diorex
Turkcella

Bajarilik

Bajarilik

Şehir kimliğini az çok taşıyan yerleşim birimlerinde, merkezde yaşayanlar ile çevrede yaşayanlar arasında sosyal, kültürel ve ekonomik ayrışmaların bulunduğu gerçeği, aşağı yukarı dünyanın her yerinde rastlanan bir durum. Ekonomik avantajlara ve kültürel kazanımlara daha yakın olan merkezdekiler, çevredekilere göre her zaman bir üstünlüğe sahip olurlar. Bundan kaynaklanan merkez ve çevre arasındaki çekişme hâli, sosyolojik yaklaşımlara ve birçok teoriye de konu olmuştur.

Merkez-çevre yaklaşımını Mardin’e uyarladığımızda, bu yaklaşımda merkez rolünü Bajariler, çevre rolünü ise ötekiler temsil eder. Bajarilik, Mardin’i hakkıyla anlamanın anahtar başlıklarından biri olmasına rağmen, Mardin’i çalışan akademisyenlerin bu konuya pek bulaşmak istemedikleri, bunda biraz çekinceli davrandıkları görülür. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, bir kesimin lehine veya aleyhine bir yargı ortaya konmak istenmemesi olabilir. Daha açık söylemek gerekirse “yanlış anlaşılma” kaygısı sindirici bir faktör bana göre. Mardin Bajariliği ile benzer özellikler ortaya koyan Cizre’deki Bajarilik üzerine, araştırdığım kadarıyla, birkaç tez ve makale yazılıp Mardin Bajariliği üzerine henüz müstakil bir bilimsel çalışmanın yapılmamış olması, üniversitesinde bu konuya uygun birden fazla bölümü olan Şehr-i Mardin’in önemli bir eksikliği.

***

Mardin Bajarileri ile ilgili tespit ve değerlendirmelerde bulunurken, belki yukarıdaki kaygılardan dolayı, daha dayanaklı olmak adına, bir anket uygulayarak işe başladım. Bajari kimliğine sahip 20 kişiye yazılı olarak sorduğum sorularla Bajari olmanın detaylarını bilimsel bir usul ile tespit etmeye çalıştım.

Dışarıdan gelenlerin de sık sık duydukları ve merak ettikleri ilk şey; “bajari” kavramının ne demek olduğu. Sanırım üzerinde en fazla uzlaşı olan şey de bu kavram zaten. Mardin merkezde yaşayan kesime bu ismin çevredeki Kürtler tarafından verildiği konusunda genel bir fikir birliği var. Zira “bajar”, şehir, “bajari” ise şehirli demek Kürtçede. Bu arada, bajar kelimesinin bazar (Pazar) ile ilişkili olduğuna da değinmek gerek. Kürtler, her türlü ihtiyaçlarını karşıladıkları bir pazarın kurulduğu daha kalabalık yere bajar (şehir) demişlerdir. Bazar ve bajar kelimelerinde olduğu gibi “z” ve “j” değişimi dilbiliminde sık görülen bir şey.

Ankette bajarlı yani Bajari dostlarıma sorduğum diğer bir soru, Bajarilerin ırk olarak hangi mensubiyeti taşıdıkları. Bu soruyu, aslında Mardin merkezde yaşayan Bajarilerin tamamının Arap olduğu ön yargısına veya imajına atıfla sordum. Dostlarımın çok büyük bir kısmı Bajarilerin tamamen Arap olmadığını belirttiler ki bu doğrudur. Bugün şehirde Bajari olarak bildiğimiz Beyt Hindi’nin Hindistan’dan, Beyt Macar’ın Macaristan’dan geldiklerini biliyoruz. Yine Dekori gibi bazı ailelerin esas itibariyle Kürt kökenli olduklarını da biliyoruz. Artukluların soyundan gelen Türk kökenli aileler de var tabi. Günümüzde bunlar gibi pek çok aile, Mardin’de Bajari kimliği aidiyetiyle varlıklarını sürdürüyorlar. Bu durum, Bajarilerin  tamamen Araplardan oluşmadığını; yani ırk odaklı bir yapı olmadığını gösteriyor. Fakat şu var ki Bajariler, ana dili olarak Arapça konuşmaktalar ve sorulduğunda Arap olduklarını söylemekteler. Bu da, Bajarilerin kahir ekseriyetinin Arap menşeli olduğundan başka, Arap kültürünün baskın özellikleri nedeniyle diğer unsurları kendisine dönüştürme özelliğiyle alakalı bir durum olsa gerek. Bu da şu demek oluyor ki, Bajarilerin arasına giren Arap olmayan kültürler ve milletler zamanla Araplaşmıştır.

