Arap Dili Eğitimi
Arapça 18 Aralık 1973’te BM’nin altıncı resmi dili olarak kabul edilmiş olup, bir milyar üstünde farklı millet bireylerinin konuştuğu, okuyup araştırdığı bir dildir. Bununla beraber yaklaşık beş yüz milyona yakın bir nüfusun ana dilidir. Başta İslam dinin temel kaynaklarından Kuran-ı Kerim ve Hadisin Arapça olması nedeniyle eğitim öğretim olarak İmam-Hatip okullarında, İlahiyat Fakültelerinde, Arap Dili bölümlerinde dini-ticari ve sosyal ilişkiler nedeniyle Arap dili eğitimi veren birçok devlet ve özel kurumlar mevcuttur.
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) Yürütme Kurulunda 2012 yılında Fas ve Suudi Arabistan’ın ortak önerisi üzerine 18 Aralık Dünya Arap Dili Günü olarak kabul etmiştir. Son zamanlarda dini-ticari ve sosyal ilişkiler nedeniyle Arap diline olan merak ve eğilim nedeniyle, Arap dili eğitimi hususunda kısa bir derleme kaleme almaya çalıştım.
Arapça Sâmî diller ailesindendir. Bu dil ailesinin eski Mısır dilini de içine alan bir Hâmî-Sâmî köke bağlı olduğu düşünülmektedir. Başta eğitimciler ve öğrenciler Arap dilinin zorluğu ve karmaşalığından şikâyetçi oldukları gözlenmektedir. Bütün dillerin kendisine göre zor ve kolay yönleri bulunmaktadır. Dil öğretiminde önemli olan elverişli dil öğrenim ortamının oluşmasıdır. Bu elverişli ortam oluşur veya oluşturulursa dil öğreniminde karşılaşılan zorlukların pek çoğunun üstesinden gelmek mümkün olacaktır. Kuşkusuz, öğrencinin dilsel zekâsının olup olmadığı da çok önemlidir. Bazen öğrenci için ortam elverişli, şartlar uygun ve öğrencinin dilsel zekâsı da iyi olmasına rağmen dil istenilen şekilde öğrenilememektedir. Böyle bir durumda başlıca etken, sevmek ve istemek olmaktadır. Öğrenci, öğrenilen dili yeterince sevip istemedikçe, öğrenmeye çalıştığı dille gerekli iletişimi kuramamaktadır. Kanaatimce bir dili öğrenememek diye bir şey yoktur. Bence dil öğreniminde yukarıda sözünü ettiğim şartlar oluştuktan sonra başlıca faktör, öğrenmek istediğiniz dili sizin ne kadar sevdiğiniz ve onu ne kadar öğrenmek istediğinizdir. Eğer işin içinde sevgi yok ise, ondan verimli bir geri dönüş almak neredeyse imkânsızdır. Bu dili hem öğrenenin hem de öğretenin bu ilme öncelikle gönül vermesi esastır.
Bir yabancı dil öğrenimi için uygun ortamın oluşması gerektiğinden söz ettim. Bu ortamın fiziki, beşeri ve materyal ayağı bulunmaktadır. Başka bir deyişle yabancı dil öğretimi için olmazsa olmaz üç şartın yerine getirilmesi gereklidir. Aksi takdirde bir şeyler eksik kalacaktır. Yani, yabancı dil kitabı, öğretmeni ve öğrencisi kusursuz olmalıdır. Eğer ders kitabı ve onu destekleyici materyaller uygun değil ve yetersiz ise bu durum ister istemez öğrenimi olumsuz etkileyecektir. İyi hazırlanmış bir ders kitabımız var, ancak öğretmen yetersiz ve kitabı nasıl öğreteceğini ve dil öğretim yöntemlerini, tekniklerini ve sınıf içi aktiviteleri nasıl yapacağını bilmiyorsa ve dersi Arapça olarak anlatmıyorsa yine bir şeyler eksik kalacaktır. Diğer taraftan öğrencinin zekâ düzeyi, dili öğrenmeye istekli olup olmaması öğrenimi olumlu veya olumsuz etkileyecektir. Bu açıdan baktığımızda ülkemizde Arapça öğretiminde ciddi sıkıntıların varlığından söz etmek kaçınılmaz olmaktadır. Dört beceriden daha ziyade okuma ve yazma becerisini dinleme-anlama ve konuşma becerisine göre daha iyi sonuç vereceğini düşünüyorum.
Bir dili öğrenmek istiyorsan öncelikle o dili konuşmak gerekiyor. Bir insanın dili bilip bilmediğinin en dikkat çekici göstergesi o dili konuşması veya konuşamamasıdır. Bunun için de doğru telaffuz çok önemlidir. Arapçayı Arap gibi telaffuz etmek esastır. Bu bakımdan ülke genelinde Arapça öğretmenlerinin ve öğretim üyelerinin yeterli olduğunu söylemek zordur. Türkiye’de Arapçanın okuması, yazması, grameri ve kısmen dinleme-anlaması öğretilirken konuşma becerisi çok zayıf kalmaktadır. Bu konuda öğretmenlerin yetersiz olması ve derslerini Arapça vermemeleri/verememeleri başlıca etkendir. Kuşkusuz ders dışında pratik yapma imkânının olmaması da öğrenimi olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelmektedir.
Arapça ve Türkçe farklı dil ailelerinden gelmektedir. Yapı bakımından da Arapça bükümlü, Türkçe ise sondan eklemeli bir dildir. Böylece kolay veya zor dil diye bir olgu bulunmamakta, farklı diller bulunmaktadır. Bu olgunun Arapça öğrenen öğrenciye izah edilmesi gerekmektedir. Arap dili eğitimi veren kurumlarda, Arapça zor bir derstir algısını başta eğitimcilerde sonra da öğrencilerde yenmek gerekiyor.
Not; Arap dili dâhil olmak üzere dillerin birer iletişim aracı olduğu ve dillerin kutsanmazlığının söz konusu olamayacağı noktasının altını çizmemiz gerekiyor. Diller; Allah’ın birer ayeti ve birbirimiz tanımak içindir. Din dili ve iletişim dili olarak yabancı bir dil eğitimi olarak Arapça eğitimi konusunda dikkatleri çekmek istedim.