Artuklu Üniversitesi'nin Kürdoloji Çalışmaları

KÖŞE YAZISI


 

Mardin Artuklu Üniversitesi Kürt Dili, kültürü ve edebiyatı alanında atılım üstüne atılım yapmayı bir ilke edinmiş durumda. Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde çalışmaları sürdüren üniversite, çalışmalarında gelinen noktayı, basını da davet ederek “KÜRT DİLİ İLE İLGİLİ SON GELİŞMELER HAKKINDA BİLGİLENDİRME VE İSTİŞARE TOPLANTISI” ile kamuoyu ile paylaştı. Çalışmalar hakkında bilgiler veren enstitü müdürü Prof. Kadri Yıldırım, konuyla ilgili bilgiler verdikten sonra basın mensupları ile konuklardan gelen soruları yanıtladı. Toplantıyı açılış konuşmasında Prof. Yıldırım, Kürdoloji çalışmalarına verdiği destek ve yaptığı katkılardan dolayı Rektör Serdar Bedii Omay’a teşekkür etti.

‘Fırsat eşitliği tanındığı zaman hiçbir dil doğuştan gelen medeniyet kabiliyetini yitirmez’ diyerek daha önce ‘Kürtçe medeniyet dili olmamıştır’ diyen Devlet Bakanı Bülent Arınç’a adeta nazire yaptı. Yıldırım’ın bu sözleri salonda alkış tufanına vesile oldu. Kürt Dili’nin kısaca tarihçesini sunan Prof. Yıldırım, özetle “Bitlis emiri İdris-i Bidlisi ile yapılan anlaşmalar vardır. Bu anlaşmalar Kürt diline ‘statü’ tanımasına neden olmuşt ve bunun sonucunda edebiyat alanında atılım yaşanmıştır, Ehmedê Xanî’nin bu sürecin bir zirvesi olara addedilebilir. Ancak daha sonra yapılan anlaşmalar bozulmuş, bunu, ünlü Kürt destanı Mem û Zin’den de anlıyoruz.  1800’lı yıllara gelindiğinde Kürt edebiyatı alanında adeta ‘kesat’ bir sürecin yaşanmış desek yeridir. Bununla beraber Kürt Beyliklerinin statüleri de bozulmuş, bunun etkisi kısa bir süre sonra dil ve edebiyat alanında da görülür.  Cumhuriyet sonrasında ise düzelecek yönde Kürtler bir “ümit” besler ancak kısa bir süre sonra bu umudun boş olduğunu Kürtlerin anlayacaklardır.”

 

 

Dünden Bugüne Kürdoloji Çalışmaları

 

Ünlü Kürdolog Amir Hassanpour Kürdistan’da Miliyetçilik ve Dil (1918-1985) adlı çalışmasında Kürtçe’nin resmi yazışmalarında kullanıldığını vurguladıktan sonra İngiltere’nin bölgedeki politik çıkarları uyarınca hem teşvik hem kısıtlama politikalarını güttüğünden söz eder:

“Gerek Türkiye’den gerekse Irak’tan aktif bir biçimde bağımsızlık elde etmeye çalıştıkları için Kürtlerin de bu politik hesaplara dahil edilmesi gerekiyordu. Değişen politik hesapların yansıması olarak Kürt dilini başlangıçta teşvik eden, fakat daha sonra kısıtlayan iki farklı politika takip edildi.” (Hassanpour 2005:190) Hassanpour devamla, dönemin İngiliz yöneticisi C.J Edmonds’a dayanarak aynı eserinde”İngiliz görevlilerin Kürt topraklarında Kürt ulusal duygularını güçlendirmek için kabul ettikleri araçlardan biri, hükümet dairelerinde resmi yazı dili olarak Türkçenin ve özel yazışmalarda da Farsçanın yerine Kürtçenin geçirilmesiydi.” Şeklinde İngilizlerin politikalarını somutlaştırdıklarının altını çizmektedir.

