Artuklu Üniversitesi Mardin’in Çırasını Söndürdü

KÖŞE YAZISI


 

Bilebildiğim kadarıyla üniversite demek, sorgulamak, eleştirmek, aydınlatmak ve yarınlara taşımak demektir. Bu bir süreçtir ve bu sürecin sonunda bilim denen olgu oluşur.

Çıra bir aydınlatma aracıdır ve zifiri karanlığı yırtar. Henüz elektriğin olmadığı zamanlarda, atalarımız aydınlığı sağlamak üzere çırayı kullanmışlardır. Çıra sayesinde kafalardaki karanlıklar parçalanmış ve insanlık, bu aracın sağlamış olduğu aydınlık bir ortamda boy göstermiştir.

Çırayı söndürmek ağır bir cezadır. Zira böyle bir cezayı kime reva görürseniz sadece ona değil kendinize de ceza vermiş oluyorsunuz. Çünkü çırayı söndürdüğünüz an, siz de karanlıkta kalmışsınız, demektir. Mardin Artuklu Üniversitesi olarak Güner Coşkunsu’yu bölüm başkanlığından almakla verdiğiniz yaptığınız gibi…

Basından öğrendiğimiz kadarıyla Harvard mezunu arkeolog Yrd. Doç. Dr. Güner Coşkunsu’nun  görevden alınmasına ilişkin Dekan vekili Prof. Dr. Ahmet Erkol imzasını taşıyan tebliğde şöyle deniliyordu.
“Fakültemiz Arkeoloji bölüm başkalığı görevi 16/09/2014 tarihi itibariyle sona eren Yrd. Doç. Dr. Güner Coşkunsu'nun yerine Tarih Bölümü Öğretim Üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Ercan Gümüş, 2547 Sayılı Kanunun 21. Maddesi gereğince, Arkeoloji Bölüm Başkanlığı görevini yürütmek üzere asaleten 16/09/2014 tarihinden itibaren atanmış olup, adı geçenin göreve başlama tarihinin bildirilmesi hususunda; bilgi ve gereğini rica ederim.”
http://www.baskahaber.org/2014/09/artuklu-universitesinde-uygulanan.html 19 Eylül 2014) Yine basın yoluyla edindiğimiz bilgiler ışığında kendi açıklamalarıyla Coşkunsu,  “Önümdeki bir dosya dolusu rezalet belgeyi yeniden incelerken dışa vurmak istediğim düşüncelerimden bir özet:
Mardin'de çok kanunsuzluk var, çok. Neyse ki arkalarında kolektif aptallıkları sonucu suçlarına dair epey somut kanıt bıraktıkları için dokunulmaz olduklarını sanan o gafil kuklalar ve kuklaların ipini tutan büyük kuklalar bir gün adaletin hükmünden kaçamayacaklar. Bu ülkeyi sahipsiz, akademisyeni (bu unvanı hak eden akademisyenlerden bahsediyorum, zira gerisi de zaten kukla) aciz sanıyorlar. Usulsüzlüklere, yolsuzluklara, haksızlıklara, nepotizme, anti bilimselliğe, intihale, her türlü kadrolaşmaya (ajanlar dahil olmak üzere), bölücülüğe, fişlemeye, kısacası kurumsal ahlaksızlığa karşı duran, gerekli yasal işlemleri talep eden veya uygulayan akademisyene mobbing yapmanın yanında aba altından sopa gösterenlerden veciz sözler,”
dedikten sonra, kendisine hakaret ve tehdit dolu sözler sıralanmaya başladı.

Üniversitelerdeki anti demokratik uygulamalar dün başkalarına, bugün Coşkunsu’ya, yarın bir başkalarına yapılma olasılığı vardır. Öyleyse ihtiyaç halinde susup yanlızlaştığında demokrat kesilen Artuklu Üniversitesi’nin yapay ve “demokrat” bilim adamlarına seslenmek lazım. Sizler nerede duruyorsunuz? Yanı başınızda bir bilim insanının görevine son veriliyor. Sizde “Tık” bile yok. Yoksa yapılan bu kırıma ortak mısınız veya makam ve mevkii kaybetmekten korktuğunuz için mi susmayı tercih ediyorsunuz?

Bay Omay’a soruyorum. Güner Coşkunsu’ya yapılanlara karşı, sesiniz niçin çıkmadı? Hani yönettiğiniz üniversite Mardin’in ‘farklı kültürler, farklı inançlar diyarı ve hoşgörü kenti’ karakterine göre şekillenecekti? Yoksa mücadele edilen “oligarşik” yapının bir parçası da siz misiniz? Ya da kimden ve kimlerden korktunuz da en kolayını yaparak Arkeoloji Bölümü Başkanı Güner Coşkunsu’nun görevine son veriyorsunuz?