Eğer Mardin’de Bajari olmanın temel gereklerinden biri Arap olmak olsaydı, Mardin’deki diğer Arap gruplardan olan Mahallemiler ve Tatların da Bajari sayılması gerekirdi. Ankete katılanlar bunun altını özellikle çiziyor. Her Arab’ın Bajari olarak kabul edilmemesi, Bajariliğin Mardin şehir merkezine ait bir yapı olduğunu ve ırkî aidiyetlerden çok kültürel ve sosyal aidiyetleri kapsadığını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Buna Nusaybin ve Kızıltepe gibi ilçelerde yaşayan az sayıdaki Bajari de dâhildir. Çünkü Mardin merkez dışında yaşayanların da kök olarak Mardin merkezdeki Bajariler ile ailevî bağları mevcut.

Öteden beri yeri geldiğinde ölçtüğüm, tarttığım ve bir şekilde punduna getirip sorup öğrenmeye çalıştığım bir şey vardı. Tamam anladık, Bajari sayılmak için Arap olmak şart değil. Şehir ortamına ayak uydurup hâkim kültüre karışmak yeterli. Peki ya din ve inanç faktörünün Bajari olup olmamaya etkisi neydi? Malum, şehirde geçmişten bugüne Mardin’de Yahudiler, Şemsiler, Ermeniler ve Süryaniler vardı. Bunlar da kendilerini Bajari olarak görüyor muydu, veyahut Bajariler onları öyle kabul ediyor muydu? Mesela şu anda yüzyıllardan beri merkezde yaşayıp, şehir kültürünün kendine has dokusuna uyum sağlayan bir Süryani, hele hele Arapça bile konuşuyorsa, bu kişi Bajari midir, değil midir? Bu gerçekten de spesifik bir konu.  Açıkçası “ben Bajariyim” diyen bir Süryani görmedim. Bir Bajariden, Süryanilerin de Bajari olduğunu imâ eden bir söze rastlamadım. Ne Süryani’nin ne de diğerlerinin böylesine bir dönüşme ve dönüştürme beklentisi yok zaten. Ama dinsel aidiyetin Bajariliğin tanımını belirlemede keskin bir faktör olduğunun altını çizmek lazım galiba.

Başta da belirttiğim gibi, şehirde yaşayan Bajarilerin üstünlük sağlayıcı çeşitli imkânlara ulaşmak bakımından pek çok avantajları bulunmaktadır. Uzun bir geçmişten beri yerleşik bir toplumsal düzene, yüksek gelir getiren mesleklere ve toplumda siyasi bakımdan belirli statü ve rollere sahip olan Bajarilerin, bu imkânlardan yoksun olan kesimlere karşı doğal bir üstünlüğü olmuştur. Bu durum beraberinde Bajari olan ile Bajari olmayan ayırımını doğurmuştur; yani “Bajariliğin ötekisini” ortaya çıkarmıştır. Bajariler karşısında köylülerin veya yerel tabirle “gündilerin” durumu tam olarak İbni Haldun’un bedeviler için yaptığı açıklama ile örtüşür.

İbni Haldun’a göre bedeviler; mizaç olarak sert karakterli, çalışkan ve üretken insanlardır. Kırsal bölgelerin kendilerine has zorlu şartlarında bir hayat sürdürmek, onların birçok olanaktan yoksun kalmaları anlamına gelir. Bu özellikler, gündilerin geçmişte Bajarilerce alt tabaka olarak görülmelerine neden olmuştur. Mardin merkeze mal satmak veya alışveriş yapmak için gelen Kürtlerin, Bajariler tarafından hor görüldükleriyle ilgili hikâyeler, günümüzde söz konusu olmamakla beraber, insanların hafızlarında hâlâ canlıdır. Bu da beraberinde kimi zaman Bajari-gündi veya Bajari-Kürt çekişmelerine malzeme olmuştur.