Kürdoloji çalışmaları için hiç kuşku yok ki Kürtçenin gelişmesi için önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle gelişimini kıstlayan devlet politikalarının terk edilmesi zorunludur. Kürtlerin yaşadıkları coğrafyalarda yönetici egemen güçler ne yazık ki yıllarca Kürt diline yönelik gelişimi kısıtlayan politikalar uyguladı. Yukarıdaki alıntıların da gösterdiği gibi bölgede etkili politikalar uygulayan ilk defa emperyal güç olan İngilizler, Türkiye ve Irak’la yaşadığı dönemsel politik çelişkiler nedeniyle Kürtçe’nin resmi alanlarda kullanılması için bazı politikalar geliştirmiştir. Bu, hiç şüphe yok ki Kürtler ve Kürtçe için önemli bir gelişmedir. Ancak ne yazık ki aynı güç, daha sonra adı geçen ülkelerle sorunlarını halledince bu kez kısıtlama politikaları gelitirecektir. 

 

Kürdoloji çalışmalarının yoğunca yapıldığı merkezler Fransa, İngiltere, Rusya daha sonraları Irak’ın çeşitli üniversiteleri olmuştur.Fakat Türkiye’de, yıllardır bir devlet politikası olarak uygulana gelen bir inkar ve asimilasyon süreci sonucunda ilk defa bir devlet üniversitesinde Kürdoloji çalışmalarının yapılması ‘statükocu’ politikaların ters yüz edildiği gibi, bunun demokratikleşmesi zorunlu olan bir Türkiye’de Kürtçe’nin resmi olarak tanınması anlamına gelmektedir. Hiç şüphe yok ki bu noktaya gelene kadar Kürtlerin gerek yaşadıkları coğrafyada gerekse ‘diasporada’ verdikleri hak talepli mücadelenin etkisi büyüktür.

İşte bu süreç sonucunda Mardin Artuklu Üniversitesi’nde ilk defa  Üç aylık Kürtçe Okutmanlık Kursu (29 Haziran-23 Eylül 2010) düzenlendi. Daha sonra        2010-2011 Öğretim Yılında 20 öğrenci 2011-2012 Öğretim Yılında 20 öğrenci olmak üzere Yüksek Lisans Programları uygulandı. Anadille Eğitim tartışmalarının yoğunca sürdüğü bir dönemde Kürtçe’nin seçmeli olarak okullarda okutulması hakkı elde edilmeden üniversitenin bütün bölümlerinde Seçmeli Kürt Dili Dersleri verildi. Bunu halka yönelik olarak Kürtçelerini geliştirmek isteyen herkese kurslar izledi.

Yapılan çalışmalar bununla sınırlı kalmadı. Kürdoloji alanında kısa bir süre bilimsel çalışmalar yapılarak bunların iki tanesi kitap haline getirildi. Bu çalışmalardan ilki Temel Alıştırma ve Metinlerle Kürtçe Dilbilgisi (Kurmanci Lehçesi, Prof. Kadri Yıldırım) diğeri de Edebiyatê Kırmanckî ra Nımuneyî (Zazaca Edebiyatından Örnekler) Prof. Kadri Yıldırım, İbrahim Bingöl ve Roşan Lezgin tarafından hazırlanmış bir çalışmadır.

Önümüzdeki süreçte çıkacak olan dört çalışma sırada bekliyor:1. Paleografya Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Adak,  2. Klasik Kürt Edebiyatına Giriş Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Adak 3. Kürt Halk Edebiyatı Prof. Dr. Kadri Yıldırım

Ramazan Pertev, 4. Kürt Basın Tarihi Yrd. Doç. Dr. Hayrullah Acar Ayrıca “Akademik Deneyim ve Kürdoloji Çalışmaları” Konulu Panel Düzenlendi (29 Ocak 2011) ve Kırmancca (Zazaca) ve Edebiyatı Paneli düzenlendi (30 ekim 2011)

 

Enstitünün bir başka çalışması ise Exeter Universitesi ile düzenlenen  Kürdoloji Sempozyumu oldu. Böylece üniversite eliyle yürütülen bu gibi çalışmalar ülke sınırını aşmış oldu.

 

Son olarak Kürtçe Seçmeli Dersi hakkı elde edilince ilköğretim okullarında öğretmenlik yapabilmek için 500+500 toplam bin kişiyi formasyon da vermek koşuluyla 2012-2013 dönemine yetiştirmek üzere hazırlıklar yapmaya başladı. Diliyoruz ki önümüzdeki yakın gelecekte anadille eğitim hakkı da elde edilecek ve bu hak’a giden yolda üniversitelerimiz daha fazla bilimsel çalışmalar yürütecektir.