Artuklu Üniversitesi içerisinde adeta bir “yavru üniversite” olan “Postiche” Kürdolojinin demokrat ve öncü olan yönetici ve öğretim üyelerine de birkaç soru sormak lazım. Bay Prof. Qedrî Beg, siz niçin bir şey söylemiyorsun? Yoksa hala “aşamadığınız” bazı şeyler mi var? Aşamadığınız şeyler varsa şayet, hangi güçler ve hangi karanlık odaklar bu işin parçası oluyorlar? Yoksa Bay Qedrî de aşılamayanların bir parçası mıdır?

Hayrullah Efendi ve Abdurahman Ağa sizin tavırlarınız çok “bilinmez”. Biz yazı yazarken lehinizde övgü varsa zevkten “dört köşe” oluyorsunuz ama eleştiriliyorsanız, “kim yönlendiriyor” diye sorular sormaya başlarsınız. Bu etik dışı bir yaklaşım değil midir? Öyle anlaşılıyor ki, yönlendirme ve yönlendirilme işini siz daha iyi bir şekilde beceriyorsunuz.

Kürdoloji Bölüm Başkan Yardımcısı “Demokrat Bülbül’e” de sormak lazım. Sizden ve ekibinizden niçin herhangi bir tepki çıkmıyor? O koltuğa ve o makama o kadar yapışmışsın ki, dünya yansa umurunda değil. Bay Bülbül, siz Kürtçe gramer uzmanısın. Bu konuda hakkınızı da teslim edelim. Gramerde iyisiniz ve Kürt dilinin gramerini yazdınız. Peki, Sayın “Demokrat Bülbül”  neyin karşılığında Bay Prof’a Bölüm Başkan “yardımcısı” oldunuz? ‘Emeğim’ diyeceksiniz. Ama neyin karşılığında? Kürtçe’de bir atasözü vardır. “Hinek dikin hinek dixwin.” Siz o “Dixwin”lerden misiniz?

Artuklu’nun Postiche Akademisyenleri, Güner Coşkunsu Olayını iyi irdelemeliler. Çünkü bu olay akademisyenler için bir katalizördür. Evet, tavrınız renginizi belli eder. Bu durum, sizin için bir onur davası olmalıydı. Durumu netleştirmek bakımından size bir olay anlatayım, belki tavrınızı gözden geçirmenizde faydalı olur.

Geçenlerde habere giden bir gazeteci meslektaşım, Park Hastanesi yetkilileri tarafından dövüldü ve bu rezaletin görüntülerde mevcuttur. Bu arkadaşla siyasi görüşlerimiz zıt olmakla birlikte, mesleki dayanışma ruhuyla olayı hastane önünde, basın mensuplarıyla birlikte ve oturma eylemiyle protesto ettik. Siz görevden alınan bir akademisyen meslektaşınız için niçin bir tepki göstermiyorsunuz ya da bu akademisyenin işlediği bir suç varsa bunu niçin kamuoyuyla paylaşmıyorsunuz?

Bu gidişle ve bu anlayışla sizler üniversitede “farklı” bir yapı mı oluşturmak istiyorsunuz? Bu gibi yaklaşımlarla önümüzdeki süreçte üniversitede birilerinizin ‘sevgili, eş, kardeş, amcaoğlu vs. akrabalarınızı görsek şaşırmayacağız.

Farklı kültürlerin rengini yansıtan üniversiteniz bu mudur? Bu tavırla toplumu aydınlatmak bir yana karanlığa mahkûm edersiniz. Çünkü Güner Coşkunsu gibi bir bilim insanını görevden almak demek, Mardin’in çırasını söndürmek demektir. Hâlbuki Güner Hanım’ın varlığı sizler için bir şanstır. Biliniz ki, şu anda sizler “karanlık” günlere adım atıyorsunuz. Zira sizleri aydınlatan o “çırayı” söndürmeye çalışıyorsunuz. Unutmayın. Aydınlığa set çekmeye devam eden karanlık ellerin mahkûm olduğu tarihteki yer bellidir.

 

NOT: Bir okurumuz soruyor: Tarih Bölümünde neler oluyor? Sahi, neler oluyor Bay Rektör ve Rektör Yardımcısı? Bay Omay, gerçekten bu bölümden ne istiyorsunuz? Lütfen, Mardin kültürlerinin sahibi olan halklarla yüzleşin

Bir not daha basın şehitlerimiz onurumuzdur, her zaman can feda. Bu böyle biline!