Anketi cevaplayanların önemli bir kısmı böyle bir çekişmenin varlığını doğrulasa da Bajarilerin ötekileri planlı ve sistematik bir şekilde hor gördüklerine dair kısma pek katılmadılar. “Evet, biz de büyüklerimizden dinledik, böyle şeyler oldu geçmişte” diyerek konuyu uzatmadan kısa kesenler de oldu; bu çekişmenin Arap-Kürt zıtlaşması olduğuna şiddetle karşı çıkan da. Ankete katılanlardan güngörmüş, sağduyulu bir ağabeyimin söyledikleri durumun mahiyetini gayet vâzıh bir şekilde ortaya koydu:

Geçmişte çevre köylerden insanlarımız; yoğurdunu, peynirini, sebze meyvesini, hayvanını şafak vaktiyle beraber getirir, onları satar, kazandığı üç beş kuruşla ihtiyaçlarını alır, ikindiye doğru köyünün yoluna koyulurdu. Tabi bu insanlarımız köy yerinde yaşadığı için şehir âdâbının gerektirdiği kuralları pek bilmezlerdi. Şehir esnafı arasından bazıları denk geldikleri bazı saf köylülerle eğlenirlerdi. Bu eğlencenin dozunu kaçırdıkları da olmuştur maalesef. Köyden gelenin şehirli olan tarafından biraz küçümsenmesi dünyanın her yerinde görülebilecek sosyal bir vakıadır. Fakat bunu kalkıp Mardin merkezdekilerin, şehre gelen Kürtleri sırf Kürt oldukları için alaya aldıklarını söylemek doğru değildir. O zamanlar insanları Kürt, Arap veya Türk olarak ayırmak kimsenin aklına gelmiyordu. Öyle bir derdi yoktu insanların. Bu ayırımlar 80’lerden, 90’lardan sonra çıkan siyasi olaylarla başladı. Kaldı ki şehre sadece Kürtler gelmiyordu ki. Aynı şeyler Kabala’dan, Yeşilli’den gelenlere de yapılıyordu. Buradakiler Kürt müydü? Hayır Arap’tı.

Üstünlüğü sadece takvada arayan medeniyetimiz, kimlikleri bir ayrıştırma öğesi olarak değil sadece ve sadece bir tanımlama vasıtası olarak görmektedir. Bu zaviyeden bakıldığında, önem verdiğimiz ortak değerlerimizin, kimin hangi kimliğe mensup olduğuna pek önem vermediği bir kez daha görülecektir. Bununla beraber, Bajariliğin insanların zihninde neye tekabül ettiği günümüzde çok önem atfedilen bir şey olmasa da Bajarilik, hâlâ bir kimlik olarak varlığını korumaktadır. Ayrıca modern çağın tüm toplumları ve tüm kesimleri benzeştiren etkileri ile ekonomik göstergeler dışındaki hiçbir etkinin topluma pek etki etmediğini dikkate aldığımızda kimin ne olduğunun pek de bir önemi kalmıyor sanırım.

***

            Kıymetli okuyucular;

            Bu yazı, Mardin Life’ta bugüne kadar kaleme aldığım 80. yazı oldu. Bu yazıların çok büyük bir kısmında havasını soluduğum, ekmeğini yiyip suyunu içtiğim ve içinde yaşadığım için mutluluk duyduğum Mardin’i anlamaya ve anlatmaya gayret ettim. Her biri uzun ve yoğun çalışmaların sonucu olan yazılarım, bir kitap hacmine çoktan kavuştu. Mardin Şehrengizi adıyla yayımlanacak bu yazılarla, doğup büyüdüğüm şehrin zenginliklerini irdelerken ayrışmaya mahal vermeden ve hiç kimseyi, hiçbir şeyi ötekileştirmeden ortaya koymaya çalıştım. İnşallah bunda başarılı olmuşumdur. Zaten Mardin’in bir şehir olarak tarih boyunca bütün sâkinlerine tembihlediği şeyin bu olduğuna hep yürekten inandım.

            2020’den beri düzgün bir periyotla kaleme aldığım yazılara, bu mecrayı açan Mardin Life’ın çalışanlarına, özellikle de Kadir Üründü ve Nezir Güneş’e minnettarlığımı bu vesileyle ifâde eder, yazılarıma bundan sonra habervakti.com ve Star Açık Görüş’te devam edeceğimi belirtmek isterim.

