel anlamda hayırlı her işin başında Allah'ın adım hatırla manın, özelde de “Rahmân ve Rahim olan Allah’ın adıyla” anlamına gelen “Bismillâhirrahmânirrahîm” cümlesinin adıdır. Her meşru ve anlamlı işin ' öncesinde besmele çekmek, peygamberler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılan bir prensiptir.
İslâm'ın varlık, bilgi ve değere bakışını şekillendiren besmele, kulluk bilinciyle hayatı anlamlandırır. İster dünyevi ister uhrevi olsun, bir Müslüman her meşru ve anlamlı işinin öncesinde besmeleyi okuyup Allah’ı anmakla, Allah Teâlâ’nın ilâhlığını (ulûhiyetini), kendisinin de kulluğunu (ubudiyetini) ifade etmiş olur.
Müslüman besmele çekmekle, “Kendi adına veya başka bir varlık adına değil, sadece Allah Teâlâ adına, Onun rızasını kazanmak umuduyla ve O’nun izni çerçevesinde bu işi yapmaya başlıyorum.” demiş olur. Diğer yandan besmele için Yüce Allah’ın doksan dokuz ismi içinden özellik le “Rahman” ve “Rahîm” isimlerinin seçilmiş olması son derece anlamlıdır. Besmele çeken bir mümin, Allah Teâlâ’nın engin rahmet ve merhametini ifade eden bu isimleri söylemekle, bütün söz ve davranışlarında rahmet ve merhameti prensip edineceğini ilân etmiş olur. Ayrıca yaşantısına Allah'ın Rahman ve Rahîm isimlerinin tecellisini ümit eder. O’nun rahmet ve merhameti sayesinde hem dünya hem de âhiret mutluluğunu temenni eder. Yap maya koyulduğu hayırlı ve anlamlı işe güç yetirebilmesi için gerekli olan takati, Kâdir-i Mutlak olan Rabbinden niyaz eder. Kendisinin her an O’nun yardımına muhtaç olduğunu itiraf eder. Bu samimi ve derin kulluk bilinci sebebiyle de merhametlilerin en merhametlisinin yardımını celp eder.
Besmelenin müminler için önemini anlatan bir hadisinde Allah Resulü şöyle buyurur: “Bismillâhirrahmânirrahîm ile başlanmayan her anlamlı iş, bereketsiz ve sonuçsuzdur.” Hadisten anlaşıldığına göre, anlamlı her işin ve sözün başlangıcında Yüce Allah’ın hatırlanması, o işin manevî değerinin ve bereketinin artmasına, ayrıca hayırlı ve güzel şekilde neticelenmesine vesile olur. Besmelenin okunmadığı işler ise, bereketten mahrum ve güzel sonuçlardan uzak olur. Şu hâlde besmele, her hayrın anahtarıdır.
Resül-i Ekrem’in hayatında besmelenin son derece geniş bir kullanım alanı vardı. Allah Resulü evden çıkarken, mescide girdiği ve mescitten çıktığı zaman besmele ile dua okurdu. Abdest alınacağı zaman besmele çekilmesini sıkı sıkıya tembih eder, namazda besmele çekmeyi de ihmal etmezdi. Bineğine binmek için ayağını üzengiye basınca, "Bismillah der, bineğin sırtına yerleşince de “Elhamdülillah” derdi. Sonra da, “Siibhânellezî sehhara lenâ hâza vemâ künnâ lehû mukrinîn (Bunu bizim hizmetimize veren Allah’ı tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik.)” âyetini okurdu.(zuhruf,13) “Allâhumme bismike ahyâ ve bismike emût (Allah'ım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm.)” diye besmeleyle yatağına yatar; kalktığında da “Elhamdıılillâhillezî ahyanâ ba’de mâ emetenâ ve ileyhi’nnüşûr (Canlarımızı aldıktan sonra bizi dirilten Allah’a hamdolsun; diriltmek yalnız ona mahsustur,)”diye hamdeleyle dua ederdi. Kurban keserken, “Bismillâhi Allâhu ekber” der, cenazeyi kabre koyarken, “Bismillâhi ve alâ milleti Rcsûlillâh [(Seni) Allah’ın adıyla ve Resûlullah’ın dini üzere (kabre koyuyoruz).]” buyururdu.
Savaşa çıkarken ashabına, “Allah yolunda Allah’ın adı (bismillâh) ile gaza edin! buyururdu. Sıtma ve her türlü sancı veren hastalıklara karşı asabına besmele ve istiâze ile dua etmeyi öğretirdi. Kendilerinin ve doğacak çocuklarını selâmeti için evli çiftlere cinsel ilişkiden önce besmele çekmelerini öğütleyen yine o idi.
Böylesi durumlarda besmele çekmek, sevaba ve Allah'ın rızasına ve sile olan faziletli ve müstehap bir davranıştır. Ancak bazı durumlarda besmele, zorunluluk belirlen farz hükmünü alır. Meselâ, eti helâl olan hayvanların kesiminden önce ve eğitilmiş av hayvanlarını ava gönderirken besmele çekmek farzdır.
İslâm tarihi boyunca Müslümanların kültür ve medeniyetlerini besmeleyle yoğurması ne kadar da heyecan vericidir! Bütün Müslümanların sofrasında eller yemeğe besmeleyle uzanır. Yemekler onun bereketiyle bollaşır. Gece onunla yatılır, güne onunla başlanır. Evden onunla çıkılır, eve onunla girilir. Vasıtaya onunla binilir. Hayırlı ve anlamlı işlere onunla başlanır, ibadetler onunla eda edilir. Duaya eller onunla kaldırılır. Bütün hatipler sözlerine, bütün yazarlar kitaplarına onunla başlar. Camilerin en müstesna yerlerini o süsler. Hat sanatının şaheserlerinde yine o vardır. Şiirlerin, nesirlerin, bütün edebiyatın vazgeçilmezi odur. Hastalar onunla şifa bulur. Konuşmaya başlayan çocuklara ilk o öğretilir. Kısacası o, her hayrın anahtarıdır.
Ne kadar da veciz ifade etmiştir Mevlid-i Şerif’in müellifi Merhum Süleyman Çelebi:
Allah adın zikredelim evvelâ / Vâcib oldur cümle işte her kula
Allah adın her kim ol evvel ana / Her işi âsan eder Allah ona
Allah adı olsa her işin önü / Hergiz ebter olmaya ânın sonu
Her nefeste Allah adın de müdâm / Allah adıyla olur her iş tamam.
Kaynak: Hadislerle İslam. Diyanet işleri Başkanlığı