Editör: Mustafa Öztürk

Yorumlar

Image
Ziyaretçi
21.09.2024 / 17:23

bajarilerden kendisi kadar nefret eden yoktur majesteleri...

Image
Ziyaretçi
21.09.2024 / 09:16

"... dinsel aidiyetin Bajariliğin tanımını belirlemede keskin bir faktör olduğu ..." Din belirleyici mi? tamamlayıcı bir unsur mu tartışılır. Ayrıca işin tarihsel süreçte vilayetin idari vb. ile ilişkisi; bürokrasiyi teşkil edişleri ve bunun üzerinden (toprak reformu vb) hususlarda elde ettikleri avantajları da tahlil etmek Bajarilik algısının anlaşılmasına katkı sağlar diye düşünüyorum

Image
Mehmet Hadi Öztürk
21.09.2024 / 07:40

Kaleminize sağlık kıymetli hocam. Şehir ve şehir kültürü veya şehrin neye tekabül ettiği veya etmesi gerektiği kavramı üzerine çalışmalar az değil bununla beraber çok gerekli. Güzel bir adım....

Image
M. S. K
20.09.2024 / 19:15

Kaleminize, yüreğinize sağlık...

Image
Ziyaretçi
20.09.2024 / 17:36

Sadettin Noyan İNSANIN BİÇİMLENMESİ Mardin de sülaleler hakkında ilk defa Beyt ıl Hindi Hakkında " YILDIZLARA YAKIN ŞEHİR MARDİN kitabında yazdım "Beyt Hindi" Lâakablı sülale sonradan yaptığım araştırma aslen Arap olduğunu kendileri anlattı. Beyt Hindi daha önce Arap memleketinden Hindistan diyarına göçmüş. Sonradan Mardin kentine yerleşen beyt ıl Hindi; Mardinli onlara böyle bir lâkab verildi. Örneğin benim sülalem "Acemismail" sülalesi Acem'den gelmedi. sülalem Osmanlı döneminde Bağdat şehrinden Mardin'e geldi. Ömer Ağa Osmanlı arşivinde nerden geldiği yazılı ayrıca Mardin Aşiret Cemaat Devlet kitabında şehrin hakimi Kadı Ömer ağa yazılı...sülalemin seceresinde Bağdat şehrinden geldiği yazılı Mardin de Ömer Ağa torunu İsmail, torun sonradan bu lakab verildi adı İsmail bir olaydan ötürü "Acemismail lakabı verildi. Bu konular çok dikkat edilmeli....Süryaniler Tur ABİDİN DE YAŞARDI... SÜRYANİLER KIZILTEPE KOÇLU KÖYÜ GEÇMİŞTE SÜRYANİ ŞEHRİYDİ ADI TARİHTE "KEFERTÜSE" MARDİN'İN YERLİ HIRİSTYAN RAHBİ PAPAZLARI ARABIZ DERLERDİ....Mesela dostum "İlyas Kalo"ya kimliği hakkında sorduğumda "biz Arabız derdi. Suriye de en büyük Hıristiyan Yakubi kesimi Arap..... Azahlı Arap Hıristiyandır Ama kimliklerini sorduğumuzda biz Süryaniyiz derler..... Yakın tarihte Hıristiyan Mardinli Batıya göç etti cemaat yerli Papaz yetiştirmedi Midyat Tur Abidin köylerinden gelen Papazlar. Mardin de yaşayan Hıristiyanlara biz Süryaniyiz propaganda yapıldı.... Düz mantıkla Mardinlileri tahlil etmeyelim. Çok ailenin seceresi var. Günümüz gerçeği hakkında yanlış yönelime yol açabilir ve psikolojik yanılgılara götürebilir. Geçmişten doğmuş anlayışın kamuoyunda hâlâ geçerliğini koruduğu durum da bile, çok dikkatli davranılması gerekir. Böyle durum da, günümüz koşullarını göz önüne alarak düzeltme yapmak zorunludur. Özetlersek Mardin de hakim kültür Arap kültürüdür Ermenilerin anadili bile Arapça evlerinde inşa ettikleri Klasik Arap üslup yapı duvarıda Arapça ayet Arapça şiir görüyoruz....

Image
Fizik
20.09.2024 / 09:23

Kalemine sağlık hocam. Bu konu Midyatta da var. İyi ki değindiniz. Emevilerin modern şekli bajari

Yorum Yaz